27 Ocak 2011

Birbirini gölgeleyen tarihi değerler!

Boğaz'ın yalılarını tanıtan motor gezisinde çekmiştim bu fotoğrafı. Tarihi hisarın görüntüsünü kapayan bir yalı. Yalı da tarihi artık.
Ne dersiniz? Birbirini mi tamamlıyorlar?
Yoksa birbirlerini mi gölgeliyorlar?
Ben karar veremedim. Kararı siz verin bari.

14 Ocak 2011

Ne kadar oy, o kadar hizmet!

Bizim oturduğumuz sitenin ve civarımızdaki 41 kooperatifin bulunduğu semte Darüşşafaka Mahallesi ismini verdiler. Bir de müjdeli bir haber; Metro durağı sizin mahalleye yakın yapılacak.
Seçimden önceydi bu haberler. Yerel seçimler geldi çattı. Sarıyer’i CHP adayı kazandı. AKP kaybetmişti. 3-4 bin nüfuslu Darüşşafaka Mahallesinde de AKP’ye pek oy çıkmıyordu; hem genel seçimlerde, hem de yerel seçimlerde.
Arkadaşlarla oturup konuşuyorduk; Metro bizim mahalleye uğramaz diye.
Dediğimiz çıktı. Metro yerin altından bizi geçti, bize yaklaşık dört kilometre uzaktan yeryüzüne Derbent mahallesinin yakınından çıktı.
Çıktı ama durağın adını ne hikmetse Darüşşafaka Durağı koydular. Derbent koymadılar.
Durağın yakınındaki hastaneye tünelle çıkış verdiler. Bize de hastanenin bahçesinden çitle ayrılmış dar koridorla geçişi lütfettiler.
Adı üstünde yerel yönetim.
Yöre halkına hizmetin esas alınması gerekirken büyük şehir belediyesi partizanlığın adını koydu:
Ne kadar oy, o kadar hizmet!

9 Ocak 2011

Bebek Koyu kış uykusunda!

İstanbul'un en güzel koylarından biri.
Bebek Koyu.
 Deniz suları rıhtımı yalamış.
Yatlar, doğa kış uykusunda. .
Kimse yok ortalıkta.
Doğanın uyanmasını.
Çocukların cıvı cıvıl koşuşturmasını.
Aşıkların el ele dolaşmasını.
Hayatın uyanmasını.
Sessiz ve sakin baharı bekliyorlar.

1 Ocak 2011

İstanbul’a baktım Kadıköy açıklarından…

Gemiyle Yunan Adaları gezimizin son günüydü. Pire’den yeni Yunanlı yolcular almıştık. Bizim gezimiz bitiyordu ama onlarınki daha yeni başlıyordu.
Sabahın ilk ışıkları karşı yamaçlara vurduğu sırada Çanakkale Boğazı’nı geçmiştik.
“İstanbul’a yaklaştık” anonsu ile birlikte gemide bir koşuşturmaca başladı. Pire’den binen Yunanlılar güverteye koşuyorlardı. Kaptan köşkünün yanındaki seyir balkonuna.
Ben de meraklandım. Arkalarından tırmandım merdivenleri.
40-50 kişilik yunanlı yolcular dikkatle, heyecanla İstanbul’un silüetini seyrediyorlardı.
Gemi iki saate yakın Kadıköy açıklarında limanın boşalmasını bekledi.
Yunanlılar kıpırdamadan seyrettiler İstanbul’u.
İçimden şöyle bir düşündüm; "acaba güzelliğini mi seyrediyorlar İstanbul’un , yoksa bir gün bu şehir bizim olur mu  hayali mi kuruyorlar?"
Kararı siz verin artık.