KÖY YAŞANTISINA ÖZLEM DUYUNCA: Sonbaharın son güzel günlerinden birinde ailece Polonezköy’de kahvaltı yaptık. Tek katlı eski bir evin bahçesinde. Çiçeklerin arasında. Kuş seslerinin eşliğinde. Doğa ile iç içe.Ne kadar özlemişiz çocukluğumuzun köy hayatını. Polonezköy kendini betonlaşmaya karşı korumuş önemli, tarihi bir yerleşim alanı.Kuruluş tarihi 1800’lere kadar gidiyor. Kısaca özetlersek 1842'de Prusya, Rusya, Avusturya Polonya’yı işgal ediyor ve paylaşıyorlar.
KIRIMDAN GELEN POLONYALILAR: Prens Adam Czartoryski bu paylaşıma karşı çıkıyor ve mücadele ediyor.1856'da Türkiye Kırım Harbi'ne girerken Polonya'dan kaçan asker ve siviller Osmanlı ordusuyla beraber Kırım'a gidiyor. Bu Polonyalılar savaş sonrası Türklerden alınan oturma izni ile Polonezköy'e yerleşiyorlar.Tarih kitaplarından hepimiz biliriz; Osmanlı İmparatorluğu, Polonya'nın parçalanmasını hiç bir zaman tanımadı. Hatta bu konuda bilinen hikayedir; gelmesi beklenen Leh Elçisi için, Bâb-ı Âli'de verilen her ziyafette, devamlı boş bir iskemle bulunduruldu. Polonezköy’e yerleşenlerin kurduğu koloninin tarihi sürecini tarih kitaplarından bulmak mümkün. O kısmı meraklıların araştırmalarına bırakıyorum.PANSİYONCULUK GELİR KAYNAĞI: Polonya kültürünün devamını sağlayacakları düşünülerek, kolonideki bekârlarla evlendirilmek üzere, Polonya'dan genç kız gönderilmesi için Paris'e ricada bulunuldu. Poznan yakınındaki bir yerden üç kız geldi. Geldikleri yıl üç nikâh kıyılarak, 3 kolonistin eşi oldular.Köy'ün, Polonya karakterinin korunması için en önemli unsur, yeni kuşak çocukların eğitim ve öğretimi idi. Öğretim ana babalar tarafından veriliyordu. XIX. yüzyılda, önce büyükbaş hayvan yetiştirilmesine çalışıldı. Çayır ve otlak azlığı karşısında kümes hayvanları ve süt ürünleri üretimine önem verildi.XIX. yy.'da pansiyonculuk bu bölge için yeni ve önemli bir gelir kaynağı oldu. Tam ve yarım pansiyon olmak üzere, misafirlere odalar kiralandı. Bölge halkı, yakacak odun ve odun kömürü satışından da gelir sağlanıyordu.
KIRIMDAN GELEN POLONYALILAR: Prens Adam Czartoryski bu paylaşıma karşı çıkıyor ve mücadele ediyor.1856'da Türkiye Kırım Harbi'ne girerken Polonya'dan kaçan asker ve siviller Osmanlı ordusuyla beraber Kırım'a gidiyor. Bu Polonyalılar savaş sonrası Türklerden alınan oturma izni ile Polonezköy'e yerleşiyorlar.Tarih kitaplarından hepimiz biliriz; Osmanlı İmparatorluğu, Polonya'nın parçalanmasını hiç bir zaman tanımadı. Hatta bu konuda bilinen hikayedir; gelmesi beklenen Leh Elçisi için, Bâb-ı Âli'de verilen her ziyafette, devamlı boş bir iskemle bulunduruldu. Polonezköy’e yerleşenlerin kurduğu koloninin tarihi sürecini tarih kitaplarından bulmak mümkün. O kısmı meraklıların araştırmalarına bırakıyorum.PANSİYONCULUK GELİR KAYNAĞI: Polonya kültürünün devamını sağlayacakları düşünülerek, kolonideki bekârlarla evlendirilmek üzere, Polonya'dan genç kız gönderilmesi için Paris'e ricada bulunuldu. Poznan yakınındaki bir yerden üç kız geldi. Geldikleri yıl üç nikâh kıyılarak, 3 kolonistin eşi oldular.Köy'ün, Polonya karakterinin korunması için en önemli unsur, yeni kuşak çocukların eğitim ve öğretimi idi. Öğretim ana babalar tarafından veriliyordu. XIX. yüzyılda, önce büyükbaş hayvan yetiştirilmesine çalışıldı. Çayır ve otlak azlığı karşısında kümes hayvanları ve süt ürünleri üretimine önem verildi.XIX. yy.'da pansiyonculuk bu bölge için yeni ve önemli bir gelir kaynağı oldu. Tam ve yarım pansiyon olmak üzere, misafirlere odalar kiralandı. Bölge halkı, yakacak odun ve odun kömürü satışından da gelir sağlanıyordu.
ŞİMDİ ÇOĞU EVLER TÜRKLERİN ELİNDE: Bölge 150 yıllık varlığı ile küçük Polonya izlenimini uyandırıyordu. Sık ormanlık, evlerin kapısında asılı olan dinî sözcüklü levhalar, bir tepedeki Polonya mezarlığı, kilise, çan kulesi, her şey, Polonya'yı hatırlatıyordu. Türkiye'de 1950-1960 yıllarında sanayide kaydedilen büyük gelişme ile, Polonya köyü ile ekonomik ilişkiler fazlalaştı. O zamana kadar bir kaç çeşit ürün istanbul'da satılırken, bölgenin ekonomik karakteri değişerek, tarım karakteri, yerini turistik fonksiyona bıraktı. 2. Boğaziçi Köprüsü yapılınca bu bölgeye gelişler kolaylaştı. Bölgede yerleşim ve yapılaşma kapıları açılmış oldu. Köyde bu kez betonlaşma korkusu başladı. 1989 tarihinde, köyde açık bir toplantı düzenlendi.Toplantıda Köy Muhtarı, 3-4 dönümün altında parsel oluşmasına karşı çıktı. İnşaatların ev-villâ ölçeğinde kalmasını istedi. Bölge şu anda devlet ormanı niteliğindedir. İnşaat izni verilmemektedir.Son yıllarda bölgede oturan Polonya asıllılar üçte bir orana düşmüş. Çoğu evleri Türkler almış. O bölgenin sonunu hiç düşünemiyorum.