Sayfalar

4 Haziran 2024

Tunceli’de bahar bir başka…

 
 TUNCELİ

Suzan Peker yazdı

Bahar her yerde güzeldir ama Tunceli’de bir başkaymış, gidince anladık. Size de anlatayım…

Tunceli’de havaalanı yok ya Elazığ ya da Erzincan Havaalanı’nı tercih edebilirsiniz. Aracınızla gitmek isterseniz, 12-13 saat sürüyormuş. Biz İstanbul’dan Elazığ’a ulaştık. Uçuşumuz 1 saat 20 dakika sürüyor ama rötarla 2 saati aştık.

Bozcaadalı dostlarımızla çıktığımız bu gezide şansımız, içimizden birinin Tuncelili olması ve bize rehberlik etmesi.

HARPUT KALESİ...

Elazığ’a gelip tarihi Urartu dönemine uzanan Harput Kalesi’ni görmeden olmaz. Kalede halen kazı ve onarım çalışmaları devam ediyor. En son 2016’da ortaya çıkarılan bir kabartma, M.Ö. 2000’lerin başlarına tarihlenmekte, bu da Harput’un tarihini, bilinenden 1200 yıl daha önceye götürüyor. Kalenin içinde Artuklu Sarnıcı, Urartu Sarnıcı (zindan)  Artuklu Camii, Artuklu Sarayı, Cihadiye Konağı bulunuyor. Kalenin giriş duvarında aslan ve fil kabartmaları ilgi çekiyor. Harput, 2018’den beri Unesco Geçici Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor.

 

 PERTEK KALESİ

 TUNCELİ FERİBOTU...

Tunceli’ye doğru yol alıyoruz. Keban Barajı’ndan feribotla Tunceli’ye geçmek yolumuzu kısaltıyor. Baraj yapılmadan önce Murat Nehri’nin kıyısında bir kayanın üzerinde bulunan Pertek Kalesi, bugün bir adanın üzerinde, geçenleri selamlıyor. Sakin ve keyifli bir feribot yolculuğunun ardından bizi, ‘Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli’ yazısı karşılıyor.

 

PÜLÜMÜR VADİSİ

PÜLÜMÜR ÇAYI

AĞLAYAN KAYALAR

 Kahvaltımızı, Keban kıyısında ağaçların altında yapıyoruz. Yöreye özgü Şavak peyniri ve bal bana göre kahvaltının yıldızı. Cemal Süreya’nın dediği gibi, ‘kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı’. Cemal Süreya sanırım bu dizeleri, kendi memleketi Pülümür’de yaptığı nefis kahvaltıların ardından yazmış. Pülümür Vadisi, yemyeşil doğası, gürül gürül akan çayı, şelaleri, daracık yolları, dik yamaçları, yamaçlarda gezinen dağ keçileri, florasıyla bizi mest ediyor. Kimimiz paçalarımızı sıvayıp buz gibi suya sokuyoruz ayaklarımızı, kimimiz keçi gözlüyor yamaçlarda, kimimiz fotoğraf peşinde… Ağlayan Kayalar, ince ince akıtıyor gözyaşlarını yolun hemen kenarında.

 

PİR SULTAN ABDAL HEYKELİ

Ama durun, yolculuk sırasını şaşırdım. Pülümür Çayı ile Munzur’un kardeşçe birleşimine şahitlik eden Pir Sultan Abdal’a selam verdik önce. Tunceli Cem Evi’nin bahçesinde yer alan Pir Sultan Abdal heykeli, işadamı Sinan Samat tarafından Anadolu topraklarından çıkan tüm ozanları anmak amacıyla 2003 yılında yaptırılmış.

 

PÜLÜMÜR VADİSİ’NDE BİR RESTORAN

 Yeniden Pülümür Vadisi’ndeyiz. Çaya ve kayalıklara bakan Zağge Şelalesi’nin dibine konumlanmış Zağge Restoran’ın serin ortamında soluklanıyoruz. Derin nefes alıp mis gibi havayı ciğerlerimize çekerken, bir şeyler atıştırmak iyi geliyor. Geleneksel kıyafetler giymiş bir ‘dede’nin cebinden çıkardığı kuruyemişten oluşan hayır lokmasını yerken dilek tutuyoruz. Tunceli, hem bedenimizi, hem ruhumuzu besliyor.

Şehir merkezine dönüp, otelimize yerleşiyoruz. Grand Şaroğlu Hotel’deyiz. Şehir merkezinde olmak isteyenler için bu otel uygun. Doğada kuş ve su sesiyle uyanmak isterseniz bungalovları tercih edebilirsiniz. Ovacık’taki Anahita ve LewÇem Nehir Evleri en çok tercih edilenler arasında.

Akşam Tunceli merkezi gezip, kadın kooperatifinin yöresel yemeklerini tatmak istiyoruz. Tunceli, nüfusu en az olan ilimiz sanırım. 90 binin sınırında bir nüfusu olan Tunceli’nin merkezi de kısa bir sürede gezilebiliyor.

 


YÖRESEL YEMEKLER

 Sırada yöresel yemekleri tatmak var. Otelimize çok yakın Zembul Kadın Kooperatifi’nin yerine geldik. Aslında Zembul Kadın Kooperatifi ayrı bir yazıyı hak ediyor. Adını endemik bir kekik türü olan Zembul’dan alan bu mekânda, en lezzetli yöresel yemekleri yiyebilirsiniz.

Yemekten önce TOBB Tunceli Kadın Girişimciler İcra Kurulu Başkanı Yıldız Gündüz’den Zembul’un öyküsünü dinleme fırsatı buluyorum. Pandemi döneminin kendileri için örgütlenme fırsatı yarattığını söyleyen Gündüz, 3 kişiyle çıktıkları yolda bugün 11 kadından oluşan bir yapılanmalarının olduğuna dikkat çekiyor. Bu 11 kadının 2’si yurtdışından destek veren melek yatırımcı. En dikkat çekici özellikleri genç kadınlardan oluşan bir kooperatif olmaları. Hepsi maaşla ,çalışıyor ve yatırıma bütçe ayırıp severek yaptıkları işi büyütmeye çalışıyor. “Zorluklarımız var ama aşmaya çalışıyoruz” diyen Yıldız Gündüz, büyüklerinden gördükleri, yöresel kültüre ait yemekleri yaşatmaya çalıştıklarını söylüyor.

Biz de onların bu özverileri sayesinde lezzetli yöresel yemeklerin tadına bakıyoruz ve hepsini çok seviyoruz.

-Etli Zerfet (Dana kavurma, soğan, ceviz, susam, tereyağ, salça, baharat)  -Zerfet/Babiko (Gömbe ekmeği, sarımsak, yoğurt, tereyağı)

-Kara Kavurma (Kavurma, pilav, salata, soğan söğüşü)

-Gulik (dağ pancarı) 

-Şire Qult (Tereyağ, sarımsak, yoğurt, dövülmüş gömbe ekmeği)

-Çarçur Mantarı (Yörede yetişen lezzetli bir mantar)

-Tüyü Ron-Dut Kavurması

-Bosmizey (Tereyağında kavrulmuş zerdali kurusu)

 

Tunceli’de ilk günümüzü bitirdik. Yarın Munzur Vadisi ile tanışacağız…

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder