Sayfalar

5 Kasım 2024

Borçka'da bir "Demir Elma" masalı...

 

 Demir Elma Festivali, 1-2-3 Kasım’da Borçka’da gerçekleşti.   

 Suzan Peker yazdı

Bir varmış, bir yokmuş Borçka diye bir yerde Maradit diye bir köy varmış.  Borçka’da ve köyde bir sürü ‘Demir Elma’ ağacı varmış. Demir Elma’nın bir adı da Laz Elması’ymış.

Demir Elma da elmaymış hani. Her derde devaymış. Anneler, çocuklar hastalanınca fırında ‘Demir Elma’ pişirip onlara yedirir çocuklar da hemencecik iyileşirmiş. Çiçeğinden şifa niyetine çay yapılırmış. Hasta ziyaretine giderken Demir Elma götürülürmüş. Akşam komşular geldiğinde kuzinenin üzerinde pişer, mis gibi kokusu yayılır, onun tadına doyum olmazmış. Her kılığa girermiş Demir Elma. Kah hoşaf olurmuş, kah pekmez, kah sirke. Tencerede pişen Demir Elmalar’ın üzerine kızgın tereyağını döktün mü al sana nefis bir yemek oluverirmiş.  Üzerine bir de ceviz serptin mi yemeyip, yanında yatsan olurmuş.

 

Maradit Köyü’ndeki Halvaşi Konağı bahçesinde bizim ekip...

 Lezzetli, mayhoş, buruk ve kütür, kütürmüş. Demir Elma sadece bir meyve değil toplumsal bağları güçlendiren bir simgeymiş.

Komşular birbirine

“Bizde bir hasta var elmaya kaçtı aklı

Şimdi elma olur mu a Hemşinli’nin aklı

Yenisi çiçek açar eskisi olur saklı” diye maniler söylermiş.

Sahiden de Demir Elma, demir gibi dayanıklıymış. Serenderlere serilen mısırın kurutulmuş dış yapraklarının üzerinde bir yıl uyuyabilirmiş.  Bazıları da sandıklarda saklanır, sandığın kapağı açılınca mis gibi bir koku odayı dolduruverirmiş. Sandıkta fındıkla kardeş, kardeş uyudukları da olurmuş çoğu zaman.

Demir Elma...

Kadınların el emeği afiş, yürüyüş boyunca taşındı

 Bir rivayete göre dayanıklı olduğu için, bir rivayete göre kırmızı ve yer yer paslı görüntüsünden ‘Demir Elma’ derlermiş adına. Demir Elma ağaçları, Mayıs’ın 15’i oldu mu beyaz üzerine pembe çiçeklerini döker, meyveye durur, annelerinin yolundan gidip, şifa dağıtmak için gün sayarlarmış.

Bahçelerde çay, fındık ağacı, Demir Elma ağacı kardeşçe yaşamış uzun yıllar. Gel zaman, git zaman çay ve fındık ağaçlarına gölge yapıyor diye kesmeye başlamış köylüler Demir Elma ağaçlarını. Çay ve fındık para getiriyor Demir Elma o kadar da para kazandırmıyormuş. Gövdecikleri kesilmiş odun olmuş. O güzelim ağaçların sayısı gün günden azalmış.

Bakmışlar olacak gibi değil. Elele vermiş Demir Elma masalının ileri gelenleri. Ne yapsak, ne etsek de ailelerimizi bir araya getiren, nesilden, nesile aktarılan bu lezzeti uzun yıllar yaşatsak diye düşünmeye başlamışlar ve kolları sıvamışlar.

Borçka Belediyesi demiş ki, “Biz, Demir Elmamız’a Coğrafi İşaret alalım” Peki neymiş bu Coğrafi İşaret. O, ürünün bulunduğu yöreyle özdeşleşmiş olmasının, geleneksel yöntemlerle yapılmasının ve iyi bir üne sahip olmasının göstergesi. Tam da Demir Elma’ya göre. Ve başlamış yolculuk. Ne bulmuşlar biliyor musunuz?. Taaa 100 yıl önce yazılmış bir kitapta “Borçka’nın Çxala Köyü’nde Demir Elma’nın meşhur olduğu yazısını. Çalışmalarına bu yazıyı da ekleyip Türk Patent Enstitüsü’nün kapısını çalmışlar. Ve böylece Demir Elma’nın boynuna çok değerli bir madalya asmışlar. Bundan sonra Demir Elma’nın adı “Borçka Demir Elması” olmuş. Bu madalya, Demir Elma’nın, tanınırlığını artıracak, ticari yönünü güçlendirecek, kültürünü yaşatacakmış.  

Eee bu güzel haberi herkes duymalıymış öyleyse. Demir Elma artık bir şenliği hak etmiş.  Kollar sıvanmış. Borçka Belediyesi, Gola Kültür Sanat ve Ekoloji Derneği, İKSV ve Marmara Belediyeler Birliği bir festival düzenlemiş. Üç gün, üç gece sürmüş festival. Ülkenin dört bir yanından gelen doğaseverler, şairler, yazarlar, sanatçılar, turistler, yaşlılar, gençler Demir Elma’nın bu güzel yolculuğunda, onun sevincine ortak olmaktan çok mutlu olmuşlar.

 

Fındık Ocağı’ndan Seyyare Sungur, Demir Elmalı Çikolata yapımını gösterdi...

 Demir Elma tekrar eski güzel günlerine kavuşsun, köylüye para da kazandırsın diye atölyeler düzenlenmiş. Demir Elmalı crumble’lar pişmiş fırında, Demir Elmalı Çikolatalar, Demir Elmalı kahveler yapılmış, misafirlere ikram edilmiş. Demir Elma için yürüyüş yapılmış. Sirkhane’nin performans sanatçıları Borçka’da kırmızı köprüde gösteriler yapmış. Demir Elmalar, jonklörlerin elinde hop oraya, hop buraya zıplamış.

 

Bir çeşit tahtadan çengel olan sagrep ile toplanan Demir Elmalar’ın gideli denen ince, uzun sepetlere konulması anlatılırken, festivale katkı sağlayanlardan Güneşin Aydemir’den de simge ağacın altında yıldız masalını  dinledik.

 İkinci gün, Maradit Köyü’nde simge bir Demir Elma ağacının altında buluşmuş misafirler. Bir masal fısıldamış onlara ağaç.

Bir varmış, bir yokmuş uzak diyarlarda çeşit, çeşit ağaçları olan bir bahçe varmış. İnsanlar geceleri bu ağaçların altında yıldızları seyre dalarlarmış. Ulu çınarlar, kestaneler, ıhlamurlar, armutlar… Bu bahçedeki elma ağacı hariç tüm ağaçların, kuşların, insanların gökyüzünde bir yıldızı varmış. Geceleri dünya uykuya daldığında yıldızını bilen onunla konuşurmuş. Herkes yıldızıyla sohbet ederken, küçük elma ağacı dallarını yere eğer, sessiz, sessiz ağlarmış. Günlerden bir gün bahçeye gelen köyün bilgesi, üzülmeyip sabırla beklemesini, sonbaharda ona bir sır vereceğini söylemiş.

Ve sonbahar gelmiş. Bilge, elma ağacından izin isteyip bir elma koparmış dalından ve ortasından bıçağı yan tutarak bölmüş elmayı ikiye. Ve “Bak” demiş, “Herkesin yıldızı gökyüzünde senin yıldızın kalbinde saklı”

İşte demiş Demir Elma, “Benim yıldızım da kalbimde. Artık rahatladım ve mutluyum.”

Borçka Belediye Başkanı Ercan Orhan akerdeonuyla halayı coşturdu. Başkan Ercan Orhan ve Gola Kültür Sanat ve Ekoloji Derneği Başkanı Sevilay Refika Kadıoğlu, festivalin yükünü omuzlayan iki güzel insan. Tabii arkalarındaki destek çok büyük.

 

 Demir Elma’dan pekmez yapımı...

Çocuklar, rengarenk oyunlar oynadı...

 Demir Elma’yı duyanlar  köyün çok güzel bir evinin kocaman bahçesinde buluşmuş. Ateşler yakılıp pekmezler kaynatılmış, marmaletlar yapılmış. Sazlar, tulumlar çalınmış, şarkılar, türküler söylenmiş. Köylüsü, kentlisi, çocuğu, yaşlısı koskocaman bir halka yapıp coşkuyla halaylar çekmiş.

Gökten 3 elma düşmüş, üçü de Demir Elma’ymış.

Ve masalımız gerçek olmuş.