İnsan belirli bir yaşa gelince olayları daha farklı bir pencereden seyredebiliyor. Son günlerde televizyonlardaki o malum “soruşturma” ile ilgili tartışmalara bakıyorum; hep aynı akademisyenler ve gazeteciler ya da köşe yazarları. Toplasan on beş kişiyi geçmezler.
İlk soruşturma gizliymiş, insan hakları varmış, umurlarında değil. Üstelik demokrasi kelimesini de süsleme sanatı olarak kullanıyorlar.
Çamur at izi kalsın. Parola bu. İnsanlar mağdur olurmuş, intihar ederlermiş kimin umurunda.
Ülkemiz insanının zekasını kullandığı en önemli alan fıkra üretme alanı. Bu konuda müthişiz.
Bu aralar maillerde yeni üretilmiş bir fıkra dolaşıyor. Size de gelmiştir ama ben yine de bu fıkrayı günümüz tartışmalarına ışık tutması bakımından sizlerle paylaşmak istiyorum.
Fıkra şöyle:
Kriz yüzünden işten çıkarılan bir akademisyen ile bir gazeteci yurt dışına çıkmışlar. Bir süre yiyip, içip eğlenmişler. Doğal olarak paraları çabucak tükenmiş. İş aramışlar ve bir çiftlikte hayvan pisliklerini ahırdan kürekle kazıyıp çöp römorkuna atma işi bulmuşlar.
Bir süre çalışmışlar, başarılı olmuşlar, çiftlik kahyası da onları sevmiş ve hallerine acıyarak "Size daha kolay bir iş vereceğim" diyerek onları yumurta paketleme işinde görevlendirmiş. "Bunların irilerini ve iyilerini bu taraftaki kutulara, küçük ve kötülerini bu taraftaki kutuya koyacaksınız" demiş. Fakat bizimkiler "Bu iyidir, değildir, küçüktür, büyüktür" tartışmaları ile işleri aksatmışlar.
Onları gözleyen kahya yanlarına gelmiş, "Siz Türkiye'de ne iş yapıyordunuz?" diye sormuş.
Bizimkiler "Gazeteci-yazar " ve "Akademisyen" diye cevaplamışlar.
Kahya, "Belli belli, sizin nasıl Türk aydını olduğunuz " demiş. "Çok iyi bok atıyorsunuz ama iyi ve kötüyü ayırt etmeyi bir türlü beceremiyorsunuz!.."
2 yorum:
Bu fıkra süpermiş :)
Evet Sevgili Mine. Günümüz olaylarını ayna gibi yansıtıyor.
Yorum Gönder