20 Aralık 2016
6 Aralık 2016
Fatmagül’ün karikatürü Dünya birincisi!
Ülkemizde ferdi başarılara ne kadar önem
veriyoruz?
Medya başarı öykülerini ön plana çıkarıyor mu?
Tek tük.
İşte size bir başarı öyküsü.
İsmi Fatmagül Gökçe.
Sinop’un Boyabat ilçesinde Yatılı Bölge İlköğretim Okulu öğrencisi.Çizdiği savaş karşıtı karikatürü ile ödül almış.
Sinop’un Boyabat ilçesinde Yatılı Bölge İlköğretim Okulu öğrencisi.Çizdiği savaş karşıtı karikatürü ile ödül almış.
İtalya’da düzenlenen ”Barış ve Hoşgörü” konulu
karikatür yarışmasında dünya birincisi olmuş.
Bin kere kutluyoruz Sevgili Fatmagül’ü.
23 Kasım 2016
17 Kasım 2016
Günde 1 metre büyüyen Moreno Buzulu!
Perito Moreno Buzulu, Arjantin'in güneybatısında, deniz seviyesinden sadece 1500 m yüksektedir. Adını Patagonya araştırmacısı Francisco Pascasio Moreno‘dan alır. Buzul, Los Glaciares Milli Parkı'nın görülmeye
değer noktalarından biri. Perito Moreno, sürekli büyüyen bir buzul.60 km'lik buz kitlesi günde yaklaşık 1 m öne sürükleniyor.Düzenli olarak, yaklaşık 60 m yükseklik ve 5 km genişlikteki ön cephede büyük parçalar
kırılır.
10 Kasım 2016
Her yıl sayımız artarak ATAMIZI anıyoruz!
Oturduğum sitede her yıl 10 Kasım'da atamızı
anarız.
Parkımızın
en güzel köşesi Atatürk büstünün karşısında.
Bir
kaç yıl önce sadece biz emekliler toplanırdık parkta.
Son
yıllarda dikkatimi çeken şey sayımızın artması.
Üstelik
her yıl emeklilerimizden ölenler olduğu halde.
Bu
yıl da kalabalık sayımız bize moral verdi.
Atatürk
düşmanlığı çoğalınca sanki gizli bir ses kulağımıza “Atamıza sahip çıkalım”
diye fısıldamış.
9 Kasım 2016
ATAMIZ "HER ŞEYİMİZ"!
Müzenin en ilginç eseri, Atatürk portresinin Gençliğe Hitabe ile yapılmış çini tabağı..
Çini Müzesi, şehrin merkezindedir.
Çini üzerine açılan ilk müzedir.
Müze 1999 yılında açılmış.
Müzede sergilenen Atatürk portreli tabakta
Atatürk'ün yüzünde “Gençliğe Hitabe” yer almaktadır.
8 Kasım 2016
Firavun Tutankamon’un mezarını açanlara “LANET” yağmış.
Asıl adı Tutankhaton.
Mısırda ilk kez Tek tanrılı Aten
dinini kuran, IV.
Amenotep'in oğlu. Babası ölünce tahta çıktı. Çok genç yaşta öldü,
dönemi barış içinde geçti. Mezarı 1922 yılında Krallar Vadisi'nde Howard Carter tarafından
bulundu. Tutankhamun'un mumyası haricinde mezardan çıkarılan som altın parçalar
Kahire müzesinde sergileniyor. Firavun'un lahitinde hiyeroglif olarak bulunan
yazılar dikkat çekicidir; “Firavunun
mezarına her kim dokunursa ölümün kanatları onu saracaktır”.
Howard Carter bu keşfi ile kendisine iyi bir kariyer sağlamış ama fakirlik ve
unutulmuşluk içinde ölmüş. Cenazesine bir iki kişi dışında kimse katılmamış. Lanetler,
Carter'in çok sevdiği kanaryasının bir kobra yılanı tarafından yenilmesiyle
başlar. Bir süre sonra kazı işlerinin ücretini karşılayan Lord Carnavron'un
Kahire'de kan zehirlenmesi nedeniyle ölümü büyük yankı
uyandırır. Ayrıca mezara giren bazı kişilerin ateşli bir hastalıktan ölmesi de
firavunun laneti olarak algılanır.
7 Kasım 2016
Beyaz dut ağacı 100-150 yıl yaşar
Eski çağlardan beri yetiştirilen dut
ağacının anavatanı Çin’dir. Yüksekliği ortalama 8 ilâ 12 metre arasındadır.
Daldırma, çelikleme ve aşılama yöntemleri ile çoğaltılır. Meyvesini çiçekten vermez. Onun için
organiktir.
4 Kasım 2016
İnsanlığı bekleyen tehlike: KURAKLIK
Üç türlü kuraklık var:
1-Meteorolojik
kuraklık yağışın belli bir dönem için ortalamaların altına düşmesidir.
2-Tarımsal
kuraklık, bitkinin ihtiyacını karşılayacak suyun toprakta bulunmamasını ifade
eder.
3-Hidrolojik kuraklık, uzun süren meteorolojik kuraklıktan sonra gelişir.
Uzun yağışsızlıktan sonra yeraltı suları, kaynaklar, yüzeysel akış, toprak
neminin etkilenmesidir. Göller, nehirler ve yeraltı sularında keskin düşüşler
görülür. Bir dönemde oluşan yağış azlığı toprak nemini düşünerek tarımı olumsuz
etkiler.
3 Kasım 2016
Parklarımızın, çevremizin minik misafirleri: SERÇELER!
Serçeler 11–12 cm boyunda, 50 kadar türü olan kuşlardır. Genellikle
kahverengi, siyah ve boz renkli olurlar. Büyük sürüler halinde gezerler. İnsanların
çevresinde yaşayan evcil serçenin, sırt ve kanatları kahverengi, karın kısmı gridir.
Erkeklerin gerdanında siyah bir leke bulunur. Dişiler daha sönük renklidir.
2 Kasım 2016
Bir zamanlar “AYASOFYA”!
Ayasofya
Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yapmış olduğu en büyük kilise olup aynı
yerde üç kez inşa edilmiş. Birinci ve ikinci Kilise, halk ayaklanması sırasında
yıkılmış. Günümüz Ayasofya’sı Justinianos tarafından yaptırılmış. İnşası, 5 yılda
tamamlanmış, 537 yılında ibadete açılmış. Ayasofya, Fatih’in 1453’te İstanbul’u
fethetmesiyle camiye çevrilmiş. Fetihten sonra yapı güçlendirilmiş, Osmanlı
Dönemi ilaveleri ile birlikte cami olarak varlığını sürdürmüş..Ayasofya, Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı
ile müzeye çevrilmiş ve 1 Şubat 1935’de müze olarak, yerli ve yabancı
ziyaretçilere açılmış.
5 Ekim 2016
Pontiac otomobili çalıştırmayan vanilyalı dondurma!
General Motors şirketinin Pontiac marka otomobil departmanına gelen bir şikayet
mektubu şu satırlardan oluşuyordu:
‘Her akşam yemekten sonra ailecek dondurma yeme alışkanlığına sahibiz. Fakat
bir çok dondurma çeşidi olduğu için her yemekten sonra ne çeşit dondurma
yiyeceğimize hep karar veririz. Ben de markete gider alırım. Geçen ay
otomobilimi değiştirip yeni bir pontiac aldım ve o günden beri markete gidip
gelmek benim için sorun olmaya başladı. Çünkü ne zaman vanilyalı dondurma alsam
market çıkışında otomobilimi çalıştıramıyorum. Fakat başka çeşit bir dondurma
aldığımda arabam gayet güzel çalışıyor. Bu sorun size çok saçma bile gelse,
benim çok ciddi olduğumu bilmenizi isterim. Vanilyalı dondurma aldığımda arabam
çalışmazken, neden başka dondurma aldığımda arabam çalışıyor?’
Kolaylıkla buruşturulup atılacak bir şikâyet mektubu gibi görünüyor, değil mi? Öyle de olabilirdi. General Motors yetkilileri bu şikâyet mektubunu bir kenara atabilirdi, müşterinin sorusu da sonsuza dek yanıtsız Kalabilirdi.
Ancak General Motors şirketi olayı araştırması için bir mühendisi görevlendirdi. Mühendis, nezih bir muhitte oturan, iyi eğitim almış Pontiac sahibiyle karşılaşınca biraz şaşırmıştı, böyle bir konuda dalga geçecek birine benzemiyordu. Akşam yemekten sonra yapılan dondurma alışverişine birlikte çıktılar. Vanilyalı dondurma alıp geri döndüklerinde, gerçekten de otomobil çalışmıyordu. Ertesi akşam çikolatalı dondurma aldılar ve araba çalıştı. Üçüncü akşam sıra çilekli dondurmadaydı ve araba yine çalışıyordu. Son deneme turunda vanilyalı dondurma alındı ve maalesef araba yine çalışmadı.
General Motors yetkilisi şaşkındı. Bir mühendis olarak, arabanın vanilyalı dondurmaya alerjisi olduğunu düşünmek pek akıllıca gelmiyordu. Bunun üzerine ziyaretlerine bir süre daha devam etti. Olayın günün hangi saatinde olduğunu, hangi tip benzin kullanıldığını, gidip gelme süresini ve daha pek çok ayrıntıyı inceledi.
Kısa bir süre içinde de ilk ipucunu elde etti.
Vanilyalı dondurma almak diğer çeşitlere oranla çok daha kısa sürüyordu. Çünkü en çok aranılan ürün olan vanilyalı dondurma marketin hemen girişindeki dolapta satılıyordu. Diğer dondurma çeşitleri ise marketin en arka kısmında kurulu bir tezgâhtan seçiliyordu. Herhangi değişik bir çeşidi almak bu yüzden çok daha uzun sürüyordu. Şimdi mühendisin karşı karşıya kaldığı soru şuydu? Otomobil neden daha kısa süre içinde geri dönünce çalışmıyordu? Zaman faktörü işin içine girince mühendis sorunun cevabını bulmakta zorlanmadı. Sorun, motor soğuduğunda devreye giren buhar kilidinden kaynaklanıyordu.
Bu kilit, normal şartlarda motor durduktan hemen sonra devreye girip çalışıyordu ve çikolatalı ya da çilekli dondurma alana dek geçen süre, motorun tekrar çalışması için yeterli soğumaya imkan tanıyordu.
Vanilyalı dondurma gecelerinde ise süre çok kısa olduğu için motor soğuyacak vakit bulamıyor ve buhar kilidi devreye girmiyordu.
Bu öyküden de anlaşılacağı gibi, komik hatta asılsız gibi görünen bir müşteri şikyeti bir şirketin ürün geliştirmesinde kullanabileceği değerli bir veri haline dönüşebiliyor. Müşteri şikâyetlerinin değerlendirildiği zamanlarda bir kurum için hediye niteliği taşıdığı bilinir. Bu gerçek öykü, garip bile olsa müşteri sorunlarının ve şikâyetlerinin ürün ve hizmet geliştirmeye olan katkısının önemini gösteriyor.
Kolaylıkla buruşturulup atılacak bir şikâyet mektubu gibi görünüyor, değil mi? Öyle de olabilirdi. General Motors yetkilileri bu şikâyet mektubunu bir kenara atabilirdi, müşterinin sorusu da sonsuza dek yanıtsız Kalabilirdi.
Ancak General Motors şirketi olayı araştırması için bir mühendisi görevlendirdi. Mühendis, nezih bir muhitte oturan, iyi eğitim almış Pontiac sahibiyle karşılaşınca biraz şaşırmıştı, böyle bir konuda dalga geçecek birine benzemiyordu. Akşam yemekten sonra yapılan dondurma alışverişine birlikte çıktılar. Vanilyalı dondurma alıp geri döndüklerinde, gerçekten de otomobil çalışmıyordu. Ertesi akşam çikolatalı dondurma aldılar ve araba çalıştı. Üçüncü akşam sıra çilekli dondurmadaydı ve araba yine çalışıyordu. Son deneme turunda vanilyalı dondurma alındı ve maalesef araba yine çalışmadı.
General Motors yetkilisi şaşkındı. Bir mühendis olarak, arabanın vanilyalı dondurmaya alerjisi olduğunu düşünmek pek akıllıca gelmiyordu. Bunun üzerine ziyaretlerine bir süre daha devam etti. Olayın günün hangi saatinde olduğunu, hangi tip benzin kullanıldığını, gidip gelme süresini ve daha pek çok ayrıntıyı inceledi.
Kısa bir süre içinde de ilk ipucunu elde etti.
Vanilyalı dondurma almak diğer çeşitlere oranla çok daha kısa sürüyordu. Çünkü en çok aranılan ürün olan vanilyalı dondurma marketin hemen girişindeki dolapta satılıyordu. Diğer dondurma çeşitleri ise marketin en arka kısmında kurulu bir tezgâhtan seçiliyordu. Herhangi değişik bir çeşidi almak bu yüzden çok daha uzun sürüyordu. Şimdi mühendisin karşı karşıya kaldığı soru şuydu? Otomobil neden daha kısa süre içinde geri dönünce çalışmıyordu? Zaman faktörü işin içine girince mühendis sorunun cevabını bulmakta zorlanmadı. Sorun, motor soğuduğunda devreye giren buhar kilidinden kaynaklanıyordu.
Bu kilit, normal şartlarda motor durduktan hemen sonra devreye girip çalışıyordu ve çikolatalı ya da çilekli dondurma alana dek geçen süre, motorun tekrar çalışması için yeterli soğumaya imkan tanıyordu.
Vanilyalı dondurma gecelerinde ise süre çok kısa olduğu için motor soğuyacak vakit bulamıyor ve buhar kilidi devreye girmiyordu.
Bu öyküden de anlaşılacağı gibi, komik hatta asılsız gibi görünen bir müşteri şikyeti bir şirketin ürün geliştirmesinde kullanabileceği değerli bir veri haline dönüşebiliyor. Müşteri şikâyetlerinin değerlendirildiği zamanlarda bir kurum için hediye niteliği taşıdığı bilinir. Bu gerçek öykü, garip bile olsa müşteri sorunlarının ve şikâyetlerinin ürün ve hizmet geliştirmeye olan katkısının önemini gösteriyor.
Darısı bizim Türk mühendislerin
başına.
--
2 Eylül 2016
Tatilcilerin “CAZİBE MERKEZİ”Bozcaada!
Kardeşim gibi
sevdiğim bir dostum bizi Bozcaada’da yaptırdıkları bağ evine davet etti. Böyle
kardeşe can kurban. Yazlıktan aldılar, yedirdiler, içirdiler, gezdirdiler yine
yazlığa getirip bıraktılar.
Bize de Bu
geziyi daha doğrusu Bozcaada görüntülerini sizlerle paylaşmak düştü.
SİZİ İLK “KALE” KARŞILAR: Bozcaada iskelesine feribotla yanaşırken sizi tüm görkemiyle kale karşılar. Kalenin, Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar döneminden beri kullanıldığı biliniyor. Kalenin iç bölümünde Bozcaada ile ilgili tarihi ve etnografik eserlerin görülebileceği bir sergi mekanı bulunuyor.
Yüzölçümü 40 km², anakaraya
uzaklığı 6 km. 2015 yılı verilerine göre ilçe nüfusu 2.643. İlçede nüfus
yazları tatilcilerle artıyor. Bağcılık, deniz turizmi ve rüzgâr santralleri ön
planda.
YERLEŞİM ADANIN DOĞUSUNDAKİ KOYDA: Feribotun yanaştığı iskelenin bulunduğu koy yerleşim alanı olmuş. Tipik evler ve pansiyonlar bu bölgede. Tabii lokantalar kafeler de.
Adanın tarihine bir göz atarsak, Çanakkale Boğazı'nın
girişindeki önemli stratejik konumu adaya damgasını vuruyor.
Tenedos adı Herodot'un yazılarında sık sık geçiyor. Antik çağ'da Midilli adasında
oturan Aiolya halkının bir kısmının buraya yerleştiği tahmin ediliyor.
TEK KATLI TAŞ EVE İZİN VAR: Bozcaada, şaraplık üzümleri ve şaraplarıyla ünlü. Adanın büyük kısmı bağlarla kaplı. Adada yetişen gelincik çiçeklerinden az miktarda üretilen şerbet ve reçeller daha çok turistlere satılır.
Fatih Sultan Mehmet döneminde 1455 yılında Gökçeada ile
birlikte fethedilen ada, Osmanlı donanmasının ikmal üssü olarak kullanıldı.
Bunun üzerine Venedikliler adaya tekrar asker çıkardılar. 1464'te
Mahmut Paşa, adayı tekrar Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kattı.
AKVARYUM PLAJI: Halk arasında, etrafta yüzen çeşitli balıkların çokluğundan dolayı "Akvaryum Koyu" diye bilinir. Herhangi bir plaj tesisi olmayan küçük bir koy. Burası tamamen kendi hazırlığınızı yaparak gelmeniz gereken bir yer.
Bozcaada, Çanakkale Savaşı'nda
Birleşik Krallık ve Fransa kuvvetleri
tarafından işgal edildi ve lojistik destek için kullanıldı. Bu dönemde müttefik
kuvvetler Ayazma Tepesi'nde, Habbele Ovası'nda ve Habbele Tepesi'nde savaş
uçakları için üç pist yaptı. Savaş sırasında müttefik askerleri, Bozcaada'da
tedavi oldu ve dinlendi.
HABBALE PLAJI: Bozcaada'da Ayazma Plajına oranla daha sakin bir koy olan Habbele Koyu, kumlu ve taşlı bir deniz zeminine sahip. Araçla gidilebileceği gibi, plaja minibüslerle erişim de mümkün.
Bozcaada 24 Temmuz 1923'te
imzalanan Lozan Antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti'ne
bırakıldı. Türkler, adayı aynı yılın 20 Eylül günü
teslim aldılar.
Bozcaada belediyesi de adanın
Türkiye'ye geçmesinin hemen ardından yine 1923'te kuruldu.
ÇAYIR PLAJI: Adanın Kuzeyi’ine
bakan plaj çok rüzgâr alıyor. Bu nedenle plajda rüzgâr sörfü yapılıyor.
Lodoslarda ise yüzme için havuz gibi bir alan.
SULUBAHÇE
PLAJI: Havlunuzu alıp bütün gün güneşlenip denize girebileceğiniz bir plaj.
Hemen belirteyim deniz suyu oldukça soğuk.
DAR SOKAKLAR: Adadan ayrılan Rumların önemli bir kısmı, Sidney'e ve Atina'ya
göç etmiş. 1923'teki büyük göçten sonra 1970'lere kadar duraklayan Rum
nüfusundaki azalma, Kıbrıs Harekâtı sonrasında hızlanmış.
YERLEŞİM SIK SIK KESİLMİŞ: Bozcaada'da yerleşim 14.yy'ın son yıllarında adanın tümüyle boşaltılmasıyla kesintiye uğramış. 15.yüzyılın ortalarında ada Osmanlı yönetimine girdiğinde boş olduğu yönünde belgeler var.
230 RUM KALMIŞ ADADA: 20. yüzyıl başında nüfusun yarısından biraz fazlasını Ruumlar oluştururken, bugün adada sadece 30 kadar Rum kalmış.
KOYLAR BALIKLAR İÇİN DOĞAL BİR SIĞINAK: Ada kıyıları balıklar için doğal bir sığınak ve üreme bölgesi. Bu yüzden ada etrafında trolle avlanma yasaklanmış. Koylar amatör balıkçılar tarafından büyük rağbet görüyor.
13 Ağustos 2016
Eskişehir’de Sualtı Dünyası çocukları bekliyor
Eskişehir'de Sualtı Dünyası Sazova Parkı
içinde yer alıyor. Toplam 3200 m2 lik bir alanda kurulu. Burada 84 farklı türden toplam 2150 adet balık yaşıyor.
Sualtı
Dünyasında Tropikal akvaryum, Teraryum, Dokunma akvaryumu, Mersin akvaryumu,
Amazon nehri gibi bölümler var.Akvaryumları gezenler, Kuzey Ege, Kızıldeniz,
Atlas Okyanusu, Amazon Nehri ve Güney Amerika gölleri gibi dünyanın farklı
noktalarından getirilen birçok türden balığı görebiliyorlar.
2 Temmuz 2016
Cama “hayat “ verenlerin eserlerini sergileyen müze!
Eskişehir
Çağdaş Cam Sanatları Müzesini Odunpazarı’nda gezebilirsiniz. Eskişehir
Odunpazarı Evleri Kent Müzesi kompleksi 1 Aralık 2007 tarihinde hizmete girmiş.
Müze,
Türkiye'nin ilk cam sanatları müzesi. Müzede 42 cam sanatçısının eserleri
sergileniyor. Yerli sanatçıların eserlerinin yanı sıra Japon, Polonyalı,
Letonyalı, Alman bazı sanatçıların da hediye ettiği eserler müzede yer alıyor.
Müzenin 3 galerisinden ikisi müzenin devamlı koleksiyonunu sergilemek için
kullanılıyor; diğeri ise genç sanatçıların eserlerinin geçici olarak
sergilendiği bir mekan. Müze binası
restore edilmiş üç Odunpazarı evinin birleştirilmesiyle oluşmuş.
ABBAS PEKIŞIK’IN ESERİ
BEYZA TÜKEL’İN ESERİ
EKREM ÖZEN’İN ESERİ
SELİN LEVİ’İN ESERİ
SANİYE BILDIRCIN’IN ESERİ
3 Haziran 2016
Kayaların içinde yaşayan uygarlık: FRİGLER
Hititlerin M.Ö. 1700’den
başlayarak 500 yıl süren egemenliklerinin ardından M.Ö. 1200 yıllarında
parçalandıkları sırada, Anadolu’ya gelen ve sonradan adlarına Frig denilen bir
kavim göçü başlamış.
KAYA BLOKLARINI OYMUŞLAR: Frigler Afyonkarahisar-Eskişehir-Kütahya illerinin birleştiği bölgede özgün bir kültür oluşturmuşlar. Bu bölgede kült mezar ve mezar anıtları biçiminde, büyük boy kaya blokları üzerine işlenmiş Ana Tanrıça Kybele kültüne ait tapınak cepheleri ile yine Ana Tanrıça Kybele kültüne ait aslan kabartmalarıyla dünyanın en ilginç ve en değerli eserlerinin yaratılmasını sağlamışlar.
KRAL MİDAS’IN UYGARLIĞI: Frig Uygarlığı, dünyada yalnızca bu bölgede yaşamış olan ve kendinden sonra gelen medeniyetlere büyük etkilerde bulunmuş bir medeniyet. Frigler efsanevi kralları Midas döneminde güçlü bir devlet konumuna gelmişler. Günümüzde Kütahya, Afyon ve Eskişehir il sınırlarına yayılan Dağlık Frigya Bölgesi, derin vadiler tarafından şekillenen dağlık bir alan olup, kolayca işlenebilen volkanik tüflerden oluşan bir jeolojik yapıya sahip. Bu doğal yapı kayanın oyularak inşa edildiği özgün bir mimarinin ortaya çıkmasına neden olmuş ve bu mimari kendinden sonra gelen birçok medeniyet tarafından uygulanmış.
YAZILI KAYA
FRİĞ VADİSİ: Frigler M.Ö 1200 yıllarında Anadolu da Hitit egemenliğine
son vererek güçlü bir siyasi birlik oluşturmuşlar ve zamanla çok geniş bir
bölgeye yayılarak yeni yerleşim birimleri kurmuşlar. Bu yerleşim yerlerinden
biri de Eskişehir İli, Han ve Seyitgazi ilçeleri arasında yer alan ve ormanlarla
kaplı olan vadi. Bu vadi günümüzde Frigya Vadisi olarak biliniyor.
ANTİK
YAZILIKAYA KENTİ: Friglerin en yoğun olarak yaşadıkları kentlerden biri olan
Antik Yazılıkaya Kenti, bugün Eskişehir iline bağlı Çifteler ilçesinin 39 km.
güney batısında bulunuyor. Frigler, bu coğrafyadaki kayaların kolay
işlenebildiğini görmüş ve zamanla kayaların içinde kendilerine yeni bir yaşam
biçimi yaratmışlar.
FRİG KAYA ANITLARI: Frig Kaya Anıtları Frig dininin tek tanrısı Ana Tanrıça Kybele'ye adanmış. Kentin en görkemli anıtı Midas Anıtıdır. Ahşap mimarinin kaya üzerine uyarlanmış en güzel örneği olan anıt adını yazıt içinde okunabilen "Midai" sözcüğünden almış ve cephesi doğuya bakar.
EN ÖNEMLİ DİNSEL YAPI: Midas Anıtı'nın
210 m. güney batısında yer alan ve Bitmemiş Anıt (Arazastis Anıtı) olarak
adlandırılan yapı yörenin en önemli dinsel yapılarından birisidir. Bitkisel
Motifli Anıt, Küçük Yazılıkaya ve Bahşeyiş Anıtı diğer önemli kaya anıtlarıdır.
FRİG KALELERİ: Yazılıkaya'ya ulaşan yollara hakim olan tepelerde bulunan, bir zamanlar soyluların ve askerlerin yaşadıkları Frig kaleleri, Friglerin yaşam biçimini anlatan en önemli yapıtlardandır.
KAYA BLOKLARINI OYMUŞLAR: Frigler Afyonkarahisar-Eskişehir-Kütahya illerinin birleştiği bölgede özgün bir kültür oluşturmuşlar. Bu bölgede kült mezar ve mezar anıtları biçiminde, büyük boy kaya blokları üzerine işlenmiş Ana Tanrıça Kybele kültüne ait tapınak cepheleri ile yine Ana Tanrıça Kybele kültüne ait aslan kabartmalarıyla dünyanın en ilginç ve en değerli eserlerinin yaratılmasını sağlamışlar.
KRAL MİDAS’IN UYGARLIĞI: Frig Uygarlığı, dünyada yalnızca bu bölgede yaşamış olan ve kendinden sonra gelen medeniyetlere büyük etkilerde bulunmuş bir medeniyet. Frigler efsanevi kralları Midas döneminde güçlü bir devlet konumuna gelmişler. Günümüzde Kütahya, Afyon ve Eskişehir il sınırlarına yayılan Dağlık Frigya Bölgesi, derin vadiler tarafından şekillenen dağlık bir alan olup, kolayca işlenebilen volkanik tüflerden oluşan bir jeolojik yapıya sahip. Bu doğal yapı kayanın oyularak inşa edildiği özgün bir mimarinin ortaya çıkmasına neden olmuş ve bu mimari kendinden sonra gelen birçok medeniyet tarafından uygulanmış.
FRİG KAYA ANITLARI: Frig Kaya Anıtları Frig dininin tek tanrısı Ana Tanrıça Kybele'ye adanmış. Kentin en görkemli anıtı Midas Anıtıdır. Ahşap mimarinin kaya üzerine uyarlanmış en güzel örneği olan anıt adını yazıt içinde okunabilen "Midai" sözcüğünden almış ve cephesi doğuya bakar.
FRİG KALELERİ: Yazılıkaya'ya ulaşan yollara hakim olan tepelerde bulunan, bir zamanlar soyluların ve askerlerin yaşadıkları Frig kaleleri, Friglerin yaşam biçimini anlatan en önemli yapıtlardandır.
2 Haziran 2016
Büyükerşen’in büyük eseri: Balmumu heykeller!
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi,
Eskişehir’in tarihi ve turistik noktalarının yer aldığı Odunpazarı semtinde yer alan ilgi çekici bir
müze. Odunpazarı Evleri’nin
birinde yer alan müze, dünyaca ünlü Madame Tussauds Müzeleri’nin bir benzeri
olarak görülüyor.
Yılmaz Büyükerşen’in çalışmaları
sonucunda hayat bulan müzede başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çeşitli
dönemlerine ait balmumu heykeller sergileniyor.
Müzedeki Kanuni-Kral Midas-Yunus Emre-Battal Gazi 'nin balmumu heykelleri.
Müze 5 farklı bölümden oluşuyor:
A salonunda;Atatürk, Osmanlı, Kurtuluş
savaşı, Cumhurbaşkanları, Cumhuriyet;
B salonunda Havacılık ve Demiryolu,
Basın Yayın, sinema TV, spor, Tiyatro, sanayi, Dünya liderleri ve bilişim;
C salonunda Tarihi karakterler;
D salonunda Demokrasi;
E salonunda eğitim, anılar ve ödüller
adı altında tanınmış şahsiyetlerin balmumu eserleri sergileniyor.
Müzede toplam 160’ın üzerinde balmumu heykel
var.
GELECEK YAZI:FRİG VADİSİ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)