Nereden çıktı bunlar? Bunlara program yaptıranlar kim? Çok seyredilmenin olmazsa olmazı bağırmak, kavga etmek midir? Gazetecilik yalakalık yapma mesleği midir? “Kamu yararı” diye bir kavramı kim yok etti?
Anlamak mümkün değil.
Ayrıca çoğu meslekte olduğu gibi ”Gazeteci” sıfatını kazanabilmek için yasal şartların yerine getirilmesi de gerekiyor. Nasıl ki mühendis, doktor, avukat gibi mesleklerin sıfatları bazı şartların yerine getirilmesiyle oluşuyor, “Gazeteci” sıfatı da öyle.
212 Sayılı yasaya göre “Gazeteci” sıfatını kazanabilmek için yasa şöyle diyor:
“Bu Kanun hükümleri Türkiye'de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki "işçi" tarifi şümulü HARİCİNDE kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır.
Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir”.
Yani gazeteci sıfatını kazanabilmek için 212 yasadaki fikir işçisi sıfatını kazanmak gerekiyor. Yani işverenle bu yasaya göre sözleşme yapacaksınız. Ancak o zaman “Gazeteci” sıfatını kazanacaksınız.
Bu işin bir yönü. Bir başka yönü de belirli sayıda gazeteci çalıştıran iş yerlerinin toplu sözleşme yapma zorunluluğu.
Medya patronlar sendikalardan kaçmak için daha doğrusu toplu sözleşme yapma sayısına ulaşmamak için 212 yasa hükümleri içinde bırakın sözleşme yapmayı, sözleşmelileri de taşeron sistemi ile azaltmaktadır.
Sözün kısası gerine gerine “Gazeteciyim” diyenlerin çoğu gazeteci sıfatını kazanmamıştır bile.
Mesleğin onurunu ayaklar altına alan bu tiplerin aslında sadece “medya çalışanı” olduklarının bilinmesinde de yarar var.
Bu soysuzlar yüzünden bir gün gelecek “gazeteciyim” demeye utanacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder