Yeni yıla girerken bazen lapa lapa kar yağardı. Tüm yılbaşı kartlarında "kar" sembol olarak kullanılır. Geçen yıl gelmedin. Susuzluktan kıl payı kurtulduk. Ne olur bu kış gel ve barajları doldur. Özlettin kendini artık!...Yıllardır “yılbaşı” hep tartışılmıştır ülkemizde. 2008 yılı gelirken yine aynı tartışmaları görürsünüz ortalıklarda.
Oysa yılın birinci günü tartışmaları beni hiç ilgilendirmiyor.
Işıklarla donatılmış çam dalları, hediyeler, gece yarısı yemeği. İsa’nın 25 Aralık’ta doğması, Beytüllahm'da bir ahırda dünyaya gelişi beni hiç ilgilendirmiyor.
Yılbaşının Îlkçağ'dan beri, Güneş'in doğuşunu selâmlamak amacıyla çeşitli eğlenceler düzenlenerek karşılaması, eski Mısırlılarda aynı gün, ışığı temsil eden yeni doğmuş bir çocuğu kutsamaları, Tanrı Mitra'ya tapan Eski İranlılarda ise 25 Aralık'ın kutlanması beni hiç ilgilendirmiyor.
Oysa yılın birinci günü tartışmaları beni hiç ilgilendirmiyor.
Işıklarla donatılmış çam dalları, hediyeler, gece yarısı yemeği. İsa’nın 25 Aralık’ta doğması, Beytüllahm'da bir ahırda dünyaya gelişi beni hiç ilgilendirmiyor.
Yılbaşının Îlkçağ'dan beri, Güneş'in doğuşunu selâmlamak amacıyla çeşitli eğlenceler düzenlenerek karşılaması, eski Mısırlılarda aynı gün, ışığı temsil eden yeni doğmuş bir çocuğu kutsamaları, Tanrı Mitra'ya tapan Eski İranlılarda ise 25 Aralık'ın kutlanması beni hiç ilgilendirmiyor.
IV. yüzyılda Hıristiyan kilisesinin, bu puta tapma inancı yerine, aslında gerçek tarihi bilinmeyen İsa'nın doğumunu kutlamayı benimsemesi, beni hiç ilgilendirmiyor.
Çiçeklerle, mumlarla, rengârenk süslerle bezenen çam ağacının, Kelt papazlarının tanrıları için süngülerini astıkları meşe ağacının yerini almış olması, sonra da bu ağacın Ortaçağ'da, dinsel konulu sahne eserlerinde cennet ağacı olarak ortaya çıkması beni hiç ilgilendirmiyor.
Çiçeklerle, mumlarla, rengârenk süslerle bezenen çam ağacının, Kelt papazlarının tanrıları için süngülerini astıkları meşe ağacının yerini almış olması, sonra da bu ağacın Ortaçağ'da, dinsel konulu sahne eserlerinde cennet ağacı olarak ortaya çıkması beni hiç ilgilendirmiyor.
Kuzey ülkelerinde eski bir geleneğe göre, her evde bütün Noel gecesi boyunca Güneş'in geriye dönüşünü hatırlatmak için kocaman bir odunun yakılması, İsveç'te bugün de genellikle ocaklarda yakılmakta olan bu odunun yerini bazı Batı Avrupa ülkelerinde, 24 aralık akşamı, yani Noel günü ailece yenmek üzere yapılan Noel pastasının alması beni hiç ilgilendirmiyor.
Ülkemizde bir kısım insanların "bu geceye mahsus bir faâliyete katılmanın câiz olmadığını" söylemeleri, bir kısmının da "Dünya’nın kutladığı ve eğlendiği bu geceye katılmakta ve eğlenmekte bir sakınca bulunmadığını "söylemeleri beni hiç ilgilendirmiyor.
Ülkemizde bir kısım insanların "bu geceye mahsus bir faâliyete katılmanın câiz olmadığını" söylemeleri, bir kısmının da "Dünya’nın kutladığı ve eğlendiği bu geceye katılmakta ve eğlenmekte bir sakınca bulunmadığını "söylemeleri beni hiç ilgilendirmiyor.
Türkiye'de yılbaşının 1935 yılından beri tatil günü olması beni hiç ilgilendirmiyor.
Yılbaşında ağaç süsleme geleneğinin ta Mezopotamya’dan gelmesi, ağaçları kutsal sayan Asurlularda yaprağını dökmeyen çam, servi gibi ağaçların bereketin ve ölümsüzlüğün simgesi sayılması beni hiç ilgilendirmiyor.
Yılbaşı kutlamalarının Osmanlı’da 1829’da başlamış olması, o yılbaşı İngiliz elçisinin Haliç’teki bir gemide büyük bir balo vermesi, davete katılan Serasker Hüsrev Paşa’nın eğlenceleri saraya ballandıra ballandıra anlatması beni hiç ilgilendirmiyor.
Yılbaşında ağaç süsleme geleneğinin ta Mezopotamya’dan gelmesi, ağaçları kutsal sayan Asurlularda yaprağını dökmeyen çam, servi gibi ağaçların bereketin ve ölümsüzlüğün simgesi sayılması beni hiç ilgilendirmiyor.
Yılbaşı kutlamalarının Osmanlı’da 1829’da başlamış olması, o yılbaşı İngiliz elçisinin Haliç’teki bir gemide büyük bir balo vermesi, davete katılan Serasker Hüsrev Paşa’nın eğlenceleri saraya ballandıra ballandıra anlatması beni hiç ilgilendirmiyor.
Refik Halit Karay’a göre mütareke devrinde Beyaz Rus akını başladıktan sonra yılbaşı kutlamalarının ülkemizde de başlaması, 1926 yılının son günü ilk kez Elektrik İdaresi’nin gece yarısı kentin ışıklarını "bir dakika" söndürmesi, 1931’de Teyyare Piyangosu’nun ilk özel yılbaşı çekilişi düzenlemesiyle yılbaşı eğlencelerinin yerleşmesi beni hiç ilgilendirmiyor.
Diyeceksiniz ki peki seni ne ilgilendiriyor?
O gece ailemle birlikte olmayı,
O gece mutlulukları, sevgiyi paylaşmayı,
O gece tüm dostlarımın ömür boyu mutlu olmalarını,
O gece dostlarımla bir çok güzellikleri paylaşmayı, iletişim kurabilmeyi,
O gece yeni yılın tüm insanlık için barış, huzur sağlıklı bir yaşam getirmesini,
O gece insanların paylaşmanın güzelliğini öğrenmesini,
O gece kavgaların, kısır çekişmelerin bitmesini,
O gece çocuklarımızın, gelecekte bizden daha güzel günler görmesini "dilemek ilgilendiriyor."
Diyeceksiniz ki peki seni ne ilgilendiriyor?
O gece ailemle birlikte olmayı,
O gece mutlulukları, sevgiyi paylaşmayı,
O gece tüm dostlarımın ömür boyu mutlu olmalarını,
O gece dostlarımla bir çok güzellikleri paylaşmayı, iletişim kurabilmeyi,
O gece yeni yılın tüm insanlık için barış, huzur sağlıklı bir yaşam getirmesini,
O gece insanların paylaşmanın güzelliğini öğrenmesini,
O gece kavgaların, kısır çekişmelerin bitmesini,
O gece çocuklarımızın, gelecekte bizden daha güzel günler görmesini "dilemek ilgilendiriyor."
Peki sizi neler ilgilendiriyor acaba?

Can torun Punto dedesinin kucağında. Bu ilk buluşma. İlk sevgi bağının kurulduğu an. Bu buluşmalar umarım yıllar boyu devam eder.




DEĞİŞİMİN FOTOĞRAFLARI: Gümüşhane’den Enstitü’ye kaydolan bu kızlar üçüncü dönemin öğrencileri. Okula böyle gelmişlerdi. ( Üstteki fotoğraf); Gümüşhaneli kızlar Enstitü’ye girdikten sonra bu kıyafetleri giydiler. (Alttaki fotoğraf).
ORKESTRA ÇALIŞIYOR: Beşikdüzü Köy Enstitüsü konser için çalışıyor. Orkestrayı yöneten müzik öğretmeni Mehmet Ali Kamacıoğlu.
ESTİTÜ ÖĞRENCİ ORKESTRASI: Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nün orkestrası bir çalışma öncesi öğretmenleri Mehmet Ali Kamacıoğlu ile.
DİKİŞ ÖĞRENEN ÖĞRENCİ: Okulda her bir öğrenci bir meslek öğrendi. Açık havada dikiş diken bu öğrencinin ciddiyeti öğrenme azminin bir göstergesi.
AT TERBİYESİ ÖĞRETİLİYOR: Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nde her türlü öğreti vardı. Öğrencilere at tımarı bile öğretiliyordu.
ZİRAAT DERSİ: Ziraat başı Münir Yücel ve Leyla Şimşek öğrencilere ziraat için için gerekli araçların nasıl kullanılacağını öğretiyorlar.
ÜRETMENİN MUTLULUĞU: Öğrenciler dolap yapıyor. Öğretmenlerinin nezaretinde marangozhanede üretilen dolaplar daha sonra satılıyor, enstitüye gelir sağlanıyor.
BALIK AĞLARI ONARILIYOR: Balık tutarken yırtılan ağ öğrenciler tarafından onarılıyor. Onarım dersini balık usta öğreticisi Fehmi Reis veriyor. Tutulan balıklar satılıyordu.
TAVUKCULUĞUN İLK ADIMI: Beşikdüzü Köy Enstitüsü’de kümes hayvanları ile ilgili çalışmadan bir görüntü. Öğrenciler bu konuda da eğitiliyorlardı.
Elmas Kutlu ve Enstitü yıllarını anlatan şiiri.
