17 Nisan 2017

ZEYREK’TE “TARİHİ DOKU” YAPILAŞMANIN ETKİSİNDE KALMIŞ

GazanferAğa Medresesi (solda); Pantokrator Kilisesine (Zeyrek Camii) çıkan sokak(sağda)

Oya Kamacıoğlu

Bahar güneşinin aydınlattığı bir Pazar günü, Antonina Turizm’in tertiplediği Süleymaniye-Zeyrek-Vefa turuna katıldım. Tarihçi Mehmet Ekinci rehberliğinde Zeyrek turuna “Fatih Kadınlar Pazarı” ile başladık. Burası Fatih parkına ve Bozdoğan kemerlerine çok yakın bir meydanlık. Üç tarafı evler, özellikle Güneydoğu yöresel yiyecekleri, otları, tütünleri, balları satan dükkanlar, kasaplar ve ünlü büryan kebabı lokantaları ile çevrili. Görülmeye değer, ilginç bir yer.
Oradan Zeyrek yokuşlarını tırmanmaya başladık. Zaten Zeyrek, İstanbul’un dördüncü tepesinde bulunuyormuş, Adını da Fatih Sultan Mehmet’in hocası Molla Zeyrek’ten almış. Bizans döneminden günümüze kadar canlılığını kaybetmeyen önemli bir semt. Fetihe kadar Bizans İmparatoru I. Konstantin’in 4.yy.da yaptırdığı Havarıyun kilisesi ve civarındaki irili ufaklı kiliseler ve manastırlarla tam bir dini alan imiş. Fetihten sonra, kiliselerin camiye çevrilmesiyle hamamların, çeşmelerin ve mescitlerin ilavesiyle tam bir Türk-Müslüman semti haline gelmiş. 
Restore edilmiş bir eski ev.

Bizans’ta da var olan sıra evler, Türklerin yerleşmesiyle cumbalı tipik ahşap evlere ve küçük konaklara dönüşmüş. Ama ne yazık ki güzel Zeyrek evleri, İstanbul’un geçirdiği meşhur yangınlardan ve 1970’li yıllardan sonra başlayan“İstanbul’a göç”ten nasibini almış. Gezerken, o yıllarda yapıldığı belli çok katlı çirkin apartmanlar gördüm. Bu apartmanlar, restore edilmiş ve edilmese de güzelliği belli o evlerin arasında semtin tarihi dokusunu bozuyor. Yanmaktan ve yıkılmaktan arta kalan birçok ev ve konak, çeşitli kuruluşlar ve kişiler tarafından iyi ki restore edilmiş de semtin özelliği böylelikle bir ölçüde korunmuş.

Hiç yorum yok: