6 Nisan 2019

Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Müzesi "Vicdanın hırsının önüne geçsin"

Suzan Peker gezdi, fotoğrafladı, yazdı
Osmanlı İmparatorluğu'nda Şehzadeler Şehri diye anılan Amasya'dayız. Yeşilırmak'ın kıyısındaki kurulmuş bu şirin şehir; Unesco Dünya Kültür Mirası listesine girmiş Kral Kaya Mezarları, Amasya Kalesi, Yalıboyu Evleri, Şehzazedeler Müzesi, Burmalı Minare Camii gibi birçok tarihi esere ev sahipliği yapıyor.
Müze girişi. İlhanlılar döneminden kalan tek eser…
Biz öncelikle Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Müzesi'ni görmek istiyoruz. Yeşilırmak'ın iki yakasında konumlanan bu küçük şehirde, Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Müzesi'ni bulmak zor olmuyor. Selçuklu ve Osmanlı döneminde hastaları iyileştirmek amacıyla inşa edilen bimarhane, yani hastahane denilen yapılardan biri burası da.
 Göz kapağı düşmesinde dağlama..
 Genel cerrahi aletleri...
   Kemik cerrahi aletleri…
 İlhanlılar döneminden günümüze ulaşan tek eser, bu. 1308 yılında İlhanlı Hükümdarı Sultan Olcaytu Mehmed Han ve eşi Ilduz Hatun'un inşa ettirdikleri medrese şeklindeki bu yapı, bir avlunun etrafında sıralanmış odalardan oluşuyor. Darüşşifa'da tıp eğitimi verilirken, aynı zamanda hastalar da tedavi edilmiş. Yani zamanının üniversite hastanesiymiş burası. Daha sonra akıl ve ruh hastalarının musikiyle tedavi edildiği bir merkez olmuş. Yapı, 1999-2011 yılları arasında belediye konservatuarı olarak hizmet vermiş, 2011'den bu yana da tıp ve cerrahi müzesi.

  Diş tedavi aletleri…
Müzeye adını veren Şerafeddin Sabuncuoğlu, Fatih  döneminin ünlü hekimleri arasında. Bugün Amasya'da Sabuncuoğlu adına bir hastane de bulunuyor. Sabuncuoğlu, temel eğitimini Burhanettin Ahmet'ten almış ve Amasya Darüşşifa'sında tamamlamış. Hekimliğe, 17 yaşında başlayan Sabuncuoğlu, yaşamını araştırmaya ve denemeye vermiş. Çok iyi Arapça, Farsça ve Rumca bilen Şerafeddin Sabuncuoğlu, tıp tarihine 3 önemli eser bırakmış. Bunlar, Akrabaddin Çevirisi,  Cerrahiyettü'l Haniyye ve Mücerreb Name'dir.
  Kadın doğum ve üroloji aletleri…

  Musikiyle tedavi…

Şifalı Macunlar
Müzede, Mücerreb Name adlı eserinde yer alan formüllerle üretildiği belirtilen macunlar satılıyor. Bunlar şöyle anlatılıyor:
- Macun-u Bah: İştah artırır, gaz giderir, bağıra kuvvet verir.
- Macun-u Mütevekkili: Kuluncu açar, mide zayıflığı, şişkinliği, baş ağrısını, giderir. Gut hastalığına faydalıdır.
- Macun-ı Bellud: Üreme yollarını açar, aşırı terlemeyi düzenler.  
- Macun-u Müferrih: Hazmı kolaylaştırır, cildi güzelleştirir.
- Macun-u Felasife: Balgam söktürücü, dili açar, gazı giderir.
- Macun-u İbni Sina: Ağız kokusunu giderir, mesane taşını eritir...
                          Sabuncuoğlu ve hastası…


              Sabuncuoğlu’nun balmumu heykeli ve 700 yıllık sözü…
Şerafeddin Sabuncuoğlu, diğer birçok hekimin aksine özellikle cerrahiyle ilgilenmiş. Cerrahide hayati tehlikenin çok yüksek olması nedeniyle o dönemde ilaçla tedavi yapılıyormuş. Sabuncuoğlu, 14 yıl Amasya Bimarhanesi'nde yaptığı cerrahi çalışmalarla adını zamanla bütün Anadolu'ya duyurmuş.
Müzede gezerken ilk dikkatimizi çeken, Sabuncuoğlu'nun her hekimin hatta her insana ilke olacak bir sözü "Vicdanın daima hırsının önüne geçsin"
1300'lü yıllarda bu sözün söylenmesi ve hala geçerli olması...
Müzede, balmumu heykellerle o dönem yansıtılmış. Cerrahide ve diş tedavisinde kullanılan aletler ilgi çekici.
"Şarkı söylemek sağlığı koruyan en iyi egzersizdir" İbn-i Sina
Müzenin bir odası, müzikle tedaviye ayrılmış. Hangi burca hangi musiki makamının iyi geleceği, hastalıklara göre makamlar, vakitlere göre makamlar, tenlere göre makamlar ayrı tablolarda anlatılmış.
Bu bölümden ayrılırken. kapının üzerine yerleştirilen İbn-i Sina'nın sözü dikkatimizi çekiyor..Şarkı söylemek sağlığa iyi gelen en iyi egzersizdir.
Amasya'ya giderseniz, 5 tl verip müzeyi gezmeden gelmeyin derim.

Hiç yorum yok: