Suzan Peker yazdı
Bozcaada’nın bağbozumu turları yaklaşık 20 gündür sürüyordu. ‘Kargalar yimeden sen yi’, ‘Bağda
izin olsun yemeye yüzün olsun’ yazılı traktörlerin arkasındaki römorklerde
ellerinde sepetler, darbuka ve klarnet eşliğinde güle oynaya üzüm toplamaya
gidenler, evimizin önünden geçerken biz de üzümlerimizi toplamak için gün
sayıyorduk. Bizim küçük bağımızda da bir bağbozumu hikayesi başlıyordu.
“Ellere dikkat” dedi bir ses, “üzümü alttan tutun, sapı görmeden kesmeyin” Dört yıldır bağ bozumu yapıyoruz her seferinde yapıyor herkes birbirine bu uyarıyı. Çünkü bağ makası çok keskin ve üzümler çok gizliyor saplarını. Öyle bir tutunuyor ki tellere bazıları yaşamı bitmesin istercesine. Kasalar üzüm dolmaya başlıyor. “Çok doldurmayın kasaları” diyor biri. Öyle ya taşırken zorlanılmasın. Bir kasa ortalama 25 kg üzüm alıyor. Bağ aralarındaki rengarenk kasaların içlerinde üzümler son yolculuğuna hazırlanıyor. Sonrası apayrı bir yaşam. Şişelerin içinde yıllarca…
Asmanın çoğunlukla en üstünde neferiyeler vardır. Neferiye yani nefer..Üzümden askerler. Küçük bir saptan sallanan bir üzüm yumağı. Neferiyeler, bağ bozulduktan sonra ekim sonu, kasım başı gibi bize son üzümleri verir. İşte bunlara hiç dokunmayız. “Neferiyeleri kesmeyin” dedi asmaların arasından bir ses. Bu uyarı da hep yapılır ama zaten kimsenin kesmeye eli gitmez bu minikleri.İmece olunca birkaç saatte bitti üzüm kesme işi. . Zaten bizimki küçük
bir bağbozumu hikayesi. Hepimizde tatlı bir yorgunluk. Kasaları taşıyanlar
biraz daha fazla terledi.. Şimdi üzümler, saplarından ayrılacak. Tanelenip,
patlatılacak. İlk yıl tek tek elle ayırdığımız ve gecelere kadar ugraştığımız
işi, bu şahane makine küçücük bir zaman diliminde hallediyor. Sağolsun
makinenin sahibi komşumuz. İki kişi 25 kiloluk kasaları kaldırıp makineye
boşaltıyor, bir kişi uzun tahta bir çubukla üzümlerin sıkışmasını önlüyor. Diğeri
işin en zevkli kısmının, üzüm çeşmesinin başında. Kan kırmızımsı, morumsu,
vişnemsi renkte akan patlatılmış üzümlerin bidonlara girmesi için onlara
elleriyle yol gösteriyor. Birimiz de ayrılan sapları büyük poşetlere
dolduruyor. Onların müşterisi de keçiler. Hiçbir şey boşa gitmiyor doğada.
Nefis bir döngü.
Bidonlara dolan patlatılmış üzümlerin adı artık mayşe. Mayşeler, burada bir hafta dinlenecekler.. Sonrası başka bir yazının konusu. Şimdi sap ayırma makinesi ve kasalar temizlenip yıkanacak ki, bir sonraki imeceye hazır olsun.
Bağ bozumu turlar düzenleniyor...
Bağbozumunun kalan üzümlerini de Afiş topladı.......
İşin bol sohbetli ve yemeli, içmeli kısmına geçiyoruz artık. Cemal Süreya’nın dediği gibi “kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı”, hele ki dostlukla, imeceyle yapılan bir bağbozumu kahvaltısının…Gözlerim bağa takılıyor. Asmalar yapraklarıyla el
sallıyor rüzgarda,
“görüşmek üzere” der gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder