MUNZUR VADİSİ MİLLİ PARKI
Suzan Peker yazdı
Tunceli’de ikinci günümüz, birazcık adrenalin barındırıyor. Yeni bir yer görmenin heyecanına, Munzur
üzerinde yapılacak zipline heyecanı da eklenecek. Ama önce yol üzerindeki Ana
Fatma Ziyaretgahı’na uğrayacağız. Burası aslında bir su kaynağı. Halk arasında ‘ekşi
su’ deniyor. Soda gibi bir su, akıyor çeşmeden. Böbrek taşlarına iyi geldiği
söyleniyor. Ziyarete gelenler burada çıra yakıp, dilekler diliyor, dualar
okuyor. Biz de öyle yapıp yola koyulduk yeniden.
MUNZUR ÇİÇEKLERİ...
Munzur Vadisi Milli Parkı’nın içinde yeşillikler arasında Ovacık’a
doğru ilerliyoruz. Mahzuni Şerif eşlik ediyor gezimize. 1971’de milli park ilan
bölge, 42 bin hektarlık bir alanı kapsıyor. Zengin doğal su kaynakları, endemik
bitkiler, yaban hayvanları, krater gölleri yer alıyor milli parkın içinde. Tam
ters lale zamanı ancak zirvelerde olduğu için göremiyoruz. Otelimizin kahvaltı
salonunun duvarlarını süsleyen ters lale fotoğraflarıyla avunuyoruz. Çan
Çiçeği, Erzincan Kirazı, Bindebirlik Otu, Munzur Kekiği (Zembul) gibi 43 çeşit
endemik bitki varmış, Munzur Dağları’nda. Yol boyunca gözümüz yeşilin farklı
tonlarını daha fazla seçer oldu. Munzur Çayı, sol yanımızdan akıyor. Yol bazı
yerlerde tek aracın geçebileceği kadar daralıyor. Kaptanımızın söylediğine göre
en zorlu, 11. Karayoluymuş burası.
MUNZUR ÜZERİNDE ZİPLİNE...
Munzur yolu üzerinde rafting ve zipline yapılan yerler var. Rafting
biraz zor ama, “zipline yapabiliriz” diyor kızlar. Çelik tel üzerinde, güvenli
kancalara bağlanıp, bir kulenin üzerinden salıverilerek Munzur’un karşı
kıyısına geçiyoruz sırayla. Farklı bir deneyim. Sanırım bizim yaşımızda yapmak
daha keyifli.
HALVORİ (HALBORİ) GÖZELERİ...
HALVORİ GÖZELERİ’NDE SALINCAK KEYFİ...
Halvori Gözeleri’ne sapıyoruz. Yoldan biraz aşağıda cennetten bir köşe.
Suyun rengi turkuaz yeşil, mavi karışımı. Bu doğal güzelliğe tezat bir iş
makinesi çalışıyor. Suyun hemen yanına
bir tesis inşa ediliyor. Göze, küçük su kaynağı anlamına geliyor. Birçok küçük gözeden gelen doğal kaynak suyu,
burada suya dökülüyor. Burası aynı zamanda bir rafting parkuru.
İKSOR VADİSİ...
Bundan sonraki bir fotoğraf çekimlik küçük durağımız İksor Vadisi. Vadi,
trekking tutkunlarının sevdiği bir rotaymış.
MUNZUR BABA’YA YAKILAN ÇIRALAR
MUNZUR VE BENDENİZ...
Dönerken ilginç bir dondurma tadacağız. Yüksek rakımlı yerlerde yetişen
kuzukulağıgillerden Işgın otunun, Ovacık’taki Erdoğanlar Pastanesi’nde
dondurmasını yapmışlar. Limon ve erikli dondurmaya benzeyen bu tadı ben sevdim.
MUNZUR-ANAHİTA RESTORAN KIYISI...
Munzur’un yanı başında yemek yemeden olmaz. Anahita, hem bungalovlardan oluşan bir konaklama yeri, hem de çok keyifli bir restoran. Munzur yanınızda akarken, bir akşamüstü serinliğinde yemek ve sohbet bize çok iyi geldi. Tunceli’de geniş otlak alanları ve endemik bitkilerin çokluğu nedeniyle sanırım, etler çok lezzetli. Benim gibi et sevmeyen biri bile bunu diyorsa gerisini siz düşünün.
YOLU KAPATAN KEÇİ SÜRÜSÜ...Yavaş, yavaş otelimize dönüş vakti. Yolda bize sürpriz yapan keçi
sürüsünü aracımızın camından fotoğraflayabiliyorum. Tunceli merkeze döndüğümüzde
dün akşam yiyemediğimiz Zembul Kadın Kooperatifi’nin Dut Gömbesi ve ev
baklavasının tadına bakıp, Munzur Çayı’na karşı çayımızı yudumlamak çok
keyifli. Akşam A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın Güney Kore ile maçını
seyretmek üzere odalarımıza çekiliyoruz.
Yarınki tur, Rabat Şelalesi ve Bağın Kaplıcaları…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder