Atın başı geçtikten sonra kuyruğundan yakalamağa kalkma ( Çerkes
Atasözü)
Adalet ve Kalkınma
Partisi (AKP) büyük bir kampanya içinde… Devlet imkanlarının tümü ile
hazırlanıyor… Genel Seçim havası yaygın… Oysa sadece Cumhurbaşkanı seçilecek!
AKP bu yarışta kuralsızlıklarını saklama ihtiyacı da görmüyor… Bir garip telaş
var! Ve bu ortamda Adaletin A sı yok ama AKP tüm kadrosu devletin tüm
imkanı ile ve 12 yıldır alıştığımız yaptım oldu fırtınasını estiriyor!
Adalet Patisinden adaletsizlik yayılmıyor mu? CHP milletvekili Mahmut Tanal
haktan hukuktan bahsedecek oluyor... “Anayasanın 76. maddesi ve YSK'nin 2923 sayılı
genelgesine göre, “hizmette bulunan,
işçi niteliği taşımayan
kamu görevlilerinin seçime katılabilmesi için istifa etmesi” gerekir.
Dinleyen çıkmıyor... 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarındaki hırsızlık,
yolsuzluk iddiaları sanki partinin AK
hecesi ile aklanı vermiş gibi. Oraya bakmıyorlar bile! Ne lüzum var savcıya! Ne
gerek var yargıya! Ne alakamız var paralelle. O yaptı. Onun inine gireceğiz...
Kavga havası ve suçlamalar dinmiyor!. AKP hala AK mı?
Kampanyada
şarkılar da tamam... Bir de pastanın üzerine çilek misali ünlüler
yapıştırılıyor... Kimi tanıtıyorsunuz ki! Özgürlük diye diye her umudu ters
köşelere yatıran birini değil mi? Alışkanlıklar 12 yıldır sürüyor... Menfaat
dünyası. Onun havuzlarında serinlemiyor mu? Benim Başbakanım! Benim polisim.
Benim genel müdürüm, benim gazetecim, benim, benim, benim... Kısaca artık sadece ONUNKİLER var... Yepyeni
bir Cumhuriyet kuruyorlar! Var olanı
kevgire çevirmişler, bütün birleştirici değerleri yıkıcılarla değiştirmişler,
alt üst etmişler ya… Cumhuriyetin son
kullanım tarihi dolmuş gibi
davranıyorlar!. Menzile doğru… O da Samsun’a ayak basmış… Benim Samsun’um dedi
mi, bilmiyorum. Bu gayret, bu telaş için bilgi verdi… Olay ne imiş? Recep Tayyip Erdoğan açıklıyor “Ben aranızdan
ayrılmıyorum. Hizmetlerimize ara vermiyorum, dinlenmeye çekilmiyorum. Tam
tersine sizlere, aziz milletime daha iyi hizmet edebilmek için bir üst makama
aday gösteriliyorum. Olay budur”
Başbakanın
Cumhurbaşkanı olunca daha çok iş yapacağı, her işe karışacağı beklentisi yok
muydu!. Bir gün Cumhurbaşkanı olursam Anayasayı bu kez çiğnemem, mahkeme
kararlarını dinlerim, istediğim yerlere villa yaptırmam dese “ ters köşe olurdum”... Demedi!. Genç
bir sporcuya BU DÖVMELER ne?”
dediğinde çok sevinmiştim. O sıra Taksim de bir gazeteci komaya sokuluncaya
kadar polisten dayak yemişti. Onu soruyor zannettim. Usta siyasetçi ufukta yeni
bir seçim görününce vites değiştirdi veya gerçekten adalete ulaştı ve
ustalaştı! Geç oldu ama güç olmadı. Ramazanın da payı olabilir! İfade özgürlüğünün
DÖVME ile sağlanamayacağını hele hele polisin kahraman olsa da, olmasa da
halkı, gösteri hakkını kullanan binlerce genci dövmesi ile, hiç mi hiç özgürlükler yolunda ilerlenemeyeceğini
gördü!. Birlikte yaşama, farklı fikirleri tartışma, düşünceleri dinleme
becerisi gösterme de önemli bir ilerleme sağladı.. Öyle ya.. Olur olmaz dövme sahneleri artık bıktırmadı mı!.
Olmayacak ölümler!. Oysa yanılmışım. Ters köşe olmuşum! Paralel’in AKP yi, pardon, Başbakanı aldattığı gibi bir duyguya
kapıldım... Ne safmışım dedim. Gerçi dövme
de deriye zarar veriyordu ama dayaktan sopadan falakadan bahsediyor ve olmaz anlamına nedir bunlar diye soruyor zannetmiştim. Oysa Başbakan
Cumhurbaşkanlığı seçimine çeyrek kala 18 yaşındaki
Galatasaraylı genç futbolcu Berk Yıldız'ın kolunu görünce onun tercihine
karışıyor, terbiye ediyordu! Silin bunu
diyordu. Bir kaç yerde Berk dövmeyi silmem demiş diye okudum... Cesur bir genç
daha mı kazandık! Kısacası ortam dengesiz... Cumhurbaşkanlığı seçime giderken
şartlar eşit değil! Yani Haksızlık var!
Başbakan da şikâyetçi. Hayret ama o da eşit şartlarda yarışılmadığından
yakınıyor. “Şu
anda siz 5-6 parti toplandınız, tüm teşkilatlarınız
bir olmuş durumda. Sizi destekleyen medya da bir oldu. Karşılarında
da şu anda sadece AKP’nin koyduğu aday
var. Tek avantajı Başbakanlık,
o da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı”
Siz 5-6 parti, ben tekim diyor… Haksızlık değil mi! Başbakan hem kanuna aykırı bir şekilde
Başbakanlıktan istifa etmeden aday oluyor, hem de seçilirsem tarafsız olacağım diyebiliyor… Sadece
AKPlilerin değil 77 milyonun cumhurbaşkanı olacak! Ben bu cümleden tarafsızlık manası çıkaramıyorum. Bana
göre bu cümlenin manası şu:77 milyon AKP’li daha yaratacağım. Ve hepsinin
Cunhurbaşkanı olacağım. Böylece 77 milyonu tamamlamış olacağım. Başka nasıl 77
Milyonu kucaklayacak? Herkese eşit uzaklıkta nasıl kalacak?
Rakamlar da var.
Var olmasına da gören gösteren var mı? Yazılanlara göre Devlet Televizyonu yani
tüm yurttaşların (sadece AKP lilerin değil, öteki haline getirilmişlerin de)
vergileri ile yayın yapan TRT, adaylara ne kadar zaman ayırmış bugüne kadar.
Hesaplamışlar. Orantı göze batıyor. Başbakan: 51 195 dakika, Ekmelettin İhsanoğlu 4 389, Selahattin Demirtaş 476
dakika. Adaletsizliği anlatan olaylar
da var! Şimdiden bir sürü! Kısa bir örnek: Erdoğan’ın Denizli mitinginde kentteki reklam
bilboardlarının büyük bölümü kiralandı. Mitingin ardından Erdoğan’ın
katılımıyla 15 bin kişilik iftar yemeği düzenlendi. Binlerce TL’lik her iki
organizasyonun bütçesinin nasıl karşılandığı konusunda hiçbir açıklama
yapılmadı. Cumhurbaşkanlığı seçim
süreci anormal sıkıştırıldı! Normalde 2 yıl bir hazırlık yapılıyor...
Hayatımızdaki
zorluklar bizler haberdar olmadan torba
torba çoğalıyor? Sıkıntı artıyor. Meclis'teki torba (Zorba)
yasaya eklenen bir madde ile vatandaşlara ait mülklere, kamu yararı kapsamında
köprü, otoyol ve benzeri yapılar yapılması halinde kamulaştırılmış sayılacak.
Yani vatandaş önerilen fiyatı kabul etmek zorunda kalacak, dava açamayacak.
İleri demokrasinin en ileri ucu... Adalet hangi mülkün temeli? Kaliteli bir Medya var ya. Tüm köşelere adam
oturtulmuş. AKP hayranı kahraman gazeteciler, yıllarını bu meslekte
tüketmişlerin tanımadığı usta gazeteciler! Artık etraf her kalabalığa, sorgusuz
sualsiz dalan kahraman polislerle dolu!. Medya’nın tamamı Alo Fatih’ten
oluşmuyor. Alo.. kimler var kimler!. Demokrasilerde, sandık ve kazanma için her
yol mubahtır prensibi acı sonlar hazırlar. Hiç bir siyasetçi aslında
siyaset yaparken bunu görmeye hazır değildir. Bilse de çok kere gerçeği
görmezden gelir! Adaleti ve özgürlüğü yürekliliğine sığdıranlar için seçilememe,
görev yapamama bir nöbet değişimidir. Umudu bir daha ki seçime kalır…
Demokrasiyi araç olarak kullananlar bir kere kaybederler. Bir daha gelemezler!
Geri dönüşü yoktur. Kaybolmuştur… Mantık, hoşgörü, insaf çizgisi pek çok şey
kaybolmuştur…
Yalanın, hırsın başkumandan olduğu bu meydanlarda
HAKSIZLIK HAK olmuştur!.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder