Yurdun güçlüyse cesursun. (Çerkes Atasözü)
Uzun ince bir yol… Menzile
ulaşmak için çekilen çile!… Uğranılan mağduriyet!… O başörtülü bacıların
Kabataş’ta vapura binerken başına gelenler! Çektikleri.. Ya da
çektirdikleri! Tam 12 yıldır Kurgular, Katagulli’ler ,Sahte CDler.,
Mağdurlar ,Ergenekonlar Balyozlar ve Casusluk, KCK davaları… Günahsızların
hapislerde çektiği acılar… Eski haline dönemeyecek aile yıkımları! Ülke çöle
döndü, dönecek ama AKP de yalan kuyusunun
suyu tükenmiyor!. Her olayda kapanmak, kapatmak, bir suçlu bulmakta
becerikli. Hemen hemen her dinde 3 önemli emir yok mu? Kesin yasaklanan bu
3 emir. Öldürme-Çalma-Yalan söyleme değil mi? Başbakan şikayete gelen ve
anamız ağlıyor diyen çiftçiye “Al
ananı da git” demedi mi? Bugüne bakarsak haşaaa… Demek ki dememiş! Yurtta
sulh cihanda sulh ata sözümüz vardı… Hatırlayamadık! Hem yurtta hem de cihanda ONLAR
düşman olarak kaldılar! Biz ve Onlar Mezhep kavgasına indirgenen din
üzerinden siyaseti çatışma ayarına getirdik! TIR lar dolusu silah, cephane
,Irak, Suriye , topraklarına gitmedi mi? Silah yetmedi, Kin’i ortak ettik…
Erdoğan gençlere hitap ederken ne öğütledi… Kininizi unutmayın! Çok
kucaklayıcı bir nasihat değil miydi? Kadın erkek eşitliğine inanmadığını
bilmiyor muyuz? Başbakan “ben Cumhurbaşkanı olmak istiyorum” derken,
dakikalarca bir logonun önünde konuştu! Logo çalıntı bir logo idi… Obama’nın
logosunu taklit etmişlerdi. Onu da mı çaldınız diyemedik! Her şeyi
kucaklarken muhalif basın kucağa
gelmedi! Sığmadı, dışarda kaldı! Ramazan sofrasını süsler gibi
konuşmasını, dini temalarla doldurdu! “Zaferin sahibi sadece
Allah’tır”, “Bu millete zaferi müjdele ya Rab” derken korkuya kapıldım… Savaştayız
da bizim mi haberimiz yok! ZORBA
(pardon)TORBA yasalarla savaş ilan edilse haberimiz de olmaz ki!
Ülkemde her şey açık ya!
Başbakan onu da açık açık açıklıyor! Neden siyaset yapıyor dersiniz? “Dicle’nin
kenarında
kaybolan koyunların hesabını sormak için siyaset yaptık”, “Yoksul
olduğu için kapının önüne konanlar için siyaset yaptık”
“Ayrımcılık yapmadık”, Sadece
Dicle kenarındaki koyunlar mı? “Cumhurbaşkanı
olacağım” demek için, görkemli bir salonu doldurup, dini içeriği bol
cümleler pompalamak, ülkedeki çöküşü, geriye gidişi, gerçeği göremeyenleri bir
kere daha yalana boğmak, onları
koyun yerine koymak değil mi? Yoksul oldukları için AKP nin 4 bakanını ayakkabı
kutularını dolduracakları bir yere mi koydunuz? Yoksa Soma da yolsulluğu
anlatmaya kalkan kuyudan kurtulan bir gençi yoksulluğunu gidermek için mi
tokatladınız, İsrail dölü saydınız? Önce askeri vesayeti yıkacağım
dediniz. Askeri körelttiniz… Sonra, Yargı vesayetini hedeflediniz… Yargıyı
yeniden kurguladınız. Şimdilerde eski ortak yeni düşman, paralel vesayeti yok
etmek görev haline geldi! Cumhurbaşkanı seçilirsem güçlü bir Cumhurbaşkanı
nasıl olurmuş göstereceğim diyorsunuz. 12 yıldır görmek isteyenler sizi görmedi
mi? Hak hukuk terazisinin diğer
kefesinde kim kaldı? Denge ve fren sistemi yok olmadı mı? Asker-yargı-medya
vesayetiniz altına girmedi mi? Asıl melese şu: Demokrasiyi sizin vesayetinizden kim kurtaracak? İktidarınızda,
aşırı dindarlık, gericilik öyle bir kök salmış ki kafa keserken, palayı
sallarken Allahu ekber demek
unutulmuyor! Bana anlatılan, benim dinim
bu mu? DİNİMİ ELİMDEM ALDINIZ. Bu benim dinim diyemiyorum! Allahın verdiği aklı, mantığı neden kullanamıyoruz?
Üzeriden 21 yıl geçti ama yobazlık tehdidi kalktı mı? Yoksa sinsice büyüyor
mu?. Madımak nasıl kapkara bir lekedir?
Ama gerçektir. Musul Konsolosluğu olayını da yazmak bugün yasaktır… Medya
mefta olduğu için üstü örtülen hırsızlığı, yolsuzluğu , arsızlığı AKP nin giydirme, örtme, örtünme merakına
bağlamak gerekmez mi? Musul konsolosluğu olayı hangi noktada? Kaçırılan... Türkler nerede? Medya’dan
sildik!Nüfusumuzdan da mı sildik? Mırıltılar artıyor! Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlanana kadar bir yerde yiyip içip tatil mi
yapıyorlar? İşkence mi çekiyorlar? Bir bilen vardır… Biri Başbakana sorsa…
Ne iyi olurdu. Sora bilir mi? Bugün
sokaklarımızda hangi tehlikeyi büyütüyoruz? Canlı bombalar yok mu? Bu ülkede,
insanlar cayır cayır yanmadı mı? Yanık kokusu hafızamıza kazanmış, nasıl
unutulur?
Sivas’ta,
2 Temmuz 1993’te, 4. Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nin hazırlıkları sırasında gerici odaklar çevre illerden otobüslerle
Sivas’a geldiler. Camilerde toplantılar yapıp, bildiriler dağıttılar. Cuma
namazından çıkan bir grup, “Sivas laiklere mezar olacak”, “Cumhuriyet Sivas’ta
kuruldu, Sivas’ta yıkılacak”, “Şeriat gelecek, batıl zail olacak” sloganları
atarak etkinliklerin yapıldığı kültür merkezine ardından valiliğe saldırdı.
Atatürk ve Pir Sultan Abdal heykelleri yıkılarak yerlerde sürüklendi.
Kalabalık, tekbir getirererek ellerindeki benzin bidonlarıyla aydın ve
sanatçıların sığındığı Madımak Oteli’ne yürüdü. RP’li Sivas Belediye Başkanı
Temel Karamollaoğlu, otelin önünde kışkırtıcı bir konuşma yaptı. Madımak
Oteli’ne sığınmış aydınlar, sanatçılar ve gençler korku içinde beklerken.
Elektriklerin 7.5 saat kesildi. Kalabalıktan birkaç kişi otele girdi ve
ellerindeki benzini dökerek perdeleri ateşe verdi... Katliamda 33 aydın ve
sanatçı , 2 otel görevlisi can verdi. 51 kişi ağır yaralandı.
Işid bizim için nedir? Terör
örgütü demeyen bir Başbakanımız var. Kalkar şimdi biz terör örgütü dersek Başbakana inanmamış mı oluruz! Nereden
geldilerse, hangi sınır kapımızı kollarını sallayarak geçtilerse! Onun bilgisi içinde değil midir?.. Henüz
hatırlamamız yasak değil!.. Niğde
civarlarında çatışmaya girip askerlerimizi öldürdüler… Haber sürdü mü? Hemen
üstü örtüldü! Tehlikeyi farkına bile varamadık! Olaylar dikkatten kaçtı! İstanbul’dan
Şanlıurfa’ya giden otobüsün yolcularından A.K., sabaha karşı herkesin uyuduğu
sırada eline aldığı bıçakla “Allahuekber”
diyerek 3 kişinin boynunu kesti!.. Yolcular ağır yaralandı. Allahtan saldırgan pala bulamamıştı! Üç kafa daha
kesebilirdi! AKP iktidarında uzun ince bir yoldayız. Nereye kadar geldik bilen
var mı? Uzun ince ve karanlık bir yol!.
Başbakanın duası şöyle“Bu millete zaferi müjdele ya Rab” Neyin zaferi bu? Menzil’e,
yani islam devletine ulaşma zaferi
mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder