Oya Kamacıoğlu
Semerkant, Buhara gibi Türkistan şehirlerinin özelliğini taşıyan ahşap
direkli Eşrefoğlu Camii, sedir ağacından yapılmış direkler üzerine oturtulmuş. Kubbeyi
tutan 46 ahşap sütunun 7 asır çürümeden
ayakta kalabilmesinin sırrı, caminin içinin daima nemli ve soğuk
olmasıdır.Sedir ağacının çürümemesi için ihtiyacı olan nemi, caminin
ortasındaki 4-5 metre derinliğindeki "karlık" denilen havuz sağlıyor.
Uzun süren kış aylarında kubbedeki bir açıklıktan yağan karla dolan bu kar
kuyusunun, caminin ahşap kısımlarının çürümesini önlemek amacıyla yapıldığı
biliniyor. Karlığa dolan karın yavaş yavaş erimesiyle, nemin, caminin içindeki
ağaçların ömrünü uzattığı tahmin ediliyor.
7 asırlık camide, taş, tuğla, çini ve renkli boyama gibi birçok süsleme
sanatı bir arada ve yoğun olarak kullanılmış. Özellikle şimdi yapımı imkansız
görülen mavi-yeşil Selçuklu çinilerinden yapılmış 6 metre yükseklikteki mihrabı
sanat tarihi değeri bakımından eşsiz eserlerden biri sayılıyor. Tek bir çivi ve
tutkal kullanmadan ceviz ağacından yapılmış çatmalı minberi, Selçuklu
bezemeleriyle göz dolduruyor.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder