Suzan Peker yazdı
Hem Mestia’da hem Gürcistan’da son gezi günümüz bugün. Yarın, Türkiye’ye
dönüyoruz. Rize Havaalanı’ndan İstanbul’a uçup, yaşamımıza yeni anılar eklemiş olarak gezimizi
bitireceğiz. Ama önce biraz heyecan.
Kahvaltımızın ardından Chalaadi Buzulu yoluna koyulduk. Arazi araçlarına
binip Mestia’dan 12 km sonra yürüyüşe başlayacağımız yere vardık. Bizi, Chalaadi
Nehri üzerindeki asma köprü karşıladı. Beşik gibi sallan asma köprü sınavını,
tellere tutunarak başarıyla geçtik. Önümüzde yeni sınavlar var.
Chalaadi Nehri üzerindeki tahta asma köprüden dikkatlice geçtik.
Hemen bir parantez açayım. Burada bir baraj inşaatı devam ediyor. Yapımını da
adını çokça duyduğumuz Türk firmalarından biri üstlenmiş.
Neyse biz yolumuza devam edelim. Yağmur yağmıyor, hava güneşli. Çam
ağaçlarının arasından patika yola giriş yaptık. Ara ara eğimlenen yolda
sarılar, yeşiller, turuncular, kırmızı ve beyaz mantarlar arasında ilerliyoruz.
Tepelerden kopan küçüklü, büyüklü kaya parçaları çıkıyor karşımıza. Ağaçların
arasından bakınca adeta kayalardan
oluşmuş bir’ nehir’ görüyoruz. Belli ki heyelan fazla. Yolun yarısında asıl
nehre ulaşıyoruz. Chalaadi’nin şarkısına kulak verip biraz soluklanıyoruz.
Chalaadi Buzulu yolunda mola...
Zorlu parkurda rehberimizin yardımıyla ilerliyoruz.
Onları uzaktan seyrederken, birden büyük bir kaya parçasının üzerlerine doğru düştüğünü görüyoruz. Kaya yere düşüp parçalanıyor. Kimseye zarar gelmemiş olmasını diliyoruz. Çok korktuğumuz bir an. Arkadaşlarımız sağ-salim dönüyor sonunda ama büyük tehlike atlattıkları kesin. Yanlarından geçmiş kaya parçası. Buraya gideceklere önerim, giderken her türlü önlemi almaları. Özellikle baret giymek gerekir.
Buzul fotoları, sanat eseri gibi. Renkler, doku muhteşem.
Doğanın sanatı Chalaadi Buzulu…
Dönüşe geçtik. Aynı zorlu yoldan ilerlerken, aramızda bulunan birçok doktor
arkadaşımız, bu yolun bizim için bir kalp testi olduğunu söylüyor. Bir çeşit
anjiyo yaptırdık. Sanırım bu kadar zorlu bir parkuru bizim yaşımızda sağ-salim
bitirmek başarı. Hepimizin kalbi sağlam diye espri yapıyoruz. Chalaadi’yi
unutmayacağız.
Vadideki taşlardaki tarihlerde, küresel ısınmayı gözlerimizle bir kez daha
gördük. Buzul, her yıl daha fazla, dağa doğru çekilmiş. Tıpkı Shkara Buzulu’nda
olduğu gibi.
Dönüşte, asma köprünün üzerinden sekerek geçiyoruz. Bu beşik gibi köprü,
bizim için ne ki.
Şehre döndük. Planladığımız Mestia Müzesi gezisini, müzenin kapalı olması
nedeniyle gerçekleştiremiyoruz.
Ana cadde Quin Tamar’da yürüyüş yapıp, birkaç dükkana girip çıkıyoruz. Eski
bakkallarımızın kokusunu hissettiğimiz küçük dükkanlar buraları. Kimisi Pazar
gibi seç seç al tarzı giysi satıyor ki bunların çoğu ikinci el, kimisi de
kırtasiye. Hediyelik eşya dükkanı en fazla 3-4 adet. Onların da sadece bir
tanesi açık.
Kraliçe Tamar heykeli, bir avluda 800 yıl öncesinden günümüze bakıyor. Svan
masalının baş kahramanı, ne görüyor merak ediyorum.
Kraliçe Tamar Heykeli...Fotoğraf: Ilgın Güler
2 yorum:
Fotoğraflar muhteşemdi, özellikle buzul fotoları. Yaklaşık 5 sene trekking ve tırmanış yapmış birisi olarak çok dikkatli olunması gerektiğini biliyorum. O yüzden giyilen teçhizatın bile önemi büyük. Sizi kutluyorum bu geziden dolayı. Yazıyı hazırlayan elinize sağlık. :)
Buzul fotografları gercekten sanat eseri gibi. Hem gezerken, hem yazarken keyif aldığım bir gezi oldu. Çok teşekkür ederim, yorumunuz ve uyarınız için.
Yorum Gönder