24 Şubat 2024

Norveç’in kuzeyinde bir etnik grup: SAMİLER

 Nereden nereye.

İki oğlumdan biri işi gereği ailece Norveç’in Güneyindeki Sandefjord şehrinde yaşıyorlar.

Zaman zaman Norveç’i geziyorlar ailece.

Bu kış yolları Tromso’ya, ülkenin en kuzeyine düştü. Çektikleri fotoğrafları bizimle paylaşıyorlar.

Tromso’da geyiklerin çektiği  kızakla da gezinti yapmışlar. Bir fotoğraf dikkatimi çekti. Yerli giysiler içinde bir delikanlı. Bir Sami. Samileri araştırınca ilginç bilgilere ulaştım. İşte o bilgiler:

Laponlar ya da Samiler, Norveç ve İsveç'in Kuzey Kutup Dairesi içinde yaşamakta olan bir etnik grup.

Laponların günümüzdeki sayıları 60.000 kadar.  Yüzde yetmişi Ural dil ailesine bağlı Sami (Saame) dili olan Laponcayı konuşuyor.

İsveç Finlandiya Rusya’da da yaşayanları var.

Genel geçim kaynakları kıyı balıkçılığı, hayvan postu ticareti ve hayvancılık.
Hayvancılıkta yarı konar göçer ren geyiği yetiştiriciliği ön plana çıkıyor. Samilerin büyük bir bölümü tam zamanlı ren geyiği yetiştiriciliği ile uğraşıyor.

 “Lappland” Latin kökenli bir terim olduğu için Sámiler vatanlarının Lappland, kendilerinin de “Lapon” olarak nitelendirilmesini istemiyorlar. Kendi dillerinde bu coğrafyanın adı Sapmi ve burada yaşayanlara da Sami deniyor.

Dilleri ise Fin-Ugur Dil Topluluğu’na bağlı ve bu bağlamda Türkçe ile de ilişkisi var. Fin-Ugur toplulukları milattan önce 2000 yılından başlayarak ren geyiklerinin peşinden kuzey nehir rotaları boyunca kuzeybatıya doğru ilerlemeye başlarlar. Grubun çoğunluğu Rusya-Finlandiya sınırına yerleşir ve burada ren geyiği yetiştiriciliğine devam ederler.  

 

Daha sonra Cermen halkları Orta Çağ boyunca kuzeye ilerlerken şimdiki Norveç, İsveç ve Finlandiya’nın güneylerine yerleşirler. Sámiler de biraz daha ilerleyip Rusya sınırın geçtikten sonra bu ülkelerin kuzey bölgelerine kadar devam ederler.

 

Sámiler’in yerleşim yerlerinden göçe başlamaları ilk olarak 1350’lerde bütün Avrupa’yı vuran veba salgını nedeniyle gerçekleşti. Güneyde yaşayan Cermen Norveçliler Avrupa ile sürekli ticaret halinde olduklarından bölgeye veba salgını taşınmıştı. Güneydeki nüfusun büyük çoğunluğu vebaya kurban verildi. Tarlaların, çiftliklerin %60-70’i sahipsiz kaldı. Güney ile ve Avrupa’nın geri kalanı ile yakın ilişkide olmayıp kendi halinde yaşayan Sámiler bu salgından neredeyse hiç etkilenmediler. 

Güneydeki veba salgını sonucu Norveç’in ana gelir kaynağı balıkçılık büyük sekteye uğradı. Bundan dolayı kuzeydeki Sámiler Lofoten Adaları’na gelip balıkçılık yapmaları için teşvikler verildi. Birçok Sámi biraz daha güneye inip burada balıkçılık ile uğraşmaya başladılar. Böylece Sámiler “Deniz Sámileri” ve “Dağ Sámileri” olmak üzere iki gruba ayrılmış oldu. Günümüzde Dağ Sámileri’nin oranı sadece %10’a kadar düşmüş.

 

Sámiler bu coğrafyaya gelip yerleştiklerinde ülke sınırları denen şeyler yoktu. Yarı göçebe şekilde binlerce yıl burayı vatan bellediler. Uçsuz bucaksız arazileri verimsiz olduğu için kimsenin umrunda değildi. Sonradan sınırlar çizilince ren geyiklerinin yüzlerce yıldır izledikleri rotaları değiştirmeye başladılar. Daha sonra merkezi eğitim ve ekonomi sistemleri yürürlüğe girince hayat tarzlarını bu yeni karşılaştıkları modele uydurmaya zorlandılar. Yani "medenileşmek" zorunda kaldılar.


YAŞAM ALANLARI KISITLI

Günümüzde İsveç, Norveç ve Danimarka dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında. Bu ülkeler ne kadar sosyal devlet anlayışına sahip olsalar da temel prensip "ekonomiye ve topluma katkı" üzerine oluşturulmuş. Sámiler bu gelişmiş ekonomide yer almadıkları için de "topluma fayda sağlamayan" topluluk olarak görülmüşler. Dönem dönem Sámilerin ren geyikleri ülke sınırlarını geçip otladıkları için iki-üç farklı ülkeye aynı anda vergi ödedikleri bile olmasına rağmen yaşam alanları gittikçe daha da sınırlandırılır hale gelmiş.

2 yorum:

Momentos dedi ki...

Samilerin adını duymuş ama derinlemesine incelemediğim bir kavram olarak kalmıştı. Yayınınızı görünce çok sevindim. Köklerini beğenmeme, reddetme ve kaçıp gitme durumu dünyanın her yerinde söz konusu demek. Dünya bir tekdüzeliğe doğru gidiyor.
Teşekkürler güzel paylaşımınız için.

Adsız dedi ki...