Bizde
öyle mi?. Yolsuzluğun ihbarı 14 ay önce. MASAK’a, savcıya gitmiş. Bir
bankanın Genel Müdürünün evinde ayakkabı kutusunda 4,5 milyon dolar çıkıyor. İzahı
şöyle: “O parayla imam hatip okulu yapılacaktı.” Devletin yaptığı yüzlerce imam
hatip okulu az geldi ise yenilerini de gene devlet yapamaz mı? İlk soruşturmalar mutlaka gizlidir. Bu gizlilik
içinde dosya olgunlaşır! Rüşvet dosyası elinden alınan savcı neden acaba
açıklama yapmak zorunda kaldı? AKP-Cemaat kavgasının ilk raundunda DERSHANELER
meselesi vardı. Başbakan kalkacak dedi ve israrcı oldu. Belli bir uzlaşma yolu arandı…
Ama Başbakanın ses tonu yumuşamadı. “Kalkacak… O kadar”.
AKP tek başına iktidar gibi görünüyordu ama halktan
gizlenen bir ortak varmış! İki parçalı gizli ortaklık o güne kadar maharetle
saklanmıştı. AKP nin ilk yıllarında sorun çıkmadı… Başörtülü bacılarımızın
hakları en önde bayrak yapılmış ve mücadele sürüyordu. Askere karşı el birliği,
kumpas birliği, gönül birliği içindeki kitleler işlerin iyi gidişinden
mutlu da oldular!. Hele Ergenekon ve Balyoz kazanımları güveni perçinlemiş
olmalı. Başbakanın benim polisim, benim
başhekimim ,benim bakanım, benim müşteşarım sıralaması yaparken “niçin senin”
diyen de çıkmamıştı..
Devlet denen
kurum yok muydu?. Anayasa da benim dedi, yürütmenin de başındayım yargıyı da
yöneteceğim demedi mi? Ergenekon davası sırasında kahramanlığını ilan ettiği savcıya
bugün ateş pürkürmesi nedir? O günden bu güne ileri demokrasi diye diye nereye
geldik? Bizler hangi rejimin sahibi olduk? Meğer Anayasa yerine babayasaya geçivermişiz! Başbakanın cemaat için bugün
kullandığı cümle “Ne istediler de
vermedik.” o günlerini anlatıyor. Cemaatin polis dahil devletin belli
kurumlarına yerleşmeleri de bu balayı döneminde oldu. Cemaat iktidarın ilk
yıllarında AKP’ye güç kattı!. Ve ilk dalga gözaltıların listesinde 4 Bakan
çocuğu da var ve söylenen o ki soruşturma ilerlerse Başbakanın oğlu Bilal
Erdoğan’a ulaşabilir! Yolsuzlukta dönen para 247 milyar lira... Başbakan öfkeliyor.
Bütün bu yolsuzluk soruşturmasını kendisine yapılan bir komplo sayıyor. Poliste
yıldırım tayinler oluyor, savcılara göz dağı veriliyor. Derhal yönetmelik
değişiyor... Savcının emrini dinlemeyen polis müdürleri iş başına geçiyor... Soruşturmalardan
önce bir üst makamın haberi olacak. Gizlilik kalmayacak! Sanki önce hırsıza
haber vereceksin, polis gitmeden deliller kararacak der gibi… Kurumlar arasında
iş yapma imkanı kalmadı. Sistem tıkandı. Yolsuzluk soruşturması da durdurulmuş
oldu. Anayasa kalmadı. Babayasa verelim!. Meclis Başkanı Cemil Çiçek.şöyle demiyor mu? “Yargı çökmüştür. Anayasanın 138.
Maddesi çökmüştür”. Çiçek bu işlerle ilgili bir siyasetçi değil sanki, köşe
başında papatya falı bakan çiçekçi. İşin kötüye gitmesini önlemek için kolları
sıvaması gerekmez miydi? Bakanlıktan, AKP den ve milletvekilliğinden istifa
eden Erdoğan Bayraktar bu kargaşada ayakları yere basan tek AKP li oldu.
Yolsuzluklar için “Başbakanın
imzaladıklarını yaptım. Kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır. Rüşvetin,
yolsuzluğun çıkar sağlamanın büyüğü küçüğü olmaz. 1 kuruşu da aynıdır 1 milyonu
da. Kuru ile yaşın birbirinden ayrılma zamanı sizce de gelmedi mi?”
Korkumu söyleme zamanı geldi. Bugün
tablo bu. Ama yarın da kısır çekişmeler içinde kalırsak çok şey değişmez! Siyaseti
gene aynı hakemler yönetir. Bu şenlik, bu hortum, sandıktan çıkınca her şeyi
yaparım kafası sığ kalır. Bu kafa BİZDE var. Ve yakın dönemde yolsuzluklar ve rüşvet
korkarım asla bitmez. Basitlik devam eder. Derin devletin bile derinliği sığ
kalmış! Paralel devlet PARA-EL olmamış mı? Siyasette hiç bir şey derinlikten
nasibini alamamıştır! Sadece hortumlanan paralar derinlere gömülü. Yıllar
içinde ilerledi dediğimiz demokrasimiz aslında gerilemiştir. Kuruluş yıllarının
yokluğu içinde ortaya çıkan devlet adamları, adam gibi adamlar yok olmuştur. Yerleri
asla dolmamıştır. Onlar ben yerine biz
demişlerdir. Yoktan var ettikleri her şeyi, milletle paylaşmışlardı. Yerlerine
çakma devlet adamları gelmiştir. Saygısız… Aç gözlü. Komşu hakkı tanımaz. Görgüsüz...
Sevgisiz... Gaddar... Onlarla sadece menfaate dayalı günler yaşanır olmuştur.
Güvenilmez, siyaseti iki yüzlülük kalıbına sokan uygulamaların sahipleri egemen
olmuştur.
Ayakkabı kutularının yarını mı?. Bu
felsefe ile, bu gidişle, bu vurdum duymazlık ile… Milli ordusuna kumpas kuracak
kadar gözü dönmüşlükle, hırsızı yargılama, rüşveti sonlandırma şansımız var mı?
Demokrasi kültürüne ve hoş görüsüne ulaşmadan işin garantisi yok! Bu çöküşü gelecekte
de yeniden yaşayabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder