Bugün, yüreğimizin soğuduğu, salıncağın üst noktasından düşüşe başladığımız
an, soluğumuzu tuttuğumuz andır. Düşüşe geçeceğimizi biliyoruz... Ellerimiz
salıncağın iplerini daha da sıkı sıkıya tutuyor! Hissediyoruz... Ama
göremiyoruz... Okuyoruz... Ama anlamıyoruz... Herşey açık değil... Herşey meclisin
yasa torbalarına sokuşturulmuş. Görmemiz engellenmiş... Duymamız istenmemiş?.
İnternet’i de kıskaca almak için bir
hamle geliyor! Erkleri terk ettiğimiz haayt!
ları öne çıkardığımız ve 3 Y’yi (Yasama-Yürütme-Yargı)
yok saydığımız yalan mı? AKP Cemaat ortaklığında birlikteliğin meyvesi
PARÇALANMA korkusudur... Öteki yargısıdır... Soruşturmaların yürüyemediği,
yolsuzluk dosyalarının tıkanıp kaldığı, öfke ile örtüldüğü, eşeleyenlerin
sürüldüğü, kaba kuvvetin sergilendiği bir kargaşa ortamı yaşanmıyor mu? Yaygın
hale gelen güvensizliktir. Tek tek kemirilen, levhalardan kaldırılan TC
kimliğidir. Milli duyguların törpülendiği, askeri araçların PKK bayrakları
arasından süklüm püklüm geçmek zorunda kaldığı alaca karanlık bir süredir. Gene
de hayat bugündür ve bugün ibret alınacak tek gündür... Sadece yasakların yasaklanamadığı bir süreçtir
bu!. Balyoz planı neyin üzerine Balyoz gibi inmiştir!. Kimi yok etmiştir?. Pek
çok masumu sahte belgelerle zindana at sonra haksızlık oldu, cemaatin işi de
kenara çekil günü müdür?. Yazık ki hayat işte tam da bugündür.
Öyle kolay mı?. İçerde kafa karışıklığı sürerken Büyük Ortadoğu oyunu rafa
kalkmadı ki! Oyun sürüyor... Senaryo gereği işler nerede ise yarıyı geçti. AKP
nin cemaat ortaklığı döneminde hapishaneler dolmadı mı? 11 yıl AKP den cemaat
şikayeti duyuldu mu? Ortaklık işledi... Sahte deliller... Gizli sanıklar sahneye
çıkmadı mı? Dünden bugüne yürüdüğünüz yol demokratik mi? Yoksa ileri
demokratlık mı? Yüzlerce savcı, binlerce polis sürüldü... Vahşi refleks, yani benim savcım, benim polisim, benim bakanım,
benim iradem, benim dokunulmazım mantığı yavaşlıyor mu? Hayret!. AKP bu kez
benim ortağım demiyor... Benim
günahım mı demek istiyor! Ağzını açtığında marifetler ve suçlamalar
sıralanıyor. Demesen de biz biliyoruz. Senin ortağın. Benim demiyorsun ama senin destekçin... Senin akıl
hocan... Senin uygulayıcın... Bugün cemaate söylediğin her şikayete, her
suçlamaya ortaksın... Kötü yaptı dediğin her işin yarısı sana ait!
Ordu, bilim adamları, gazeteciler, düşünürler... Düşüncelerini
söyleyebilenler!. Haksızlığa dur diyecek duvarları tek tek ortağınla yıkmadınız
mı? Askeri engeli bertaraf edenler neyi hedefledi?. Devleti dönüştürme büyük
hedef değil miydi?. Yöneticiler AK mı kaldılar?. Bugüne bembeyaz lekesiz mi
geldiler?. Gizli tanıklar dinlendi... Niyetler gizlenmedi mi? Gerçekler silinmedi
mi? Cemaat ve AKP... Hizmetlerinizi unutmak mümkün mü?
Evet... Hayat bugündür... Ekonomi
de Türk parasını paçavraya çevirip başarı sayabildiğimiz an, bugündür! Vatanın geleceğinden,
bütünlüğünden, demokrasisinden, huzurundan endişe edenlerin tümünü hain ilan ettiğiniz anda sizin ağır hainliğiniz
hafifler veya yok mu olur? Hayat bugündür!
Beraber yürürken siz bu yollarda AKP nin merkezindeydiniz... Tam 11 yıldır çemberin
merkezi F TİPİ değil miydi? Bugün aynı hizmet insanlarını(!) merkezin dışına
itip paralel saydınız... Matematikte geometride devrim yaptınız!... Ortada
duran şekli, ortaklaştığınız şeyi hiç mi göremediniz... Paralelik yoktu ki! Birdiniz...
Baştan bugüne her şey geometrik bir tanımla YAMUKTU! Çerçevede biri birini tutmayan ölçüler yok muydu? Ucu
birbirine değmeyen eşit mesafede sonsuza kadar sürüp giden iki düz çizgi değil
mi bu paralel durum? Asla kesişmeyen anlamını da ifade etmiyor mu? Bugün kesiştiğine
göre yanılmış değil misiniz? Dünden
bu güne olanlar YAMUK işler değil mi?
Masumların hakkını yemediniz denebilir mi? Yayınlanan son TUBİTAK raporu ne
diyor? “Davanın en önemli delilleri arasında görülen 5 No’lu harddiskle
ilgili raporda, saati geri alınmış bilgisayardan yapılan dosya aktarımlarına
dikkat çekildi. Vatan gazetesine göre, harddiskin içinde; Suga, Oraj, Sakal gibi Türk
jetinin düşürülmesinden cami bombalanmasına kadar birçok planın yazıldığı
belgeler bulunuyordu. Savunma avukatlarının da bu harddiske sonradan bu
verilerin yüklendiğini iddia ediyordu. Avukat Hüseyin Ersöz, Mayıs 2012’de
Amerikan Kriminal şirketi Arsenal’e harddiskin örneği gönderilerek rapor
hazırlanması istenmişti. Arsenal de inceleme sonunda
harddiske, sistem saati geri alınmış bir bilgisayara bağlanarak kopyalanan
belgeleri tespit etmişti. Fakat Balyoz davasına bakan 10. Ağır Ceza Mahkemesi
Arsenal’in raporunu değerlendirmedi. Avukatların, “TÜBİTAK’tan bilirkişi
harddiski incelesin” talebini de kabul etmedi. Dava sonunda da çok sayıda
asker hapis cezasına çarptırıldı.
Hayat bugündür. Rüşveti, yolsuzluğu,
zorbalığı durduramaz isek yok mu sayacağız? Kavga süreceğe benziyor! Belgeler geçidi hız
kazanıyor!. Sağlıklı bir ortam var diyebilir miyiz? Veya hayat bugündür derken
yüreğimiz kararmaz mı? Gerçeği göremediğimiz yarı karanlık bir ortamda, cinayeti
görmek, yarını düşünmek zorundayız…
MHP’li Semih Yalçın
yerel seçimler yaklaşırken “MHP seçim büroları başta olmak üzere partilerinin
mensuplarına yönelik planlı saldırıların arttığının gözlendiği” söyledi. “Tahrik
ve provokasyon kokan bu menfur saldırı sonrasında maalesef ülküdaşımız Cengiz
Yücel (Yusufiyeli Cengiz) şehit olmuş ve beş dava arkadaşımız yaralanmıştır.
Seçimlerin güvenlik içinde yapılabilmesinin sorumluluğu AKP hükümetinin
omuzlarındadır.” diyor.
Bugün masumların değil bir gün, 1 saat bile hapis kalması kabul edilemez. Ama
kaybolan adalet kolay kolay yerine konabilir mi? Siyasetin merkezinde yer
aldığı ve haksızlığı belli olan mahkumiyetlerin tamiri baş ağırtan sonuçları
saklıyor... Bugün her tür AF düzenlemesinin ucu APO ya çıkıyor... APO’nun durumu
Ergenekon, Balyoz gibi AKP – Cemaat patentli yargılamalarla içeri tıktığı mahkumlar
gibi mi? Yoksa Başbakanın ustalığı “Halka kaosu, ölümü gösterip, sıtmaya razı
etmek mi?.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder