Öküz tahta geçerse
padişah olamaz, ama saray ahır olur
! (Çerkes atasözü)
Ülkemde ufuk kararıyor, gökyüzü uçuk kaçık maviden
laciverte, yer yer de siyaha dönüyor!. Sokakta yürümek ölüm getiriyor... Gerçeği
söylemek sürgün... Altımızdaki tekne yalan rüzgarı ile yelkenleri şiştikçe rota
tanımıyor!.. Benim dediğim, benim yaptığım, benim haklılığım doluyor taşıyor! Yüzünüzü,
saçlarınızı yalayan ihtiras rüzgarı çekip çeviriyor! Kıyı kıyı hakikattan uzaklaşıyoruz!..
Hele akşamın nefesi tükenmiş hali... Tabiat sarıdan turuncuya dönebilmek için
zamanı yutarken, gerçeğin kızıla dönen utancı, hırsın sihirli eli ile çizdiği
manzara, gözlerinizi de doyumsuz kılıyor!. Ha geldik geliyoruz... Gözler şimdi
ufuk çizgisini belirleyen Cumhur
burunda... Orası da dönülürse!.. Mutlu
son...
Madem millet hala yalana bayılıyor ve bu gemi yavaşlasa
da yol alıyor... Devam... Her hafta bir ters köşe. Bak... 17 Aralık nerede kaldı? Hangi aralığa girdi. Koca meclis AKP den yolsuzluğu
araştıracak, milleti soyanı bulacak komisyon için milletvekili istedi. İstedi
de bulabildi mi?.Aslı yoksa, müsveddesi olsun bari. Olsa da soyguncuyu
öğrensek! Bulunamadı! O da mı hakkımız değil!. Yolsuzluk... Rüşvet... Vurgun...
Ülkem doğru söylenleri sadece 9 köyden mi kovuyor? Ne gezer... El süren
sürülüyor. Konuşanın dudaklarına biber sürülüyor. Konuşamaz olmuyor mu? Biber
gazından keskin. Aslında konuşulanların hemen hepsi gerçeklerin yanında müsvedde!.
Gerçekler örtülü... Üzerinde kalın bir toprak var... Soma madeninden kalın!
Unutacak mıyız?
Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na üç metreden yüzüne
nefretle kinle bakarak. “Ben diktatör olsam ne meydanlara çıkabilir,
ne de sokaklarda yürüyebilirsiniz”
demişti. Gezi yıldönümünde
binlerce özgür insan ne meydanlara çıkabildi ne de sokaklarda yürüyebildi.! O hala
diktatör olamadı, değil mi? Sadece yolları da kesmedi... Vapurları iskeleye
mıhladı. Ulaşımın yolunu kesti. İfade özgürlüğünü yok ettiği yetmedi, seyahat
hakkını da gaspetti. Allahtan diktatör değildi!. Köprüleri tıkadı... Fatih
Sultan Mehmet’i gölgede bıraktı... 25 binden fazla polisle İstanbul’u kuşattı...
İşgal etti... Biz sadece olayın müsveddelerini gördük. Onlar Başbakanın
polisleri, damatlık elbise giymiş gibi yeni donatılmışlardı. Sırt çantalarına en
elzem oyuncakları ikişer cop
yerleştirilmişti. İstanbul buramı !diyerek
kentin sokaklarına coşku ile dağıldılar... Ve çocuklar kadar şendiler. Adil olma, halkı koruma duygusu hadım
edilmişti. Bu yüzden çok da rahattılar! Kaleden tek tuğla söktürmeyeceklerdi. Asla
bilemediler, kale hangi düşman kalesi idi. Sormadılar! Ne oldu? Kent’i
doldurdular. Kuşlar sindi. Güvercinler camileri terk etti. İstanbul yeniden
fethedildi mi? Kent direndi... Ama müsveddelerin izi kaldı... Polisi de yeni
yetme bu polisler kirletmedi mi? Tablo
polisi yeniden kahraman yapacak
kadar netti. İki polis cüsselerinin üçte biri kadar olan genç bir kızı sağlı
sollu kollarından yakalamış karga tulumba sürüklüyordu. Acının feryadını kim
dinler! Öyle hain bir tutuşları vardı ki. Umarım bu erkeklik! genç kızı sakat bırakmamıştır!
Ordusunu “Balyoz”layan bir iktidar tarihin
neresinde görülmüştür? AKP-GÜLEN ortaklığı orduyu sahneden silme planını
başarmış, rantı paylaşılırken kavga çıkmıştır. 4 yıldır Kumpas Katakulli denmiş
ama sahte delille hapse atıldıkları kesinleyen askerler özgür kalamamıştır. Aksine
zindanlara ev sahibi olmuştur. Zira mahallenin sahipsiz kızı Adalet dağa kaldırılıp iğfal edildikten
bu yana utancından evine dönemez hale gelmiştir. Teldeki canbazın düştü düşecek
görüntüsü heyecan verdikçe meydan kalabalıklaşıyor... Çelişkiler şaşkınlığı
büyütüyor. Belki de devran dönmüş ilk kez. Yalova kaymakamı(!) dinlenir
olmuştur. Seçmene rüşvet en azından kavurmalı pilav hesap kapatmaya yetmemiştir...
Şabanözü’nde ise mantığın özü ortaya
çıktı... İlçede yenilenen belediye başkanlığı seçimlerini daha önce 4 oy
farkla AKP kazanmıştı. İtiraz edildi. Ve yeniden yapılan seçimi MHP adayı
kazandı. Bunun üzerine AKP asfalt çalışmalarını durdurduklarını açıkladı ve “Bunu Şabanözü hak etti bi 5 yıl artık hizmete
susarsınız Pişmanlık fayda etmez Şabanözü!!!.” diye ekledi. İşin aslı şu
mu? AKP kazanırsa varsınız. Yoksa müsveddesiniz! Bu seçmen o kadar şaban mı? Harcanan para kimin? Benim vergimi bana
sormadan kime peşkeş çekiyorsunuz diyen de yok!
Çözüm süreci çözülemeze doğru yol almıyor mu? Diyarbakır-Bingöl
kara yolu günlerdir kapalı! İstanbul’u kuşatan, kuş uçurtmayan AKP o yoldan tek
deveyi bile geçiremiyor. Beklenen ne? Teröristler, ilçeler arasında kullanılan
köy yollarını da kapattı. Hükümet neyi çözüyor… PKK köprüleri kullanılamaz hale
getirdi bile… Adam kaçırmalar ne olacak? Diyarbakır’da evlatlarını geri isteyen
anaların göz yaşı neye yaradı? Belediye, ailelerin Belediye önündeki
çadırlarını gece yarısı kaldırdı… Unutuldu galiba… Hiç bir ana ağlamasın diye yola çıkılmadı mı? Ülkemde
sorulmayan soru şu değil mi? Kimin anası ağlamıyor ki! Ne kadar örtmek istense
de belli oluyor ki AKP havuza dayalı bir yol izliyor. Vilların havuzuna itiraz
edemem. Hele yaz sıcaklar bastıracak su sıkıntısı kapıya dayanacakken… Bu havuz
17 Aralık havuzları. Beklenen belli
değil mi? Şimdi şu önümüze çıkan Cumhur burnunu
da dönebilsek!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder