AKP’nin canbaza bak oyunu sürüyor. Duyduğumuza mı gördüğümüze mi inanalım! Yandaş iseniz günüllü köleliği kabullenirsiniz. Yeni bir entrika daha tezgahlanmadığını kim söyleyebilir? Terör bugün de 90 lı yıllara benzer bir tırmanışla herkesi tehdit ediyor, can alıyor, can yakıyor, analarımızı ağlatıyor ama Meclis gülüp geçer gibi araştırmak istemiyor!
Neyi doğru olarak duyduk dersiniz? Halkın haberdar olması gereken hangi gelişmeden genişçe ve doğru olarak haberimiz oldu? Entrikatör süzgeçinden hangi gerçek kurtulabildi? AKP ye ait bir Gizlilik özgürlüğü yok mu? Her ne kadar demokrasinin şeffaflık rejimi olduğu kitaplar hala yazıyor olsa da! Üç beş kişi arasında kalan gizli çözüm süreci neyi çözdü? Çözüm sürecinde konuşanlar kimdi? Neyi ne kadar konuştular? Açık ve net kim biliyordu? Çatışmasızlık sürecek dendiği için ülkemin o bölgesinde polisin karakoldan askerin kışladan çıkması yasaklanmadı mı? Bölgede devlet otoritesi bıraktık mı? Çatışmazlık yaşanmış gibi olmadı mı! Bugün dağları taşları bombalamıyor muyuz? Dün de bugün de doğru mu yaptık? Meseleyi Meclise getirip incelesek gerçeği arasak daha mı kötü olurdu?. Araştırmayı AKP oyları ile reddetmedik mi?
Tek başına bir parti kadar etkili olan Recep Tayyip Erdoğan çözüm sürecini bir çırpıda “bitti” deyip rafa kaldırmadı mı? Baldıran zehirinden bahsetmek bile cesaret isterken soruyu da soramadık. Barış sürecini kim neden ortadan kaldırdı? Barış isteyenler hangi hallerde vatan haini sayılıyor. Bilen var mı? Neyi ne kadar halka hesap vermeden yapabilirsiniz?. Hangi süreci halkın bilgisine sundular? Ne kadar süreç yaşadıysak, işin iç yüzünü anlamadan tüm bu süreçler sonlanmadı mı? Kimin millet adına süreç açıp kapama hakkı var?
Dünden bugüne geniş bir inkar süreci yaşanmadı mı? Yaşar gibi yaptık, uygar ülke vatandaşları gibi mi davrandık? Dış ülkelerde yalanlarımız yakalandı. Yok öyle şey deyip geçtik. Kim ayağa kalktı. En yakınları tarafsız ve de sorumsuz Cumhurbaşkanının başlattığı ve de bitirdiği süreçler kime sorulmuştu? Çözüm süreci onun sorumluluğunda başlamıştı. Ve sadece sorumluluk değil bu sorumluluğa iddialı bir şekilde pekiştiren baldıran zehiri garantörlüğü de eklenmişti. Ne oldu?
OY sandığı bugün de sahnede! Kim nasıl düşünüyor bilmiyorum. Ama birini tanıyorum. Hesabını her hangi bir anket firması kadar da tahmin edebilirim. “AKP nin kaybettiği iktidar koltuğunu sağlaması şart. Ve bunu gerçekleştirmek bana düşer. Ne yapıp edip iktidarda kalmalıyım” diye düşünüyor.
Ve bu yüzden tarafsız olamaz. Sorumsuz olamaz. Hatta senin işin artık bu değil. Mevcut Anayasayı çiğniyorsunuz diyenlere karşı da sinirsiz olamaz! Yeni bir ENTRİKA, günü kurtaracak bir formül ağızlarda ıslanmadan gizlice, yeniden iktidara taşıyacak bir OY avına çıkılabilir!
Sahne önünde dostlara koalisyon için elden ne geliyorsa yapılıyor vodvili sergilenirken sahne arkasında el altından seçime hazır olun talimatı teşkilata dağıtılıyor. Yazı benim imzamı taşımıyor. Bir yandan CHP ile koalisyon pazarlığı yapıyor görünen AKP nin kaç yüzlü olduğunu da anlatmıyor mu? AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay gizli belgesinde ne mi diyor (Taraf gazetesi) Tüm teşkilatın erken seçim için hazır olmasının istendiği yazı 23 Temmuz’da yollandı. Millet o sırada koalisyon olacak, seçimde verilen “birlikte olun” mesajı gerçekleşecek, ve daha kavgasız günler yaşayacağız diye bekliyor!. Beşir’in derdi sadece OY değil mi? Oyyyyyyyyyy oy!
“Özellikle güvenlik konusunda acele açıklama yapılmaması istendi. Başbakan’ın ve hükümet sözcüsünün açıklamalarına paralel konuşun talimatı verildi. Partimizin tek başına iktidar olacak çoğunluğa ulaşamaması negatif bir psikoloji oluşturmuştu. Bu süreçte 7 Haziran akşamı balkon konuşması ile başlayan ve sonrasında verilen mesajlarla hem söylem üstünlüğü hem de %41’in psikolojik üstünlüğü sağlanmıştır. Doğru siyasi hamlelerle karşımızda oluşturulmak istenen %60’lık blok dağılmıştır. TBMM Başkanlığı Seçimi iyi yönetilmiş ve başarı sağlanmıştır. Bu partimiz ve tabanımız için büyük moral üstünlük sağlamıştır. Açıldığı günden itibaren TBMM’nin çalışması bizim insiyatifimizde olmuş, yapılmasını istediğimiz düzenlemeler yapılmıştır.
Sevgi ve onunla gelen barış hiç kimsenin insafına bırakılmayacak kadar kutsaldır. Haktır. Benim memleketimin hiç bir yerinde hiç bir çocuk, hiç bir genç, hiçbir asker, hiç bir polis, hak arayan derdini anlatmaya çalışan hiç bir genç, hiç bir gösterici ölmesin... Hiçbir siyaset bizim isteyeceğimiz şekilde bir barışı kendiliğinden bize bayram şekeri gibi sunmaz. Elele verip Barış’ı istemeyi, bizim adımıza ölümlere yol açacak atılımları önlemeyi öğrenmeliyiz. Bizim gözlerimizi kapamamız, görmezden gelmemiz Uluslararası mahkemelerin İŞİD ile yapılan petrol alışverişini TIR lara yüklenen silahların sevkini unutturmuyor! Yavaş yürüse de dünya terör sempatisini affetmiyor.
Yanlışı siyaset erbabı yapar, cezayı gene halk olarak biz çekeriz. Siyaset zaman zaman gülse, güler gibi yapsa da benim ülkemin insanları baskıya, yalana, talana karşı bir yumruk gibi duramıyor! Ve belki de bu nedenle siyaset, sandıktan çıkar çıkmaz ağlamasın dediği anamızı ağlatıyor!.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder