23 Eylül 2015

Tıp faciasından Türkiye'yi koruyan bilim insanı: Ord. Prof. Aygün

Günümüzde hemen hemen herkes gebelik sırasında geçirilen bazı hastalıkların ve uygulanan bazı tanı metotlarının ve tedavilerin hem anne hem de çocuk için olumsuz etkilerinin olabileceğini biliyor. Ne yazık ki insanlık bu bilginin bedelini çok ağır bir şekilde ödemiştir. Bu bedel, tarihteki en korkunç tıbbi trajedinin adıdır.
www.stetuskop.com sitesinde okuduğum bir yazı dikkatimi çekti. Bugün ağız, burun kıvırarak anlatılan tek parti döneminin, ne değerli biliminsanları yetiştirdiğini bir kez daha gördüm ve paylaşmak istedim. Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün'ü tanımak, O'nu gençlerimize tanıtmak zorundayız. Çünkü bu ülkenin hayallerinin peşinden giden genç nesillere ihtiyacı var, kafa sallayıp ezber yapanlara değil.  
Aşağıdaki yazının çoğu ve fotoğraflar belirttiğim siteden alıntıdır. 

Almanya'da 1954 yılında tesadüfen bulunan ve hayvanlar üzerinde yapılan testlerden sonra 1957 yılından itibaren 1960'a kadar kullanılan Thalidomide etken maddeli ilaç, yüzyılın tıp faciasına neden olmuş. Özellikle hamile kadınların kullandığı ve 46 ülkede mucize ilaç olarak tanıtılan ilaç, 'yüzgeçli bebekler'in doğmasına yol açtı. Çeşitli ülkelerde 10 binin üzerinde bebek bu ilaç nedeniyle sakat doğdu ve kısa bir ömür sürdü. 

O tarihlerde doktorlar sık sık, bulantı ve kusmaya uykusuzluğun eşlik ettiği ” sabah bulantısı” sorunuyla gelen gebe hastaları için thalidomide’in ticari bir formu olan Contergan’a reçetelerinde yer vermeye başladılar. Giderek dünya genelinde yaygınlaşan thalidomide; Distaval, Asmaval, Distaval Forte, Tensival, Valgis, Valgraine.. gibi pek çok marka adı altında piyasaya sürüldü.
Zamanla ilacı almaya başlayan hamileler; uykuya eğilim, halsizlik, kabızlık, deride kızarıklıklar, ciddi kafa ve mide ağrıları, ellerde ve ayaklarda uyuşma, baş dönmesi, sinirlilik, titreme, kulak çınlaması, depresyon gibi yan etkilerden söz etmeye başladılar. 
Diğer doğumsal bozukluklar ise; gelişimini tamamlayamamış parmaklar, sağırlık, körlük, yarık damak ve kalpte, sinirlerde, cinsel organlarda, böbreklerde, sindirim sisteminde malformasyonlar şeklinde açığa çıkmaktaydı. Bazı vakalarda anneler sadece bir tablet thalidomide almıştı. Özellikle gebeliğin en kritik noktası olan ilk üç ayda alınan tek dozun bile fetüs üzerinde feci yan etkilerinin olabileceği daha sonra anlaşılacaktı. Çünkü bu ilaç, anne ile fetus arasında yer alan plasental bariyeri geçip konjenital deformitelere yol açabilen bir teratojendi.
İlaç firmaları başlangıçta, giderek artan thalidomide ile ilişkili doğumsal bozuklukları ve yeni doğan ölümlerini inkâr etse de bu ciddi yan etkiler medya yoluyla dünya çapında duyulmaya başlamış, saygın tıp dergileri bu ilacın çok sayıda yan etkisini detaylarıyla yayımlamıştı.

Sonuçta thalidomide tüm dünyada piyasadan çekildi. Fakat bu tıp felaketinden etkilenen aileler ve thalidomide kurbanları için çok geç alınmış bir karardı. Dünya üzerinde 46 ülkeden 10 binin üzerinde bebek ilacın yan etkisi nedeniyle sakat olarak dünyaya geldi ve bunların yaklaşık yarısı da thalidomide’in yüksek ölüm oranı sebebiyle erişkin bir birey olamadan yaşama veda etti.

Tüm dünyada halen bu ilaçtan dolayı mağdur durumda bulunan binlerce insan yaşamını devam ettirmekte ve birçok ülkede devlete karşı açtıkları tazminat davaları devam etmekte.
Kök Hücre'nin babası Prof. Aygün 
Türkiye'yi bu faciadan Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün kurtardı. Dünyada kök hücre'den ilk söz eden bilim insanı olan Ord. Prof. Dr. Aygün, ilacı Türkiye’de onay aşamasındayken mercek altına aldı ve sakıncalarını tespit etti.. Sağlık Bakanlığı’nı uyaran Prof. Dr. Aygün ilacın Türkiye’de kullanımını engelledi. Bu sayede Türkiye’de sakat doğumlar yaşanmadı.

1960 yılında adına Almanya'da kurulan “Aygün Institut” de Alman mongol çocukları tedavi etme başarısı gösterdi. Kök hücre adını yazdığı kitaplarla dünyaya ilk duyuran da o oldu. Almanya ve ABD'de kök hücre çalışmaları yaptı.  
Prof. Aygün'ü saygıyla anıyorum..


2 yorum:

aaa dedi ki...

Ne değerlerimiz var, bilmiyoruz. Böyle mükemmel bir insanı tanıttığınız için teşekkürler
Çenebaz

Berceste dedi ki...

Başka bir ülkede olsa idi bütün dünya duymuş olurdu :(