Suzan Peker yazdı
Tire’den sonraki durağımız Ödemiş. Buraya gelmişken
Bozdağ’ın yükseklerindeki terk edilmiş köy Lübbey’i görmeden dönmek istemedik.
İsmi de ilginç gelince düştük yollara.
Ödemiş’e 18 km uzaklıktaki Lübbey’e varmak kolay
olmadı. Baraj inşaatı ve yol yapımı
nedeniyle hem tozlu topraklı, hem virajlı yollardan geçerek, uzaktan gördüğümüz
iki üç köyü, Lübbey sanarak ilerledik. Lübbey levhasını gördükten sonra buraya
nasıl inilecek diye düşündük, umutsuz bir şekilde geri dönmek üzereyken, köyün
girişini şans eseri bulup daldık köye. Beş kişinin yaşadığı köye vardığımızda, akşamüstü
olmuştu. Buraya bir not düşeyim ki gözünüz korkmasın. Biz döndükten birkaç
hafta sonra köyün yolu yapılmış. Gitmek isterseniz ulaşım artık daha kolay.
‘İn, cin top oynuyor’ burası için edilmiş bir söz
sanki. Daracık sokakta gezip, fotoğraf çektik biraz. Burası korku filmlerinin
platosu, fotoğrafçıların mekanı olmuş. ‘Cinli köy’ diye adı çıkmış ama köyün
terk ediliş nedeninin, geçim derdi olduğunu, köyün tek kahvesini işleten Mehmet
Bey’den öğreniyoruz. 1983’e kadar 200 hane ve 650 kişinin yaşadığı Lübbey,
yavaş yavaş yaylaya göçüşle birlikte yalnızlaşmış.
Köyünü terk etmeyenler 5-6 yaşlı. Köy kahvesini işleten Mehmet Bey, “Ömrüm oldukça hergün bu kahveyi açacağım” diyor ama bunun için gösterdiği özveri de büyük. Mehmet Bey’den bilgi alırken sıcacık taze çayını da yudumluyoruz. Pandemiden önce hergün Ödemiş’ten gelip ocağını yakan Mehmet Bey, pandemi döneminde Lübbey’de yaşamaya başlamış. Her gün çocuğunu sabah Ödemiş’e okula götürüyor, akşam gidip alıyor ve tozlu topraklı, virajlı yollarda 72 km yol yapıyor.
Köyün butik oteli...Pandemiden önce yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği bu sessiz köyde, bir butik otel ve bir de yeni açılan ‘Ninemin Kahvaltı Evi’ bulunuyor. Ama kahvaltı evi, hafta sonu açıkmış. Butik Otel’in kapısında da kilit vardı biz gittiğimizde. Köylünün ihtiyaçlarını her Çarşamba Ödemiş’ten gelen toptancı karşılıyormuş. Kahverengi tabela almaya hak kazanmış, köyde 48 ev tescillenmiş ve restorasyon bekliyor.
Efsaneye göre köyün adı, Aydınoğulları döneminde Lüb
ve Dab Bey adlı iki beyin anlaşmazlığa düşerek ayrılmasından geliyor.
Kimilerinin kartal yuvası da dediği Lübbey, Kurtuluş Savaşı döneminde
zeybeklerin saklandığı bir yermiş. Bir zamanlar gazetelere ‘satılık köy’ diye
manşet olan da Lübbey. İngilizler’e satılacağı söylentileri çıkınca köydekiler
ve köyden göç eden Lübbeyliler bir araya gelip ‘köyümüzü sattırmayız’ diye
örgütlenmiş. Ve yalnız görünen Lübbey, yalnız olmadığını hissetmiş. Şimdi sıra
Lübbey’i yaşanan köy yapmakta. Lübbey ilgi bekliyor.
Sonraki yazı: Birgi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder