Oya Kamacıoğlu
Sit alanı ilan edilen bu bölgede şimdilik dört dairesel yapı ortaya çıkmış. Fakat yapılan incelemelerle ortaya çıkmayı bekleyen yirmi tane daha halka şeklinde anıt yapı olduğu biliniyor.
Burası bir yerleşim alanı
değil, bir dini alan. Bu taş devri
insanları göçebe ve avcı idi. Daha çok sulak ve düz alanlarda yaşıyorlardı. Bu
kurak ve yüksek alanda böylesine bir yapı oluşturmaları, 5m. yüksekliğinde ve
16 tona varan ağırlıkta bu devasa taşları nasıl taşıdıkları, nasıl diktikleri
ve ellerinde bulunan basit taş aletlerle nasıl oydukları ve resmettikleri hala
arkeologları düşündürmektedir.
Dairesel yapıların ortasında büyük sütunlar var, bu sütunlarda, aslan, akrep, kaplan, kertenkele, yaban domuzu ve çeşitli kuş türleri tasvirleri mevcut. T şeklindeki bu taşlar, insanı sembolize ediyor. Taşlarda çizilen eller, karında veya karın altında birleştirilmiş şekilde. Yüz çizimi yok.Taşların tepesinde küçük küçük oyuklar var. Vaktiyle sütunların üzerlerinde taştan veya tahtadan örtü olduğu, bu oyukların da o örtünün kaymaması için açıldığı varsayılıyor.
Buranın 2 bin yıla yakın
bir zaman kullanıldıktan sonra göç, kıtlık, savaş vb. gibi sebeplerden terk
edildiği düşünülüyor. Bu terk ediş de
olduğu gibi bırakıp gitme şeklinde olmamış. Üzerine toprak yığarak taşlar
düzenli bir şekilde saklanarak korunarak bırakılmış. Bunun için 12 bin yıldır, tasvirler
dış etkenlerden hiç zarar görmemiş, devasa taşlar yıkılmamış.
Göbeklitepe’ye çıkmak için Urfa’dan yaklaşık 20 km. uzaklıkta bir mesafeye geliniyor. Burada bir taşıt parkı alanı var; giriş bileti alınıyor. Daha ileriye otomobiller ve otobüsler gidemiyor. Ören yerine ait minibüsler devamlı gidip gelerek ziyaretçileri ücret almadan giriş yerine taşıyorlar. Giriş yerinde, içinde ses ve ışık efektleriyle süslenmiş videolarla o dönemin dini ritüellerinin canlandırılması yapılan ve çeşitli resimler sergilenen küçük bir müze var. Ayrıca her müze girişinde olduğu gibi hediyelik eşya satan yer de var.Gelen ziyaretçiler, ahşap bir yolla tepeye yürüyerek çıkıyorlar. Gidiş ve geliş yolları ayrılmış. Kazı alanının etrafı da ahşap yolla ve ahşap parmaklıklarla çevrilmiş. Buluntular özenle sergilenmekte, yakınına gidilmiyor. Yakından görmek için Şanlı Urfa Arkeoloji Müzesi’nde tam ölçüde replikaları (kopyaları) yapılmış.
Tepede oldukça yaşlı bir
zeytin ağacı var; dalları adak için bağlanmış bezler, bebekler, simgelerle
dolu. Yöre köylülerinin dediklerine göre yüzlerce yıldır o tepe ve oradaki
ağaçlar kutsal sayılmış. Orada adaklar adanmış, kurbanlar kesilmiş, dualar
edilmiş. Galiba 12 bin yıldır bu tepenin kutsiyeti ve dini özelliği devam
ediyor gibi. Zaten bütün Urfa, tam bir din alanı. Balıklıgöl ,İbrahim Peygamber’in,
Soğmatar’da Hazreti Musa’nın, ve yine bu bölgede Şuayip peygamberin yaşadığına,
Eyüp peygamberin buralara geldiğine, ilk dönem Hristiyanların buralarda
saklandığına inanılıyor.
1 yorum:
Suzan Peker yazdı:
Göbeklitepe uzun süredir gitmek istediğim bir yer. Oya abla sayesinde merakım daha da arttı. Yeni kazılar da merak uyandırıyor. Gerçekten tarihin değiştiği yer ve inanılmaz. Ayaklarına, ellerine sağlık. Gezdin, gördün, yazdın bizi de bilgilendirdin. Teşekkürler.
Yorum Gönder