Suzan Peker yazdı
Midilli’de dördüncü
günümüz. Yarına çok gezilecek yer bırakmamak lazım çünkü dönüş günü. Otelimize yakın Sikaminia, en çok görmek
istediğimiz yerlerden. Molivos’tan biraz daha doğuya doğru gidince Lepetimnos
Dağı’nın eteklerinde şirin Sikaminia Köyü’ne ulaşıyoruz.
Köy, adını çokça bulunan
dur ağaçlarından alıyor. Nobel Ödüllü yazar Stratis Myrivilis’in doğduğu köy
burası. Yazdığı ‘Denizkızı Madonna’ kitabına da ilham kaynağı olmuş. Gitmeden
önce kitabı bulup okumak istedim ama Türkçe’ye çevrilmemiş, İngilizcesinde bile
baskısı tükenmiş maalesef. Neyse biz köyün daracık, sakin, çıt çıkmayan
sokaklarında ilerledik daha doğrusu yukarılara doğru tırmandık. Merdivenli ve
dar sokaklara araç girmesi imkansız. Sanırım taşıma eşeklerle sağlanıyor. Yeni
ya da yenilenmiş taş evlerin yanısıra, eski taş evler de hala ayakta ve geleneksel
yapıdan ayrılmamış.
Köyün birkaç km aşağısında
küçük balıkçı iskelesi Skala Sikaminias var. Merdivenle çıkılan deniz
kenarındaki Panaya Gorgona Kilisesi, bu masalsı köyün baş kahramanı. Balık
restoranları, balıkçı kayıkları, birkaç cafe ve sevimli seramik dükkanları..
Adanın en popüler balıkçı kasabasıymış burası, evlilik merasimlerinin de baş
mekanı. Doğrusu hakediyor. Akşam yemeği için buraya gelmesek olmaz. O yüzden
adanın güneyine inip, Vatera Plajında denize girip, gün batımında yeniden bu
sevimli kasabaya gelmeyi planlıyoruz.
Bu arada bir parantez açıp
güney, kuzey, doğu, batı derken 5 günde 850 km yol katettiğimizi söylemeden
geçmeyeyim.
Yol kenarı türbeleri...
Gezimiz boyunca yol
kenarlarında küçük tapınaklar görüyoruz. Yunanca eklisaki denilen bu küçük
yapıların içinde mumlar, haçlar, bazılarında fotoğraflar görüyoruz. Trafik kazalarının
gerçekleştiği yerlerde, kaybedilenleri anmak onlara dua etmek için minyatür
türbeler inşa etmiş adalılar. Ayrıca kazaların çok olduğu yerlere de bu
türbeleri koyarak yolcuların ve sürücülerin dikkatli olmasını istiyorlarmış. Bu
küçük türbe yapılarını satan yerler de var.
Vatera’ya giderken adanın
ortasındaki yolu kullanıyoruz. Bu sayede görmediğimiz yerlerden geçiyoruz. Vatera,
Kalloni Körfezi’ne yakın güneyde bir sahil kenti. Daha çok yazlık evlerin
bulunduğu Vatera’nın 8 km uzunluğunda geniş bir kumsalı var. Denizi de berrak ve temiz. Biz, Ilgın ağaçlarının
altında oturup, deniz, güneş ve sessizliğin keyfini çıkarıyoruz Vatera’da.
Kumsalda yine soyunma kabinleri ve duş herkesin ücretsiz kullanımına açık.
Midilli’de temmuz ayında olan büyük yangın da Vatera’daymış. İnsan yanan
ormanları yakından görünce daha çok üzülüyor.
Skala Sikaminias...
Akşamüstüne doğru
Vatera’dan ayrılıyoruz. Yolumuzun üzerinde Kalloni Körfezi’nin güneydoğu
ucundaki Polihnitos var. Geçmişte korsanlardan korunmak için körfezin içlerine
doğru yerleşmiş adalılar. Polihnitos deniz kenarındaki kayalıkların üzerine
inşa edilmiş rengarenk evleri, denizde sıra sıra giden ördekleriyle sevimli bir
balıkçı köyü. Biz gittiğimizde sessiz ve
sakindi.
Skala Siminia'da PanayaGorgona Kilisesi. 1850''de inşa edilmiş.
Kısa bir moladan sonra
Skala Sikaminias’a doğru yola koyuluyoruz yeniden. Vardığımızda akşamüstü. Bir
balıkçı restoranı seçip oturuyoruz. Gün batımına karşı keyifli bir yemeği,
arılarla birlikte yiyoruz. Burada arı çok, belki mevsimden. Uzaklaştırmak için
kahve yakmak da pek fayda etmiyor. Ama zararları yok, dertleri birlikte yemek
yemek sanki. Güneş, Bababurnu’nun arkasına doğru alçalırken, Midilli’de son gün
batımımız diye düşünüyoruz. Yarın yolculuk var.
Midilli’ye veda
Sabah otelimizden
ayrılıyoruz. Feribotumuz saat 6’da ama yolumuz iki saat tutar. Yol üzerinde
sevdiğimiz Agiasos’a bir kez daha uğrayıp, havasını bir kez daha solumak
istiyoruz. Ardından feribota bineceğimiz Mitilini’deyiz. Ermou Caddesi’ni boydan
boya yürüyüp birkaç mağazaya girip çıkarız diye düşünüyoruz ama dükkanlar
kapalı. Siesta vakti. Boş sokaklarda yürümenin tadı da bir başka. Feribot tam
saatinde kalkıyor. Midilli’ye veda ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder