“Rus
Çarlığı’nın mirasçısı olan Rusya Federasyonu, 2014 Soçi Kış Olimpiyat Oyunları
düzenliyor. Bizler için Soçi Olimpiyatları; Bölgedeki Çerkes halk gerçekliğini
yok sayan ölçüsüzlüğün en vahşi halidir. Ekolojik dengelerin, doğal çevrenin
alt üst edilmesidir.
Soçi süreci, sadece
“Olimpiyat” değildir. Çerkeslerin topraklarından sökülüp atılmaları öncesinde
Soçi, Çerkesya’nın başkentiydi. Yüz binlerce Çerkes’in toplama kamplarında
bekletildiği, salgın hastalıklarla büyük bölümünün öldüğü, sürgüne yollandığı
ana limandı. Rus Çarlığı’nın 150 yıl önce zaferini ilan ettiği yer olan ve
Çerkesler’in son direniş noktası olarak kabul edilen Krasnaya Polyana ise,
olimpik müsabakaların ana merkezi olacaktır. Dahası Rusya, Olimpiyat ateşini
almaya, Kafkasya’nın ele geçirilmesinde vurucu timler olarak kullandığı
Kazaklar’ın folklor ekiplerini götürmekle de yetinmedi. Soçi’den az ötede 8-10
bin kişinin kaldığı Şapsığ Rayonu’na Çerkes topraklarında yaptığı katliamlarla
tarihe geçen Rus General Lazarevsk’in ismi verildi. Soçi’yi Rusya
kapitalizminden soyutlayarak okuyamayız. Soçi artık, bölgenin tüm kaynaklarını
semiren, üretim araçlarını en vahşi haliyle elinde tutan Rusya egemenlerinin
yeni bir talan alanıdır.
Bölgedeki doğal
çevrenin, olimpiyat tesisleri yapmak adına katledildiğini de tarafsız çevre
örgütleri raporlarında açıklıyorlar. UNESCO’nun kültür mirası ilan ettiği bir
bölgenin talan edildiğini ve pek çok nadir bitki türünün tehdit altında
olduğunu söylüyorlar.
Bu türden
yaklaşımları aşmak, toplumsal mücadelenin geleceği açısından önemlidir.
Rusya, tarihsel
gerçeklerle yüzleşmeli, halkların barış içerisinde eşit yaşamı için Soçi
Olimpiyat’ı bir fırsata dönüştürülmelidir. Rusya Federasyonu, Çarlık
Rusyası’yla yarışmayı bırakmalı, katliamcı mirası reddetmelidir.
Rusya, halklarımızın
ve Dünya halklarının olimpiyata destek olabilmesi için, “Olimpiyat ruhu”na
yakışır bir ortam yaratmalı, Soçi’nin tarihsel gerçekliğini olimpiyatlarda öne
çıkararak ilk adımları atmalıdır.Rusya Federasyonu sürgünü ve soykırımı kabul
ederek telafisi yönünde adımlar atmalı; Çerkeslerden resmi özür dilemeli,
Çerkeslerin anavatanlarına dönebilmesinin önünün açılmasını sağlamalıdır.
Bizler,
olimpiyatlara “rovanşist” mantıkla karşı çıkanlardan da, olimpiyatları Rusya’ya
yakınlaşmak için bir fırsat olarak görenlerden de değiliz. Biz, üçüncü yolu
örüyoruz.
Soçi
Olimpiyatları’na bakış açımızı, küresel çekişmelerin şekil verdiği
sıkıştırılmış bir dar alana mahkum edemeyiz.
Soçi’nin
kanlı tarihini perdeleme çabalarını kırmayı, Soçi’nin gerçek sahiplerini
hatırlatmayı ve soykırımı dünyaya anlatmayı hedefliyoruz. Bunu yaparken; tüm
tepki biçimleri meşruiyet sınırları içerisinde olmalı, halkların rahatsız
olabileceği faaliyetler hiçbir şekilde yapılmamalıdır. Türkiye halklarıyla veya
Rusya Federasyonu halklarıyla kardeşliğimize gölge düşürebilecek adımlar
atılmamalıdır.
Biliyoruz
ki; sesimiz tüm insanlığın ortak sesine dönüştüğünde; Çerkeslerin kemikleri
üzerinde yakılacak bir olimpiyat meşalesi, tüm dünyada halklarımızın direniş ve
dayanışma bilincini bileyen bir ateş olacaktır.
Tüm
küresel aktörlerin pervasızlıklarına dur diyecek güç, halklarımızın kolektif
iradesi ve insanlığın vicdanıdır. Halkları özgürleştirecek olan, Kuzey Kafkasya
halklarının ve Dünya halklarının dayanışmasıdır.
Biliriz
ki, hiçbir egemen buyruk, toplumsal yaşamın dinamiğine karşı direnemez.
Tüm
Türkiye halklarını “7 Şubat’ta Hepimiz Çerkesiz” demeye çağırıyor, demokratik
kamuoyunu dayanışmaya davet ediyoruz”.
DEMOKRATİK ÇERKES HAREKETİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder