4 Şubat 2014

NOOOOO... SOÇİ!..

Çocukluğumun nerede ise tamamında Rusya anıları hep anlatıldı... Yaşlıların dilinden eksik olmadı. Moskova’ dan Sibirya’ya, Soçi’ den Batum’a Batum’dan Samsun’a... Samsun’dan Rumelifeneri köyüne... O günlerde kıyıları gezmiş kadar dinledim... Şimdi dünyanın hemen her yerinde SOÇİ den bahsediyorlar... Hangi SOÇİ den! Köklerim yok. Aile büyüklerinin gördüğü Soçi kadar hala yeşil mi bilemem... Dağların yeşilinden kama parıltısına, kıyıların durgun mavisinden yük boşaltan yelkenlilerine... Manzara zihnime yerleşmiş. Büyüklerin yorgun sesleri ve anılar canlı kaldı. Acılarla... Ve biliyorum ki eşitsizlerin savaşında vatanından kopan her Çerkes için Soçi yürek yarasıdır... Yokları biliyoruz... Soçi de artık akrabalar yok... Mutfağında çerkes tavuğunun piştiği evler, asmaların gölgelediği arka bahçeler yok... Akordeon sesi yok... VUÇ’ların omuz omuza teması yok... Topukların hızlanan temposu yok... Çerkesler yok! Yüreklerde kalan acılar var... Ve bugünün dünyasında onların torunlarından demokratik bir direniş var... Bildirilerini yüreğimdeki aynı duygularla ve özetle paylaşıyorum...

Rus Çarlığı’nın mirasçısı olan Rusya Federasyonu, 2014 Soçi Kış Olimpiyat Oyunları düzenliyor. Bizler için Soçi Olimpiyatları; Bölgedeki Çerkes halk gerçekliğini yok sayan ölçüsüzlüğün en vahşi halidir. Ekolojik dengelerin, doğal çevrenin alt üst edilmesidir.
Soçi süreci, sadece “Olimpiyat” değildir. Çerkeslerin topraklarından sökülüp atılmaları öncesinde Soçi, Çerkesya’nın başkentiydi. Yüz binlerce Çerkes’in toplama kamplarında bekletildiği, salgın hastalıklarla büyük bölümünün öldüğü, sürgüne yollandığı ana limandı. Rus Çarlığı’nın 150 yıl önce zaferini ilan ettiği yer olan ve Çerkesler’in son direniş noktası olarak kabul edilen Krasnaya Polyana ise, olimpik müsabakaların ana merkezi olacaktır. Dahası Rusya, Olimpiyat ateşini almaya, Kafkasya’nın ele geçirilmesinde vurucu timler olarak kullandığı Kazaklar’ın folklor ekiplerini götürmekle de yetinmedi. Soçi’den az ötede 8-10 bin kişinin kaldığı Şapsığ Rayonu’na Çerkes topraklarında yaptığı katliamlarla tarihe geçen Rus General Lazarevsk’in ismi verildi. Soçi’yi Rusya kapitalizminden soyutlayarak okuyamayız. Soçi artık, bölgenin tüm kaynaklarını semiren, üretim araçlarını en vahşi haliyle elinde tutan Rusya egemenlerinin yeni bir talan alanıdır.

Bölgedeki doğal çevrenin, olimpiyat tesisleri yapmak adına katledildiğini de tarafsız çevre örgütleri raporlarında açıklıyorlar. UNESCO’nun kültür mirası ilan ettiği bir bölgenin talan edildiğini ve pek çok nadir bitki türünün tehdit altında olduğunu söylüyorlar.
Bu türden yaklaşımları aşmak, toplumsal mücadelenin geleceği açısından önemlidir.

Rusya, tarihsel gerçeklerle yüzleşmeli, halkların barış içerisinde eşit yaşamı için Soçi Olimpiyat’ı bir fırsata dönüştürülmelidir. Rusya Federasyonu, Çarlık Rusyası’yla yarışmayı bırakmalı, katliamcı mirası reddetmelidir.
Rusya, halklarımızın ve Dünya halklarının olimpiyata destek olabilmesi için, “Olimpiyat ruhu”na yakışır bir ortam yaratmalı, Soçi’nin tarihsel gerçekliğini olimpiyatlarda öne çıkararak ilk adımları atmalıdır.Rusya Federasyonu sürgünü ve soykırımı kabul ederek telafisi yönünde adımlar atmalı; Çerkeslerden resmi özür dilemeli, Çerkeslerin anavatanlarına dönebilmesinin önünün açılmasını sağlamalıdır.

Bizler, olimpiyatlara “rovanşist” mantıkla karşı çıkanlardan da, olimpiyatları Rusya’ya yakınlaşmak için bir fırsat olarak görenlerden de değiliz. Biz, üçüncü yolu örüyoruz.
Soçi Olimpiyatları’na bakış açımızı, küresel çekişmelerin şekil verdiği sıkıştırılmış bir dar alana mahkum edemeyiz.

Soçi’nin kanlı tarihini perdeleme çabalarını kırmayı, Soçi’nin gerçek sahiplerini hatırlatmayı ve soykırımı dünyaya anlatmayı hedefliyoruz. Bunu yaparken; tüm tepki biçimleri meşruiyet sınırları içerisinde olmalı, halkların rahatsız olabileceği faaliyetler hiçbir şekilde yapılmamalıdır. Türkiye halklarıyla veya Rusya Federasyonu halklarıyla kardeşliğimize gölge düşürebilecek adımlar atılmamalıdır.
Biliyoruz ki; sesimiz tüm insanlığın ortak sesine dönüştüğünde; Çerkeslerin kemikleri üzerinde yakılacak bir olimpiyat meşalesi, tüm dünyada halklarımızın direniş ve dayanışma bilincini bileyen bir ateş olacaktır.

Tüm küresel aktörlerin pervasızlıklarına dur diyecek güç, halklarımızın kolektif iradesi ve insanlığın vicdanıdır. Halkları özgürleştirecek olan, Kuzey Kafkasya halklarının ve Dünya halklarının dayanışmasıdır.
Biliriz ki, hiçbir egemen buyruk, toplumsal yaşamın dinamiğine karşı direnemez.

Tüm Türkiye halklarını “7 Şubat’ta Hepimiz Çerkesiz” demeye çağırıyor, demokratik kamuoyunu dayanışmaya davet ediyoruz”.  
 DEMOKRATİK ÇERKES HAREKETİ

Hiç yorum yok: