1 Eylül 2014

Yeni mi! GERİ Türkiye mi?

“Coğrafya kaderdir” İbni Haldun

Cennet anaların ayakları altındadır” denir ama her fırsatta, o saygı ayaklar altına alınır! Kadınlarımızın ayaklarının altına ne zaman baktık? Bakabildik mi? İnsanca yaşama hakları, ifade özgürlükleri, çoğu zaman ayaklar altında kalmadı mı! Ve onlar evlatlarının varlığı içinde cenneti ararken, cehennem hayatı yaşayıp ölürler. Bu sadece öteki yarımıza yaptığımız bir “inkar suçu” da değildir. Yarına dönük umutlarımızı karartmaktır.

Kadınlarımızı geri bir kafayla görmekte yetiştirmekte devam edersek, hiç bir güç bizim geri kalmamızı engelleyemez!. Matematiğe vurunca kadını görmezden gelmek, eşit tutmamak, yok saymak emek israfı değil mi?Nüfusumuzun bir yarısını çöpe atmış gibi olmuyor muyuz?.Günümüzde ilerleyen her yerde insan hakları gelişirken sadece sandıktan çıkılmıyor. Yalan sarhoşu olup baştan da çıkılmıyor. “Bunları halk duymasın” yerine, halka hesap vermek, ulusun katlanacağı sıkıntıyı olduğu gibi nedenleri ile açıklıkla söylemek gerekmiyor mu? Demokrasi ile yönetiliyorsak!

Bugün seyrettiğimiz siyaset ne yapıyor dersiniz? Olmayacak pembe boyalarla gerçeği görünmez kılıyor. 17 Aralık -25 Aralık diye bir şey olmadı diyor. İftira ise öğrenmeliyiz... Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda sahtecilik yapanları da öğrenemedik! Siyaseti yalanı gerçek diye yutturma sanatı olmaktan çıkarmalıyız. 49 Konsolosluk elemanını da unutacak kabiliyetteyiz!
Hayret. Bu kadar yalanı bu kadar uzun zaman duyup DOĞRU olanı tanımak zor olmuyor mu? Dini duyguları bu denli kullanmak neden? Her liseyi İmam Hatip yapıp, genç neslin tümünün biat etmesini mi sağlayacaksınız? Nereye gittiğimiz çok açık. Hükümetçe yakılan her yeşil ışıkla önce kadınlarımız biraz daha derinden horlanıyor! Son örnek umut kırıcı! Görüntü vahim! 7 yaşındaki  kız çocukları  resim çektiriyor. Daha 7 yaşında bu çocuklar! Kendi iradesi oluşmuş mu? Kanun 18 yaş diyor. Hepsinin başı sıkı sıkı kapalı. “Ben geldim allahım” yazılı bir pankartın altında toplanmışlar. Yer Ankara Odunpazarı! Kafa... o kafa. ODUN  PAZARI KAFASI! Başka adreslere baksak olmuyor mu!. Kadını hor görmemiş ülkelere. Aslında gerçek mutluluk ve aydınlık kadınlarımızın ayak bastığı yerdedir. Bir öğrenebilsek..

Eski Başbakan, Cumhurbaşkanı  Forsunu açmadan “Atatürk ilke ve inkılaplarına , Laik cumhuriyet ilkesine bağlı, tarafsızlık içinde kalacağına Büyük Türk Milleti huzurunda.. Namusu ve şerefi üzerine yemin etti” Sadece yemin edene kadar geçen üç beş günde bile çiğnediği kanunlar üçü beşi geçti!. Şimdilerde eski başbakan yeni rolünde kanunların tam olarak uygulanması ve tarafsızlığın yürümesini sağlayacak! HALK neyi tam olarak ne kadar biliyor ki? İfade ve halkın haber alma özgürlüğü kimin namusuna teslim edilmiş? İlk isyancılara bakın! Eski Başbakanın meydanlarda isim vererek yuhalattığı kadınlar! Bir avuç kadın gazeteci… İyi bakın ve uyanın! Türkiye yeniye değil eskiye gidiyor! Hangi eskiye mi?

Davutoğlu müjdeledi. “12 yıldır devam eden RESTORASYON sürecek!” Her yeni lafının ardından bir eski hortlamıyor mu? Dışişleri Bakanını hatırlayın. Musul Konsolosluğu’nu basarak 49 kişiyi rehin alan ve henüz bırakmayan IŞİD’e bir türlü terorist diyemiyor. “Öfkeyle bir tehdit olduğunu, Sünni Araplar dışlanmasaydı bu öfkenin birikmeyeceğin, IŞİD radikal, terörizm gibi bir yapı olarak görülebilir ama katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu” diyerek bu terör örgütünü savunmadı mı?.
Ortadoğuda güçlü ülke borazanı öttüreceksin, kaçırılan 49 Konsolosluk görevlinizi geri alamayacaksın! Bu güç mü? Güç olan sizin için doğruyu söylemek. 1 milyona yakın Türkmen haftalardır “kurtar bizi Türkiye” diye feryad edecek sizin kulaklarınıza ses ulaşmayacak! Ve bu feryat medyada nerede ise görünmeyecek! Özgür Medya bu mu?. Bunun adı gazetecilik mi? Acıyı, inasanların hayat hakkının elinden alınmasını yazamayacaksın! Niye… Yasak var… Hukuk yok! Şikayet etme hakkın bile yok!. Zira bizde ileri demokrasi var. Aman ha. 49 vatandaşımız var ya. Sussss. Sorma yasak. Ama elin ağzı bizim torbalar gibi değil. Yazıyorlar, gerçeği dünyanın burnuna sokacak kadar ayrıntılı anlatıyorlar. Onların torbalarında gerçekler var. Acı gerçekler. Biz halkın meclisine, taşıdığımız torbaları, halkın düşüncesini almadan nerede ise kanunsuzluğu meşru kılan, acayip yasalarla doldurup durmuyor muyuz? 

Gözümüzü kapayıp alışkanlığı bozmak olmaz değil mi? Oysa Dünya Medyası gerçeği, insanlık ayıplarını torba torba ortaya döküyor. Haritalarda IŞID’e giden silahın takip ettiği yolu gösteren ok İstanbul’dan çıkıyor, Irak-Suriye sınırına ulaşıyor. Yurt dışındakiler bize haksızlık eder bizi anlamazlar! Biz AKP icadlarını anlayabiliyor muyuz?. Eğitimde milli bir özellik kalmasın istemiyorlar mı? 7 yaşındaki kızları hangi hedefe yönlendirdikler görülmüyor mu? Ya diğer öğrenciler… En acil veli sorusu şu: 4+4+4 Kaç ediyor 12 mi? Şimdi okula başlamak üzere borç harç giydirdiğimiz oğlanı 12 ayrı adrese mi yollayacağız. Dağıtım sistemi kendini dağıtmış. Ben şimdiden doğru olanı söylemiş olayım. Boşverin  Hak… Hukuk gibi lafları Tek tip düşünce egemen değil mi?. Yap okulların hepsini İmam Hatip. Bunca yıl suskun kalan milletin belki hitabeti artar. Hem imam hem hatip olurlar. Yani tek konuda da olsa konuşur anlaşırlar! Medyadaki laflarda çeşitlilik artıyor. Benim okumamla Hükümetin uyguladığı baskı can yakacak boyutlara ulaşmış demek ki. Gene de eski başbakan için müjdeli bir haberimiz var. “Biz bu yola kefen giyerek çıktık” demiyor muydu!. Yeni bir koruma tedbiri de var. Cehennem için ateşe dayanıklı kefen yapmışlar.

Bizim coğrafyamızda aldatma siyasetin yarattığı bir kaderdir. Ve giderek artan bir kedere dönmüştür!. Karanlıkta yürürken ıslık çalanı duyanlar kırda çiçekler arasında yürüyorsun zanneder. Oysa yokuş aşağı koşar gibi inen ayaklarının sesidir. Giderek hızlanan bir tempo ile düşüyorsun. Yüreğinin taş gibi kasılıp kalması düşüşün işaretidir. Yeni Türkiye’de değil gerçekte GERİ Türkiyedesin ve özgürlüğün tepesinde tepe takla düşüyorsun!


*Restorasyon; aslını bozmadan onarmak. Normal bir tamirden çok farklı olan restorasyon büyük bir bilgi ve uzmanlık işidir. Restorasyonun amacı tarihi eser ve dokuların özgün biçimleriyle korunarak, gelecek kuşaklara aktarılmasıdır.

Hiç yorum yok: