“Coğrafya kaderdir” İbni Haldun
“Cennet
anaların ayakları altındadır” denir ama her fırsatta, o saygı ayaklar
altına alınır! Kadınlarımızın ayaklarının
altına ne zaman baktık? Bakabildik mi? İnsanca yaşama hakları, ifade
özgürlükleri, çoğu zaman ayaklar altında kalmadı mı! Ve onlar evlatlarının
varlığı içinde cenneti ararken, cehennem hayatı yaşayıp ölürler. Bu sadece
öteki yarımıza yaptığımız bir “inkar suçu” da değildir. Yarına dönük
umutlarımızı karartmaktır.
Kadınlarımızı geri bir kafayla görmekte yetiştirmekte devam edersek, hiç bir güç
bizim geri kalmamızı engelleyemez!. Matematiğe vurunca kadını görmezden gelmek,
eşit tutmamak, yok saymak emek israfı değil mi?Nüfusumuzun bir yarısını çöpe
atmış gibi olmuyor muyuz?.Günümüzde ilerleyen her yerde insan hakları
gelişirken sadece sandıktan çıkılmıyor. Yalan sarhoşu olup baştan da
çıkılmıyor. “Bunları halk duymasın”
yerine, halka hesap vermek, ulusun katlanacağı sıkıntıyı olduğu gibi nedenleri
ile açıklıkla söylemek gerekmiyor mu? Demokrasi ile yönetiliyorsak!
Bugün seyrettiğimiz siyaset ne yapıyor dersiniz? Olmayacak
pembe boyalarla gerçeği görünmez kılıyor. 17 Aralık -25 Aralık diye bir şey olmadı
diyor. İftira ise öğrenmeliyiz... Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda sahtecilik
yapanları da öğrenemedik! Siyaseti yalanı
gerçek diye yutturma sanatı olmaktan çıkarmalıyız. 49 Konsolosluk elemanını da unutacak kabiliyetteyiz!
Hayret. Bu kadar yalanı bu kadar uzun
zaman duyup DOĞRU olanı tanımak zor olmuyor mu? Dini duyguları bu denli
kullanmak neden? Her liseyi İmam Hatip yapıp, genç neslin tümünün biat etmesini
mi sağlayacaksınız? Nereye gittiğimiz çok açık. Hükümetçe yakılan her yeşil
ışıkla önce kadınlarımız biraz daha derinden horlanıyor! Son örnek umut kırıcı!
Görüntü vahim! 7 yaşındaki kız
çocukları resim çektiriyor. Daha 7
yaşında bu çocuklar! Kendi iradesi oluşmuş mu? Kanun 18 yaş diyor. Hepsinin
başı sıkı sıkı kapalı. “Ben geldim
allahım” yazılı bir pankartın altında toplanmışlar. Yer Ankara Odunpazarı!
Kafa... o kafa. ODUN PAZARI KAFASI! Başka adreslere baksak
olmuyor mu!. Kadını hor görmemiş ülkelere. Aslında gerçek mutluluk ve aydınlık kadınlarımızın ayak bastığı yerdedir. Bir
öğrenebilsek..
Eski
Başbakan, Cumhurbaşkanı Forsunu açmadan
“Atatürk ilke ve inkılaplarına , Laik cumhuriyet ilkesine bağlı, tarafsızlık içinde kalacağına
Büyük Türk Milleti huzurunda.. Namusu ve şerefi üzerine yemin
etti” Sadece yemin edene kadar
geçen üç beş günde bile çiğnediği kanunlar üçü beşi geçti!. Şimdilerde eski
başbakan yeni rolünde kanunların tam olarak uygulanması ve tarafsızlığın
yürümesini sağlayacak! HALK neyi tam olarak ne kadar biliyor ki? İfade ve
halkın haber alma
özgürlüğü kimin namusuna teslim edilmiş? İlk isyancılara bakın! Eski Başbakanın
meydanlarda isim vererek yuhalattığı kadınlar! Bir avuç kadın gazeteci…
İyi bakın ve uyanın! Türkiye yeniye değil eskiye gidiyor! Hangi
eskiye mi?
Davutoğlu
müjdeledi. “12 yıldır devam eden RESTORASYON sürecek!”
Her yeni lafının ardından bir eski hortlamıyor mu? Dışişleri Bakanını hatırlayın. Musul
Konsolosluğu’nu basarak 49 kişiyi rehin alan ve henüz bırakmayan IŞİD’e bir
türlü terorist diyemiyor. “Öfkeyle bir tehdit olduğunu, Sünni Araplar
dışlanmasaydı bu öfkenin birikmeyeceğin,
IŞİD radikal, terörizm gibi bir yapı olarak görülebilir ama katılanlar arasında
Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar,
öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu” diyerek bu
terör örgütünü savunmadı mı?.
Ortadoğuda
güçlü ülke borazanı öttüreceksin, kaçırılan 49 Konsolosluk görevlinizi geri
alamayacaksın! Bu güç mü? Güç olan sizin için doğruyu söylemek. 1 milyona yakın
Türkmen haftalardır “kurtar bizi Türkiye”
diye feryad edecek sizin kulaklarınıza ses ulaşmayacak! Ve bu feryat medyada
nerede ise görünmeyecek! Özgür Medya bu mu?. Bunun adı gazetecilik mi? Acıyı,
inasanların hayat hakkının elinden alınmasını yazamayacaksın! Niye… Yasak
var… Hukuk yok! Şikayet etme hakkın bile yok!. Zira bizde ileri demokrasi var. Aman ha. 49
vatandaşımız var ya. Sussss. Sorma yasak. Ama elin ağzı bizim torbalar gibi
değil. Yazıyorlar, gerçeği dünyanın burnuna sokacak kadar ayrıntılı
anlatıyorlar. Onların torbalarında gerçekler var. Acı gerçekler. Biz halkın
meclisine, taşıdığımız torbaları, halkın düşüncesini almadan nerede ise
kanunsuzluğu meşru kılan, acayip yasalarla doldurup durmuyor muyuz?
Gözümüzü
kapayıp alışkanlığı bozmak olmaz değil mi? Oysa Dünya Medyası gerçeği, insanlık
ayıplarını torba torba ortaya döküyor. Haritalarda
IŞID’e giden silahın takip ettiği yolu gösteren ok İstanbul’dan çıkıyor,
Irak-Suriye sınırına ulaşıyor. Yurt dışındakiler bize haksızlık eder bizi
anlamazlar! Biz AKP icadlarını anlayabiliyor muyuz?. Eğitimde milli bir özellik
kalmasın istemiyorlar mı? 7 yaşındaki kızları hangi hedefe yönlendirdikler
görülmüyor mu? Ya diğer öğrenciler… En acil veli sorusu şu: 4+4+4 Kaç
ediyor 12 mi? Şimdi okula başlamak üzere borç harç giydirdiğimiz oğlanı 12 ayrı
adrese mi yollayacağız. Dağıtım sistemi kendini dağıtmış. Ben şimdiden doğru
olanı söylemiş olayım. Boşverin Hak…
Hukuk gibi lafları Tek tip düşünce egemen değil mi?. Yap okulların hepsini İmam
Hatip. Bunca yıl suskun kalan milletin belki hitabeti artar. Hem imam hem hatip
olurlar. Yani tek konuda da olsa konuşur anlaşırlar! Medyadaki laflarda
çeşitlilik artıyor. Benim okumamla Hükümetin uyguladığı baskı can yakacak
boyutlara ulaşmış demek ki. Gene de eski başbakan için müjdeli bir haberimiz
var. “Biz bu yola kefen giyerek çıktık” demiyor muydu!. Yeni bir koruma
tedbiri de var. Cehennem için ateşe dayanıklı kefen yapmışlar.
Bizim coğrafyamızda aldatma siyasetin yarattığı bir kaderdir.
Ve giderek artan bir kedere dönmüştür!. Karanlıkta yürürken ıslık çalanı
duyanlar kırda çiçekler arasında yürüyorsun zanneder. Oysa yokuş aşağı koşar
gibi inen ayaklarının sesidir. Giderek hızlanan bir tempo ile düşüyorsun.
Yüreğinin taş gibi kasılıp kalması düşüşün işaretidir. Yeni Türkiye’de değil
gerçekte GERİ Türkiyedesin ve özgürlüğün tepesinde tepe takla düşüyorsun!
*Restorasyon; aslını bozmadan onarmak. Normal bir tamirden
çok farklı olan restorasyon büyük bir bilgi ve uzmanlık işidir. Restorasyonun
amacı tarihi eser ve dokuların özgün biçimleriyle korunarak, gelecek kuşaklara
aktarılmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder