Hemen her olayda gençleri Anayasal hak olarak, yürüdükleri, pankart açtıkları için su sıkarak, biber gazı mermilerini hedefleyerek yaralayıp ölümlere yol açacak kadar sert davranan polinin sırtı okşanmıyor mu? Dediğim dedik bir Başbakan ile yetkileri at dizgini gibi elinde toplayan ve böylece dört nala çok çok ileri bir demokrasiye koşan ülkemizde anamız ağlamıyor mu? Polis bunca tepkiye kalkanla, copla, toma ile biber gazı ile göğüs gererken kahramandı. Nihayet küçük kızları da darp ederek süper kahramanlığa ulaştı!
Ve
o kızlarımız… Berkin Elvan için yürekleri kanayan, burkulan duyarlı kızlarımız…
Tutuklandılar… Korkutuldular… Darp edildiler… İsyan ettiler… Ağlatıldılar... Ağlayan
bu kız çocukları bizim kız çocuklarımızdı. Bizim bacılarımızdı… Yarının anaları
idi… Daha da acısı… Olay polis kayıtlarında bitti, onların hayatlarında
bitmeyecekti!. Bu daha başlangıçtı!
Nerede
olay olsa bir kadın ölüyor gibi algılıyorum… Rakamların katı gerçeği polisin
gaz mermisinden daha acımasız…
Kadınların
boşanma başvurularında kocaların uyguladığı ŞİDDET % 85 i geçiyor… Sadece İstanbul için yılda iki bin boşanma başvurusu
oluyor… Geçimsizliğin temel sebebi şiddet!
Kadınlar eskisi gibi evlilikle gelen şiddete katlanmamayı öğrenmişe benziyor… Dayağı
sineye çekip dizini kırıp oturanların sayısı azalıyor! Bu nasıl bir teselli ise.
Kadınların
“beni kocamdan koruyun” başvurusu da meseleyi çözmeye yetmiyor. Yani şiddeti
önlemiyor. Her nedense kadını korumak hakkında geliştirilmiş imkanlar kocayı çok
geç fark ediyor gibi… Anaların erkek çocuklarını yetiştirirken ayrıcalıklı
davranmaları kadına saygı duymayan erkek çocukların artmasına yol açmıyor mu?. Ve
gün geliyor şiddete yönelen kişinin de tedavi altına alınması, psikolojik durumunun
araştırılması şart oluyor.
Adalet
Bakanlığı'nın verilerine göre, Türkiye'de kadınlara yönelik cinayet oranı 2002
ile 2009 yılları arasında yüzde 1400 artış gösterdi. Bu artış durmuş değil… Daha
da şaşırtıcı olanı Adalet Bakanlığı kadınları ülkemin nerede ise çoğunluğu gibi
yok saymış… Yaşananları, kadınlara yapılanları hiç görmemiş, öldürülenleri ise
haberim yok saymadık diyebilmiştir. Adalet
Bakanı Bekir Bozdağ’a ne soruldu ne cevap alındı? Vah kadınlarımız vahhh..
“Bakanlığınızın elindeki bulgulara göre
2008'den başlayarak son 6 yılda öldürülen kadın sayısı kaçtır? Bu yıllar
itibariyle kadın cinayetleri kapsamında kaç kişi yargılanmıştır?” şeklindeki
sorularına gönderilen yanıtta, “bilgimiz
yok” denildi.
Bakan Bozdağ, yanıtında şu ifadelere
yer verdi: “5237 sayılı Türk Ceza Kanununda kadına yönelik kasten öldürme
eylemleri için özel düzenleme bulunmaması, adli istatistiklerin sanık ve suç
esasına dayalı olarak derlenmesi, mağdur esasına dayalı derleme yapılmaması ve
farklı suç tiplerinin aile içi şiddet kapsamı içinde değerlendirilmesinin
mümkün olması nedeniyle, soru önergesine konu edilen hususlarda ve talep edilen
ayrıntıda Bakanlığımızda istatistik bilgi bulunmamaktadır.”
Ülkemin
hemen her yerinde her gün bir kadın cinayeti bulunur ama Adalet Bakanlığında bu
bilgi bulunmaz! Yoklar mı? Seyahatteler mi? Yaşamıyorlar mı? Yoksa
yaşayamıyorlar mı? Kadınlar kaçıncı sınıf vatandaş? Sadece size dert değiller öyle mi?
Uygulamadan
utanılacağına reklamı da yapılıyor! Bir takımın seyircisiz maç oynama cezası
alıyor. SEYİRCİ… BİREY... İNSAN… CEZA nasıl uygulanıyor? Stadlara kadınlar ve
çocuklar doluyor… Seyircisiz… Seyirci kim?. Sadece erkekler mi? Palalı, sopalı,
çatapatlı erkekler mi? Kadın normalde seyirci
de değil mi? Onu da mı olamıyor? Değersiz mi sanıyorsunuz? Adamdan mı saymıyor
sunuz?. Böylece adam mı oluyorsunuz?
“Cennet anaların ayakları altındadır”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder