5 Ekim 2014

ANANI ÖPEN!..

Aktif gazeteciliğim döneminde tarafsızlıktan yana taraf olan biri olarak Süleyman Demirel’e muhalefet ettim... Pek çok uygulamasına karşı çıktım. Gene o dönemde gazeteciliğin bir başka kuralı hala işliyordu. Bilgiyi kaynağından soruşturma gereği... Parti başkanları ve ileri gelen siyasetçilerle, gazete yönetenler, muhabirler seyahatlerin dışında da yöneticilerle uzun sohbetlerde bulunur konuları, gelecek planlarını daha iyi anlama fırsatı elde ederdi. Bu onlara daha geniş bir ufuk açar, gerçeği arama yolunda mesafe aldırır, yanlış anlamaları da belli ölçüde önlerdi.
Bulvar Gazetesi ekibi olarak bu planlama içinde Süleyman Demirel bizi pek çok kez Ankara’da evinde kabul etti. Pek çok soru sorduk ve cevap aldık. Hemen her sohbette iz bırakacak fıkralar dinledik. Ankara’daki Demirel ziyaretlerimizin ilkinde ben öteki idim. Ötekiler Demirel’in evin kızıdır dediği Nazlı Ilıcak, babasını amcasını sorduğu hemşerisi Ispartalı Bulvar Ankara Temsilcisi rahmetli Tayyar Şafak idi. O gün fark ettiğim şey “Demirel kucaklamayı biliyordu.” Ve o günlerde AK veya gri saraylar yoktu! Gelecek için kara bulutlar da! Başbakanın ev adresini ilk kez gidiyorsanız sormanız gerekirdi!. Her hangi bir vatandaşın evinden farksızdı. Çalışma odası saray maray da değildi. En büyük gösteri duvarlardan ve masasından taşan kitaplardı... İlk bakışta Demirel’i kitaplar arasında kalmış zannederdiniz. Oysa o her zaman kitapların içinde oldu! Kendini bilgilerini güncelledi. 9.Cumhurbaşkanı olarak partilere eşit mesafede durdu. 
Tarafsızlığını korudu ve örnek devlet adamlığını perçinledi. Bugün hala onu arayanlar “ne olacak bu memleketin hali” diye soruyor. İçinde Demirel sıcaklığı olan cevaplar alıyorlar. İşte onlardan biri...
Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek vardır.... Karakuşi Kadı, fırıncıya: '‘Ben bunu aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin asil sahibi gelmiş:
“Hani bizim ördek?”diye sormuş. Fırıncı boynunu büküp: “'Uçtu”deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor... Fırıncı, bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine takılmış.. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış... Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş...
Ördeğin sahibi, “Bu adam ördeğimi hiç etti” diye şikáyet etmiş.Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş: “Ne yaptın bu adamın ördeğini?” Fırıncı “Uçtu”demiş.
Kadı, kara kaplı defterini açmış:“Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar “Uçar” anlamına gelir. O halde “ördeğin uçması suç değil” diyerek, fırıncının ördek işinden beraatına karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş. Onun şikáyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş! “Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla... Davacı:
- “Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak?” diye sorunca Karakuşi Kadı
“Şimdi” demiş, “Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız”. Tabii gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş. Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşi Kadı:
- “Tamam”demiş, “Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.” Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi'ye:
- “Senin şikáyetin nedir bre?”Yahudi bir süre düşündükten sonra ellerini açmış,
- “Ne diyeyim kadı efendi” demiş, “Adaletinle bin yaşa Sen, e mi !” Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek, “Ananı “öpen” kadı ise, kimi kime şikáyet edeceksin?”..
Bugün ülkedeki durum bu.


*Süleyman Demirel :Sami Süleyman Gündoğdu Demirel, Türk inşaat mühendisi ve Siyasetçi. 1993-2000 yılları arasında Türkiye'nin 9. cumhurbaşkanı olup, 1965-1993 yılları arasında da 7 farklı hükümette toplam 10 yıl 5 aylık bir süreyle başbakanlık yapmıştır.

Hiç yorum yok: