25 Ekim 2014

DALGA DİP Mİ VİP Mİ?

İyi geçmişi olmayanın iyi geleceği de olmaz... Çerkes atasözü
AKP nin her söylediğini gerçek sanmak yerine AKP liler için en hafifinden bugün makul bir şüphe duymak gerekmiyor mu? KANUN denilen şeyin yok sayılması makul bir şüphe ile bakılsa dahi ne kadar makul kalabiliyor?. Ve bu düzen, hangi düzensizlikleri yaratıyor? Sıkıntı bunalıma dönmüş değil mi?. Yalanı yalanla kapatma, gizli kapaklı işleri sürdürme alışkanlığı oluşturma çok demokratik bir durum mu? Biz biliyorduk ama sakladık! Sandıktan çıkan demokrat(!) biri söylüyor bunu. AKP li emanetçi Başbakan Davutoğlu. Ülkenin birliği, dirliği, akan kanın durması için hepimizin önemsediği ölüm kalım meslesi. PKK nın silah bırakması. Terör örgütünün Silah bırakmadığını bile bile bırakmış sayıp PKK ile müzakere yapabiliyor bunlar. Sandıktan çıkma uğruna! İtiraz eden olmuyor. Sahi PKK ile neyi konuştular, neyi çözdüler, ne verdiler hala net olarak bilen var mı?. Bu hırs makul bir şüphe olabilir mi? Makul olmayan bir teslimiyet değil mi bu? Halk ne derse desin ben bildiğimi yaparım, yeşili yok eder ormanı ranta açar, Validebağı savunanların validelerini de ağlatırım kafası bu. Cumhurbaşkanı seçimi dahil pek çok şey yapılırken belli kanunlar kurulu düzen belli şeyler yıkılmadı mı?.Kanun ve Düzen kurallar bozulmasın diye vardır. Ben kanun falan takmam diyen biri seçim kazanıyor. Yani kanun ve düzeni koruması gereken bir makama seçilen, kanunu takmıyor. Ülkemin makul işleyişi böyle olunca anormalliklere bakıp makul mu diyeceğiz? Makul sayılmıyor mu?

Anayasanın hak dediği AKP’nin ve de onun polisinin hakladığı suç zannettiği makul hiç bir şeyi düşünemiyoruz! Hiç şüpheniz olmasın ki ha bire kadrosunu yandaşlar ile doldurduğu polis artık devletin, halkın polisi olmaktan çıkmış partinin  polisi olmuştur. Sokakta hak aramak, şiddetsiz yürüyüş yapmak Anayasanın verdiği haktır. Bu yürüyen kitleyi gelecek her hangi bir saldırıya karşı korumak ise polis için görevdir. Biz de ise polisin görevi hak arayanı coplamak, biber gazı sıkmak, çok kere kapsülle kafasından yaralayıp öldürmek olmuyor mu? Düzen bozuk! Hızla uçuruma sürükleniyoruz. Biri israfın uçuruma atlıyor. Diğerleri uçurum başında sıraya girmiyor mu? Bir yarımız DİP dalgasından endişe ederken diğer mutlu yarımız VİP dalgasından nasipleniyor. Sokakta hak aramaya mecbur bırakılan kitleler kaynama noktasına, yeni bir DİP dalgasına itiliyor! Ölümler bile makul kaza sayılıyor! Atatürk’ hayranlığı ile dikkat çeken 30 yaşındaki Ferdi Özmen Twitter ve Facebook üzerinden yazdığı yazılar yüzünden tehditler alıyordu. Sarıyer’de bir lokanta çıkışında otomobilinden indirilip tabanca ile vuruldu. Ve ne yazık ki hastanede hayatını kaybetti. Henüz bu cinayet için MAKUL BİR ŞÜPHE belirtilmedi! Makul olmayan şeyler sıralıyor. Makul bir tepki de yok. İfade ve düşünce özgürlüğü açısından “görülen o ki ortaçağ karanlığına kadar” ilerlemişiz...

17 ve 25 Aralık yolsuzluklarının üzeri nasıl örtüldü. Savcılar, yargıçlar hallaç pamuğu gibi sürülüp nasıl bir baskı uygulandı, korku yaratıldı. Dokunan yanar dendi! İçte ve dışta ülke itibarı kaç para biliniyor mu? Nihayet Yeni Şafak Yazarı Fatma Barbarosoğlu,bile AKP nin israfına dayanamamış, düğün salonlarında gerçekleştirilen yeni moda “baş örtme törenlerini” “israf” olarak nitelemiş. “Bir salon kiralanmış. Adeta bir düğün töreni. Davetlilere yemek, tatlı vs. ikram edildi..  Bunca tören bir işe yarasa bari. Muhabbet yok. Bari adabı muaşeretin mesafeli nezaketi olsa... O da yok!... Bizim mahalle’de insanlar sadece almaktan bahsediyor. Son model projelerden ev alanlar hep daha iyi bir proje bulup daha güzel bir evin hayali ile yaşıyor”Tamamlayalım. İsraf ve görgüsüzlük.
* Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD’nin Raporunda özetle şunlar var., “En yüksek yetkililerin karıştığı soruşturmada 96 kişi takipsizlik aldı, bu ciddi bir endişe kaynağı. Türkiye’de 2003’te suç olan uygulamalardan sadece 10 iddia Türk yetkililerin dikkatine geldi. Türkiye bu iddiaların sadece 6’sı için soruşturma açtı, 3’ü kapandı” Türkiye’nin 2013 Aralık’ta iç rüşvet, para aklama ve altın kaçakçılığının içinde bulunuyor. Hükümetin en yüksek düzeydeki yetkililerinin karıştığı yüksek profilli bir soruşturmada “Siyasi müdahalenin dış rüşvet soruşturmalarını ve savcıları etkileyebileceği riski, ciddi bir endişe kaynağıdır” dendi.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, jandarmayı hükümete bağlayan teklife, “jandarma siyasallaşır” diye karşı çıkanlara cevap verdi. “Siyaset kötü bir şey mi? Bu kadar insan sandığa niçin gider? Siyasetçi karar alsın diye. Siyasetçi karar verecek, güvenlik ve sivil bürokrasi de bu kararları uygulayacak. Bu kadar net ve basit” dedi.  Her şeyi en iyi onlar biliyor ya... Ne Ala... Ne ala... Sayın Ala o kadar basit değil! Tarafsız kalınması gereken kanun ve düzene aykırı yapılamaması gereken onca şey var ki. Sadece AKP iktidarında aynı savcı 10 ayda fikir değiştirebilir. “Kuvvetli suç şüphesi” ile 17 Aralık sanıkları için tutuklama talep eden Savcı Aydıner, bir yıl geçmeden tutukladıkları için “takipsizlik” kararı verebilir. Siyahı beyaz yapabilir!.

*Makul şüphe meclisten geçmeden bir gazetecinin evinden geçti. “Makul şüphe” üzerine arama kararı için yeterli görüldü. Gazeteci, yazar Aytekin Gezicinin evi aranarak gözaltına alındı. Gözaltına alınan gazeteci Aytekin Gezici, geçtiğimiz günlerde Twitter fenomenlerinden “Fuat Avni” ile ilgili yazdığı “Fuat Avni Firavun Sarayındaki Musa” ismindeki kitapla gündeme gelmişti.

*Anadolu ajansının Hakkari mahreçli haberi şöyle: Hakkari nin Yüksekova ilçesinde kar yağışı ve sis başlayınca sürüden kopan  bir grup koyundan biri uçuruma atladı. Ardından diğerleri de onu takip etti ve 230 koyun uçurumdan atlayıp telef oldu!

Ne DİP ne de VİP dalgasını demeden Yüksekovalı çobana gitsem, bu kırlar yatıp uyuma yeri değil, şu en öndeki koyuna sahip çık desem makul olmaz mı? Sürü kurtulmaz mı? 

Hiç yorum yok: