İyi geçmişi olmayanın iyi geleceği de
olmaz... Çerkes atasözü
AKP nin her
söylediğini gerçek sanmak yerine AKP
liler için en hafifinden bugün makul bir şüphe duymak gerekmiyor mu? KANUN
denilen şeyin yok sayılması makul bir şüphe
ile bakılsa dahi ne kadar makul kalabiliyor?. Ve bu düzen, hangi
düzensizlikleri yaratıyor? Sıkıntı bunalıma dönmüş değil mi?. Yalanı yalanla
kapatma, gizli kapaklı işleri sürdürme alışkanlığı oluşturma çok demokratik bir durum mu? Biz
biliyorduk ama sakladık! Sandıktan çıkan demokrat(!) biri söylüyor bunu. AKP li
emanetçi Başbakan Davutoğlu. Ülkenin birliği, dirliği, akan kanın durması için hepimizin
önemsediği ölüm kalım meslesi. PKK nın
silah bırakması. Terör örgütünün Silah
bırakmadığını bile bile bırakmış sayıp
PKK ile müzakere yapabiliyor bunlar. Sandıktan çıkma uğruna! İtiraz eden
olmuyor. Sahi PKK ile neyi konuştular, neyi çözdüler, ne verdiler hala net
olarak bilen var mı?. Bu hırs makul bir şüphe olabilir mi? Makul olmayan bir teslimiyet değil mi bu? Halk ne derse
desin ben bildiğimi yaparım, yeşili yok eder ormanı ranta açar, Validebağı
savunanların validelerini de ağlatırım kafası bu. Cumhurbaşkanı seçimi dahil
pek çok şey yapılırken belli kanunlar kurulu düzen belli şeyler yıkılmadı mı?.Kanun
ve Düzen kurallar bozulmasın diye vardır. Ben kanun falan takmam diyen biri seçim kazanıyor. Yani kanun ve düzeni
koruması gereken bir makama seçilen, kanunu takmıyor. Ülkemin makul işleyişi böyle olunca
anormalliklere bakıp makul mu diyeceğiz? Makul sayılmıyor mu?
Anayasanın hak dediği
AKP’nin ve de onun polisinin hakladığı suç
zannettiği makul hiç bir şeyi düşünemiyoruz! Hiç şüpheniz olmasın ki ha bire
kadrosunu yandaşlar ile doldurduğu polis artık devletin, halkın polisi olmaktan
çıkmış partinin polisi olmuştur. Sokakta
hak aramak, şiddetsiz yürüyüş yapmak Anayasanın verdiği haktır. Bu yürüyen kitleyi gelecek her hangi bir saldırıya karşı
korumak ise polis için görevdir. Biz
de ise polisin görevi hak arayanı coplamak, biber gazı sıkmak, çok kere
kapsülle kafasından yaralayıp öldürmek olmuyor mu? Düzen bozuk! Hızla uçuruma sürükleniyoruz. Biri israfın uçuruma
atlıyor. Diğerleri uçurum başında sıraya girmiyor mu? Bir yarımız DİP
dalgasından endişe ederken diğer mutlu yarımız VİP dalgasından nasipleniyor. Sokakta
hak aramaya mecbur bırakılan kitleler kaynama noktasına, yeni bir DİP dalgasına
itiliyor! Ölümler bile makul kaza
sayılıyor! Atatürk’ hayranlığı ile dikkat çeken 30 yaşındaki Ferdi Özmen Twitter ve Facebook
üzerinden yazdığı yazılar yüzünden tehditler alıyordu. Sarıyer’de bir lokanta
çıkışında otomobilinden indirilip tabanca ile vuruldu. Ve ne yazık ki hastanede
hayatını kaybetti. Henüz bu cinayet için MAKUL BİR ŞÜPHE belirtilmedi! Makul
olmayan şeyler sıralıyor. Makul bir tepki de yok. İfade ve düşünce özgürlüğü
açısından “görülen o ki ortaçağ
karanlığına kadar” ilerlemişiz...
17 ve 25 Aralık
yolsuzluklarının üzeri nasıl örtüldü. Savcılar, yargıçlar hallaç pamuğu gibi
sürülüp nasıl bir baskı uygulandı, korku yaratıldı. Dokunan yanar dendi! İçte
ve dışta ülke itibarı kaç para biliniyor mu? Nihayet Yeni Şafak Yazarı Fatma Barbarosoğlu,bile AKP nin israfına dayanamamış,
düğün salonlarında gerçekleştirilen yeni moda “baş örtme törenlerini” “israf” olarak nitelemiş. “Bir salon kiralanmış. Adeta bir düğün
töreni. Davetlilere yemek, tatlı vs. ikram edildi.. Bunca tören bir işe yarasa bari. Muhabbet yok.
Bari adabı muaşeretin mesafeli nezaketi olsa... O da yok!... Bizim mahalle’de
insanlar sadece almaktan bahsediyor. Son model projelerden ev alanlar hep daha
iyi bir proje bulup daha güzel bir evin hayali ile yaşıyor”Tamamlayalım. İsraf
ve görgüsüzlük.
* Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD’nin Raporunda özetle şunlar var., “En yüksek yetkililerin karıştığı
soruşturmada 96 kişi takipsizlik aldı, bu ciddi bir endişe kaynağı. Türkiye’de
2003’te suç olan uygulamalardan sadece 10 iddia Türk yetkililerin dikkatine
geldi. Türkiye bu iddiaların sadece 6’sı için soruşturma açtı, 3’ü kapandı”
Türkiye’nin 2013 Aralık’ta iç rüşvet, para aklama ve altın kaçakçılığının
içinde bulunuyor. Hükümetin en yüksek düzeydeki yetkililerinin karıştığı yüksek
profilli bir soruşturmada “Siyasi müdahalenin dış rüşvet soruşturmalarını ve
savcıları etkileyebileceği riski, ciddi bir endişe kaynağıdır” dendi.
İçişleri Bakanı Efkan Ala, jandarmayı hükümete bağlayan teklife, “jandarma
siyasallaşır” diye karşı çıkanlara cevap verdi. “Siyaset kötü bir şey
mi? Bu kadar insan sandığa niçin gider? Siyasetçi karar alsın diye.
Siyasetçi karar verecek, güvenlik ve sivil bürokrasi de bu kararları uygulayacak.
Bu kadar net ve basit” dedi. Her şeyi en
iyi onlar biliyor ya... Ne Ala... Ne ala... Sayın Ala o kadar basit değil!
Tarafsız kalınması gereken kanun ve düzene aykırı yapılamaması gereken onca şey
var ki. Sadece AKP iktidarında aynı savcı 10 ayda fikir değiştirebilir. “Kuvvetli
suç şüphesi” ile 17 Aralık sanıkları için tutuklama talep eden Savcı
Aydıner, bir yıl geçmeden tutukladıkları için “takipsizlik” kararı
verebilir. Siyahı beyaz yapabilir!.
*Makul şüphe meclisten geçmeden bir
gazetecinin evinden geçti. “Makul şüphe” üzerine arama kararı için
yeterli görüldü. Gazeteci, yazar Aytekin Gezicinin evi aranarak gözaltına
alındı. Gözaltına alınan gazeteci Aytekin Gezici, geçtiğimiz günlerde Twitter
fenomenlerinden “Fuat Avni” ile ilgili yazdığı “Fuat Avni Firavun
Sarayındaki Musa” ismindeki kitapla gündeme gelmişti.
*Anadolu ajansının Hakkari
mahreçli haberi şöyle: Hakkari nin Yüksekova ilçesinde kar yağışı ve sis
başlayınca sürüden kopan bir grup
koyundan biri uçuruma atladı. Ardından diğerleri de onu takip etti ve 230 koyun
uçurumdan atlayıp telef oldu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder