Nesli
en hızlı üreyen varlık ise Hormonlu Aydınları.
Onlar yaşadığın bu yalan sürecinin en doğru söyleyenleri! Onlar gazeteci ise
doğru haberle ilgilenmiyor hükümet bülteni çıkarıyorlar. Herşey göründüğü gibi
değil! Balık baştan kokar denip bırakılmış. Kokuya 15 dakika sonra burunlar
alışmış. Kime sorsam “koku ne” cevap değişmiyor. Koku mu var? Ne kokusu? Herkes
ayaklara bakıyor. Senin başını kaldırırp BAŞ TARAFA bakacak cesaretin var mı?
Bugün Devletin başı o gün ne demişti?. Atatürk Orman Çiftliğini talan ederken,
kaçak sarayına milyonlar harcarken yasaları hiçe sayıp “ kimse yıkamaz” demedi mi? Sorulabildi mi? Kaçaktır arkadaş bu bina denebildi mi? Kindarlığını sürdürmüyor mu?
Polisi hangi endişe ile nerede ise silahlı kuvvetler sayısına yaklaştırdı. Yeni
polisleri nasıl kadroya aldı?. Ne gibi ağır silahlarla donattı?. Polisin dayağını,
gazını tatmayan genç kalmadı ama ne yapıyorsun diyen var mı? Kini bitmiyor. Hala
14 yaşında ölen Berkin Elvan’ı hedef gösteriyor. Ali İsmail Korkaz’ı döverek
öldüren polislerin yargılandığı gün ne diyor? “Esnaf askerdir. Alperendir. Kahramandır.
Polistir. Hakimdir. Bekçidir.”
AKP
nin 4 yılda getirdiği 154 yayın yasağı gerçekleri örten başka bir türbandır. Gerçekler
yolsuzlukla sarmaş dolaş oldukça namehrem
ihtiyaçı artıyor. Aslında getirilen kısıtlama ötekilere uygulanan cezadır. O
ötekiler kim oluyor da haber alma hakkından, doğru habere ulaşma imkanından
bahsedebiliyorlar. Ayıptır kardeşim. Sen düşman mısın ki ayaklara, ayakkabı
kutularına düşkünlük gösteriyorsun. Ayağa bakıyorsun. Başa bak başa. En baştaki
ne diyor dinle. Tartışma. Kabul et. Ne demek efendim. “Yargı gayri meşru bir karar alırsa bu kararı dinlememek meşrudur!” Hadi
canım sen de. Sandıktan çıkmak önemlidir. Sen sandıktan çıktın mı? Yolsuzluk
hırsızlıktan da sütten çıkma kaşık gibi tertemiz olursun! AKP gözlüğü ile bak. Her
şey ne kadar olumlu ne kadar parlak. Mutlu ol. Yağma Hasanın böreği bitmeden
bir ucundan yakala. Bırak ne derlerse desinler. Ne var ki yalakalıkta. Sen
villaya bak. Para ya bak. Saraya bak. Ertafa düne takılıp kalanlara bakma. Kim
akıllı onu gör. Ne olmuş?. İllaki bu gerçek
değil. Bu doğru değil. Bu yalan
deyip tepinme. Milletin anası ağlarken Emine hanımın da gözleri yaşlanmadı mı?
Alev Alatlı alevli bir sözleşi ile yazarlardan, kitaplardan, kahramanlardan
bahsedip durumu özetledi. Nasıl takdir etti!. Yoksa tekdir mi etti! Gene de aldığı
ödülün ilk taksidini ödedi! Ya türkücü Yavuz BİNGÖL. Suyu eksik geliyorsa ne
yapacak!. Bir gölü kurumuş ise, bin göle daha ihtiyacı varsa. Yeni göller
arayacak. Nereden ne su akar ona bakacak. Susuz mu kalsın!. Bu kadar konuşma, yorum
yapma, özgürlükler çok geliyor. Sesinizi kısacağız. Torba kanunlar ha yetişti
ha yetişecek. Makul bir şüphe ile bu tür vatan hainleri cezalandıracağız! Ellerindeki
malları da alacağız. Hızla parantezi kapıyoruz. Görmen gereken 100 yıllık
parantez bu! Bu işlere geometrik de bakma. Recepleri de karıştırma. Biri ufak
tefek kısa boylu. Siyah ayakkabıları yırtık ve çamurlu. Öbürü uzun mu uzun. Sarayı
var 2 bin odalı. Korumaları var havalı. Fıtratında namahrem kavramı kuvvetli mi kuvvetli! Örte örte bitiremiyorlar. Yolsuzluk
soruşturmalarını örttüler. Kadın saçları gibi na mahremdi! Aslında haram
saydıkları faaliyetlerden sonra vatan haini dedikleri polisler çıktı ve naaa mahrem sayıldılar. Çil yavrusu
gibi dağıtıldılar! 17 -25 Aralık fezlekelerinde AKP beton gibi durdu. Adam
geçti top geçmedi! Biri onları gözlüyordu. İddialarda 6 bin sayfa laf var. Ama
sen bir kelimesini bile duyamazsın. Duysan da inanamazsın. İnanırsan bile geceleri
uyuyamazsın. Rüylarında Recep’i görürsün Recep’i.
Öteki Recep’in neyi varsa örtüsüz! Görsen
inanamazsın! Lastik ayakkabıları içinde dizine kadar çektiği siyah çorabı ile
yürek sızlatıyor. Kafi bu kadar lüks!. “Oğlum
burada kal. Varıp el diyarına gitme. Para için çırpınma dedimdi. Dinlemedi. Bana
hiç bir zaman param yok demedi. Hiçbir zaman para istemedi! Öteki Recep’in kaçak
sarayı yoktu. Evi kerpiç iki gözdü. Fazla malda da zaten gözü yoktu! O nedenle
oğlunun maaş uğruna ölümü ona daha da zor geliyordu. 10 liralık siyah yırtık
lastik papuçları ile ünlendi. Maden ocağı çöktüğünde anası dertlendi: “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” dedi. Babası “Gitti mi benim oğlan şimdi, saklamayın”diyebildi.
Recep için valilik 10 liralık yeni siyah lastik ayakkabı aldı “ Şimdi giymem
desem olmaz, almam desem olmaz. Madem getirmişler ”diyordu. Yoksulluğu diz boyu ama diz çökmemiş. Ayakkabısı lastik
ve yırtık olsa da hormonlu aydınlar gibi kutulara merak
sarmamış!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder