27 Ekim 2009

Cumhuriyet’i "sessiz güç" koruyacak!

Çok büyük bir iş başarmışsınız "Sevgili ATAM".
Bugünleri gördükçe “O GÜNLERİ” daha iyi anlıyoruz.
Rahat uyu ATAM.
İlelebet seni seven “SESSİZ GÜÇ” Cumhuriyet’i koruyacaktır.

25 Ekim 2009

İkinci kez meyve veren ERİK AĞACI!

Yukarıdaki fotoğrafın çekiliş tarihi 24 Ekim 2009. Sonbaharın ayak seslerinin yavaş yavaş duyulduğu, bazı ağaçların yapraklarını sarartıp, yere süzüle süzüle gönderdiği tarih.
Yer bizim site. Dallar sıradan bir erik ağacının dalları. Öyle bir ağaç ki etrafı betonlarla kaplanmış, kökler su bulabilmek için toprağın derinliklerine doğru yol almış.
Erik baharda çiçek açmış, meyvelerini vermiş. İşini bitirmiş artık. Kışın gelmesini, yapraklarını döküp yeniden filizlenmeyi, çiçek açmayı ve meyve vermeyi bekliyor.
Beklenmedik bir durum var şimdi. Bu ağaç yazın ortalarında yeniden çiçek açtı ve fotoğrafta gördüğünüz meyveleri verdi. Öyle çok meyve yok ancak 6-7 tane var.
Bu meyveler ne kadar daha büyür, eriklerin ikinci meyve zamanları normal midir bilemiyorum.
Bildiğim bir şey var; gerçekten doğada bazı şeylerin değiştiği!

18 Ekim 2009

İkiz torunlarım mesleklerini seçti !

İkiz torunlarımız Emre ve Can’ın geçen günlerde yapılan diş buğdayında aile bir araya geldik.
Artık genç anne-babaların pek de itibar etmediği belki de inanmadığı bir geleneği de o gün şakalar ve kahkahalar içinde uyguladık. “Meslek seçimi testi !”
Çocukların önüne kalem, top, hesap makinesi, kitap, maus ve makas konarak ileride hangi mesleği seçeceklerini anlamaya çalıştık. Kalem işadamlığını, top sporculuğu, hesap makinesi mühendisliği, kitap yazarlık veya eğitimle ilgili meslekleri, maus teknolojiyi ve makas da tekstili temsil ediyordu. Emre hesap makinesini, Can da kalemi seçti.
Torunlarımızın meslek seçecek çağa geldiklerinde Türkiye’de eğitim sisteminin çarpıklığı düzelir mi bilemiyorum tabii. O günleri görür müyüz o da bir başka soru.
Umarım bu blog yaşar. Bu satırlar da o günlere kadar kalır.

11 Ekim 2009

Eczacılarla halk karşı karşıya getirildi!...

“ Masal bitti.
Sağlık ocağına 2 lira.
Devlet hastanesine 8 lira.
Özel hastaneye 15 lira.
Bu rakamlar da ŞİMDİLİK.”

Günlerdir eczane vitrinlerinde bu afişler asılı. Eczacılar haklı olarak dertli. Sağlık Bakanlığı muayene ücretsiz dedi, çaktırmadan vatandaştan parayı eczaneler eliyle almaya başladı. Halkla eczacıları karşı karşıya getirdi. Kendi aradan sıyrılıverdi. Eczacılar dert anlatmaktan dert küpü olmuşlar bile.
Ne dersiniz cinliğin böylesine pes doğrusu değil mi?

3 Ekim 2009

Facialar her zaman "GELİYORUM" der!

Ülkemizde felaketler nasıl gelir, hepimiz az çok biliyoruz. Bağıra bağıra.
Tedbir alınmaz, facia yaşanır, sonra da yol gösteren çok olur.
Fotoğrafa dikkatle bakın. Üzerinden yüzlerce aracın geçtiği yol enine kesilmiş. Bir trafodan karşıdaki reklam panosuna elektrik çekilmiş. Kablo sözüm ona bir boru ile korunmuş, yolu ikiye bölen yarığın üstü kapatılmamış. Çok küçük bir detay gibi görünüyor insana.
Şimdilik tehlike de yok gibi. Borunun ne zaman kırılacağı ve kablonun ne zaman kontak yapacağı belli değil. Tehlike var mı? var.
Vatandaş ilgili yerlere uyarısını yapmış. Ne yazık ki bir kürek asfalt dökülememiş.
O kablo birinin canını yakarsa sorumluyu bulursunuz. Ceza da verirsiniz ama önemli olan canların yanmaması değil mi?