18 Aralık 2017

Çatalhöyük'te kapılar damlarda açılan delikler. Ulaşım damdan dama.

Oya Kamacıoğlu yazdı
Çatalhöyük, Konya'nın Çumra İlçesi sınırlarındadır. Höyük, farklı yükseklikte iki tepenin tek tepe haline gelmesi şeklindedir. Bu iki yükseltisi nedeniyle çatal sıfatını alır.

Çatalhöyük günümüzden 9 bin yıl önce yerleşim yeri olmuş. Höyüklerde kesintisiz 2 bin yıl yerleşim olmuş. Yerleşimde 8 binin üzerinde insan yaşadığı tahmin edilmektedir. Çatalhöyük’ü farklı kılan köy yerleşmesini aşıp kentleşmenin görülmesidir.


Dörtgen duvarlı evlerin duvarları birbirine bitişik. Ortak duvar yok, her evin kendi müstakil duvarı var. Evler ayrı ayrı planlanmış ve ihtiyaç duyulunca yanına başka bir ev yapılmış. Evlerin bitişik duvarları nedeniyle şehirde sokaklar mevcut değil. Ulaşım düz damlar üzerinden yapılıyor. Evler tek katlı olup, eve giriş damda açılan bir delikten merdivenle olmaktadır. Çatalhöyük'te duvar resimleri en erken 10. en geç 11. tabakada bulunmuştur. En güzel ve gelişmişleri ise 7. ve 5. tabakalara aittir. 

14 Aralık 2017

TÜRK MİMARİSİNDE EN ÖNEMLİ AHŞAP CAMİ: EŞREFOĞLU CAMİİ


Oya Kamacıoğlu
 Beyşehir Gölü’nün 100 metre kuzeyinde, Eşrefoğlu Mahallesi’nde yer alan Eşrefoğlu Camii, 1299 yılında Eşrefoğlu Emir Süleyman Bey tarafından yaptırılmış. Süleyman Bey, sağlığında türbesini camiye bitişik olarak inşa ettirmiş. Öyle ki caminin içinden açılan bir pencereden türbenin içi görünüyor. Türbede kendisi , eşi ve oğlu yatıyor.
Semerkant, Buhara gibi Türkistan şehirlerinin özelliğini taşıyan ahşap direkli Eşrefoğlu Camii, sedir ağacından yapılmış direkler üzerine oturtulmuş. Kubbeyi tutan 46 ahşap sütunun  7 asır çürümeden ayakta kalabilmesinin sırrı, caminin içinin daima nemli ve soğuk olmasıdır.Sedir ağacının çürümemesi için ihtiyacı olan nemi, caminin ortasındaki 4-5 metre derinliğindeki "karlık" denilen havuz sağlıyor. Uzun süren kış aylarında kubbedeki bir açıklıktan yağan karla dolan bu kar kuyusunun, caminin ahşap kısımlarının çürümesini önlemek amacıyla yapıldığı biliniyor. Karlığa dolan karın yavaş yavaş erimesiyle, nemin, caminin içindeki ağaçların ömrünü uzattığı tahmin ediliyor.
7 asırlık camide, taş, tuğla, çini ve renkli boyama gibi birçok süsleme sanatı bir arada ve yoğun olarak kullanılmış. Özellikle şimdi yapımı imkansız görülen mavi-yeşil Selçuklu çinilerinden yapılmış 6 metre yükseklikteki mihrabı sanat tarihi değeri bakımından eşsiz eserlerden biri sayılıyor. Tek bir çivi ve tutkal kullanmadan ceviz ağacından yapılmış çatmalı minberi, Selçuklu bezemeleriyle göz dolduruyor.

.

12 Aralık 2017

Bir öykümüz var: Asiye bana sordu; "Dişleeen kendinin mi?”

Suzan Peker yazdı
Henüz 20 yaşında olmasına rağmen görmüş geçirmiş bir hali vardı. Yaşköylüydü. .Ege'deki bir Yörük köyündendi Asiye.
Annesi, "Biz Yaşköylüyüz" diye övünmüştü "Obaköy'den değil orası Türkmen köyü biz Yörüküz" 
Sonra yine övünerek ekledi;
"Yaşköylüler çok başkadır. Mesela biz şalvarlarımızın bacaklaanı dikmoyoru onlar dikeyoru" konuşmasını çok sevmiştim, sıcak, candan ve şiveli. Özellikle yüklemleri 'u' ile bitiriyorlardı. Türkçeyi çok farklı kullanıyordu Yaşköylüler.
Asiye'nin "ilk göz ağrım" dediği çocuk Obaköy'dendi. "Ama olmeycekti zaten o iş abla" dedi. "Bizim köyün kızlaanı oraya vermeyorları, bizden daha geri Obaköy"  
Devlet Hastanesi'nde Asiye de ben de refakatçiydik. Ben 90 yaşındaki ninemin o 40 yaşındaki annesinin. 
Gece ilerliyordu hastanenin boş koridorlarını yan odadaki yeni ameliyatlı kadının bağrışları dolduruyordu. 
"Hec sevmeyoru hasta bakmayı" dedi "Zor geleyoru bana"
Yarım yamalak açılan refakatçi koltuğunda uyumamak için delme yapıyordu bir yandan  "Delme de ne?" dedim.
"Aha bu" dedi sırıtarak
"Tığlan deliyoz". 
7 yaşındaki kardeşine yelek örüyordu..
Kocasıyla iki sene önce evlenmişti. Çok seviyordu belli "kocemle sarılıp yateycem yarın gari" dedi. Kaç gündür hastanedeydi. Hemşire tansiyon ölçmeye girdiğinde bölünen  sohbetimiz o gidince yeniden başladı. 
"Sen evli misin" diye sordu. "Evet" dedim  "Çocuk kaç tene" 
"Bir" deyince kızar gibi de oldu, şaşırır gibi de "Çok tembelmişsin abla"
"Ben 3-5 teneden azına çocuk var demem".
"Kaç yaşındasın" diye sordu sonra 
"50" dedim "Dişleeen kendinin mi" dedi.
"Evet" dedim gülerek yine şaşırdı.40 yaşındaki annesinin dişleri bir dolu, bir boş şeklinde dizilmişti. 
Yaşköy'deki yaş ölçülerinden biri de dişlerdi demek ki.


25 Kasım 2017

İRAN (4):KÖLELİĞİ KALDIRAN PERS KRALI KİROS!

Profesör Filiz Kamacıoğlu İran'ı gezdi, izlenimlerini fotoğraflarla paylaştı:





























23 Kasım 2017

İRAN (3): Zerdüşt adetlerine göre toprak kirlenmesin diye ölüler kuşlara yem ediliyor!

Profesör Filiz Kamacıoğlu İran'ı gezdi, izlenimlerini fotoğraflarla paylaştı:


























SÜRECEEK