25 Ocak 2010

Sahipsiz meslek balıkçılık!

Her iş kolunun arkasında onları koruyup gözeten bir kuruluş olmasına karşın balıkçılar bu ülkede sahipsiz deniz emekçileridir.
Her ne kadar kooperatifleri dernekleri olsa da o görevlere seçilenlerde balıkçı olduklarından denizde dolaşmaktan dışarı işlerine pek bakamazlar. Bunun sonucunda onlara zarar veren bir çok şey yapılır ama zamanları olmadığından fazla ilgilenemezler ve o zararları çekmek zorunda kalırlar.
Örneğin İstanbul Boğazı’nın iki yakasındaki gemi demir yerleri olumsuz anlamda onları en çok etkileyenlerin başında gelir.
Karadeniz girişindeki Rumelifeneri’nin hemen batısından başlayıp Moloz tahlisiye istasyonuna kadarki demir yeri, balıkların boğazdan girmeden önceki yığıldığı yerdir.
Ama demir yeri yapıldıktan sonra gerek sesten, gerekse gemilerin ışıklarından balık oraya inemiyor ve doğruca açıktan gelip boğaza giriyor.
Arada bir inen balık olsa da gemilerin demirleri ağları parçaladığı için ağ atılamıyor.
Marmara tarafında ise Kumkapı, Yeşilköy arası demir yeri yapıldığından aynı şey orada da oluyor.
Balıklar kanaldan doğru Ege’ ye gidiyor.
Benim balıkçılık yaptığım dönemlerde biz balığı Kilyos ve Kumkapı Yeşilköy arasında tutardık.
Bunun gibi Kartal Tuzla açıkları, Çanakkale girişinde Şarköy’den Doğan aslan’a kadar gemi demir yeri olarak ilan edilmiş ve balıkçılara çok büyük zararlar vermiştir.
Ayrıca Adalarla sahil arasına birçok kablo ve boru devresi çekilmiş, denizin dibi adeta ağ gibi örülmüş olduğundan balıkçılar burada da çalışamıyorlar.
Şimdilerde zarar etmedikleri tek sezon Orkinos sezonu. Onda da kota meselesi gündeme geliyor, her halde o iş bir süre sonra bitecek.
Böyle giderse işsizler ordusuna yakında balıkçılarda katılacak gibi görünüyor.

KAY KAY DENİLEN BAŞKA BİR BELA!
Son yıllarda balıkçıların başının bir başka bela “kay kay” çıktı. Marmara’da görülen kay kayın ne olduğu hakkında kimse bir şey bilmiyor. Denizde jel gibi bir madde oluşuyor, balıkçıların attığı ağlara sıvanıyor ve ağların denizden tekneye alınmasını zorlaştırıyor.
Kimilerine göre ölen deniz analarının eriyip denizdeki kirlilikle karışımından meydana gelen bir madde. Kimine göre ise fabrikaların denize kaçırdığı kimyasal artıkların oluşturduğu bir şey.
Ama ne olursa olsun gerçek olan balıkçıların zaten zor olan hayatlarını daha da çekilmez hale getirdiği.
Balıkçılar kay kay yüzünden Marmara’da avlanamıyorlar. Mecburen Karadeniz’e çıkıyorlar oranında mevsimi geçtiğinden bir hayli sıkıntı içindeler.
Teknelerde çalışan personelle şubata anlaştıklarından sezonu da bitiremiyorlar. Yıllardır doğaya verilen tahribatın sonuçları artık kendini iyice gösteriyor. Bütün bu olumsuzluklardan ders alabiliyor muyuz acaba? Bence ders almıyoruz ve tahribata devam ediyoruz.

Hiç yorum yok: