9 Temmuz 2015

Sahi... Hepsi senin mi?


Zorlukla karşılaşmayan rahatın değerini bilmez. (Çerkes ata sözü)
*Seçim gelip geçecek. Ama mücadele bitmeyecek. 8 Haziran’dan sonra daha da sertleşecek. Gerçeği bulamayan göremeyenleri kim tedavi ediyor dersiniz? ... 
Yalan Doktoru AKP... Ona göre…KELAYNAK  31.05.2015
................................
Potamyalı (RTE) siyasetten yenilerek çekilmeyi kabullenemiyor! Kabullenemez! Aslında yeniden tek başına iktidar olabilmek için, yeniden, bir daha, bir kere daha seçim istiyor... Onun seçim derdi geçim derdinden daha büyük. AKP oylarının düşeceği korkusu ile yeniden seçime hevesli değilmiş gibi de yapıyor. Politikayı halkı kandırma sanatı olarak görürseniz bin bir plan üstüne yedek olarak birkaç bin plan daha yapabilirsiniz! Yapmalısınız... Halka gerçeği söylemek mi? O da ne demek! Söylememek için!
Kaçak Saray’da olanlar zaman zaman yansıyor. Milli idarenin (!) tecellisi gibi mi? Saray... Odalar, odalar, başkanlıklar, başkanlıklar. Kurgular. Parlamenter rejime ters ne varsa onların hazır odaları!.. Toplantılar, iftar yemekleri... Kalabalıklar gruplar... TEK ADAM ve diğerleri! Kim kimi kandırıyor dersiniz!
Kaçak Saray görüntüleri roman gibi... Muhtarlar ile saatlerce konuşuyor. Pardon onlar hala Tayyip Erdoğan muhtarı mı? Kaçak Sarayı her gördüğümde Çavuşevsku’nun halkı yoksulluk içinde kıvranırken inşaa ettirdiği saraya benzetiyorum. İnşallah akıbeti benzemez. Ufak tefek adamla uzun adamı mukayese etmek istemem. Çavuşevsku sarayının da bekleme salonu “Türk gazetecileri konuk olarak ağırladıkları” salon muhteşemdi. Belki tek büyük ve de yuvarlak  masası yoktu!. Türk gazetecileri kabul ettiği günü hatırlarım.  Tek tek ellerimizi sıktı. Hepsi o kadar. Ne bir şey sorabildik ne de cevap alabildik! Polis çok sertti, emretmek için ağzını açar ama halk sımsıkı kapardı... Neyse... Öyle benzer sahneler var ki...

Ben merak ettim... 7 Haziran seçiminde RTE ne kadar Anayasa hükmünü çiğnedi... Zaman geçince halkımız gördüğüne inanıyor. Olması gereken unutuluyor. Daha da önemlisi vesayetten kurtulmak için yola çıktık, az gitmedik, uz gitmedik nereye geldik... AKP nin getirdiği Erdoğan vesayetine! AKP onun kaptanlığında hemen her şeyi saklayarak geliştirmedi mi? Sünni bir mezhepci davayı yürütmedi mi? Biz neden burnumuzu Suriye bataklığına soktuk. Esad’la ailece görüşen ben değildim... Erdoğan ve Emine hanımdı... Canciğer kardeşler neden kanlı bıçaklı oldular? Recep Tayyip Erdoğan’ı siyaset Cumhurbaşkanı yaptı... Erdoğan Meclis Kürsüsüne çıkıp yemin etmedi mi? Neye söz verdi?
“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma,”
En azından yeminin bir bölümüne sadık kaldı mı? Üstüne üstlük tereddütsüz yeminin tümünü okudu ve ant içti. İçtiği ne idi dersiniz? İktidar iksiri mi? Ne ile sarhoş oldu? Bunca antidemokratik yasayı emrindeki AKP milletvekillerine işaret edip “Geçirile” dedi. Torbalaya torbalaya kimi zaman bir gece yarısı, kimi zaman bir madde altına sokup kanun haline sokmadı mı? Torbalarla geçen yasalar ile torbalıp torbalanıp bugüne gelmedik mi? Rejim düşmanlığı depreşmedi mi? Hangi yaptırımla karşılaştı? Devletin Yüksek Seçim Kurulu kılını mı kıpırdattı?. Devletin hukuk sistemi “hoooop” mu dedi? Devletin hangi imkanını ne kadar harcadı. Daha başka bir ifade ile onun Cumhurbaşkanı olmasını istemeyenlerin  (en az %48) vergilerinden ne kadar parayı kullandı. O para milletin parası idi... Gider ayak bir el çabukluğu daha görmedik mi? Son saniyede sadece Başbakan için var olan Örtülü Ödenek Cumhurbaşkanlığı için yeniden yaratmadı mı? Nedir bu söylerim yaparsınız hali?. İleri değil aşırı demokrasi mi? Oysa siyasette sahne alanların her hangi bir partiye, herhangi bir lidere biat etmeden önce bilmesi gereken şey şu değil midir: Bir ülkede özgürlükler ne kadar genişlemiş ise, sosyal yapı ne kadar sağlam ise tek adamlar ne kadar sıradan vatandaş gibi yaşıyorsa o ülke o kadar hızlı kalkınır...
İnsanların tercihlerini kullanabildiği yarışma ortamında eşit şartları adil bir şekilde paylaştıkları ve hemen her şeyi araştırabildikleri rejimlerde serbest seçim halkın iradesini belirleyebilir. Ve yandaşların olmadığı ortam katılımı güçlendirir, kabiliyetleri keşfeder, laik olanı yükseltir...
AKP rejimi mezhepçi ,dayatmacı, yeşilden koyu yeşile oradan da zihni altında yıllardır yaşattığı şeriat  yoluna geçmek için otoriteyi besleyen kanunları torbalamadı mı? 13 yıl kadar her şeyi sardı sarmaladı Boyadı, alladı, pulladı. Benim muhtarım dedi. Benim milletvekilim dedi. Benim hakimim dedi. Benim polisim dedi. İktidarını payandalarken “AKP’nin torbalarından” neler çıktı şimdi gün ışığında değil mi? Gide gide çok mu demokratik bir ortama uyandık. Hala tam amlamı ile uyanabildik mi? Ve 7 Haziran’da halk AKP ve onun kurucu liderine şunu sormadı mı?.. Sahi... Hepsi senin mi? Diğerlerine % 60 kadarına hiç bir şey bırakmadın mı? Mecliste yasaları çiğneyip yeni lezzetler tatmadan, beşinci parti gibi hareket etmeden bir soluk al! Neden torbaladın torbaladın ama sonunda çuvalladın... İktidar elinden çıktı.? Şimdi anladın mı hepsi senin miydi?

*Önemsiz bir not: Elimde olan sebepler yüzünden, bir süre canım yazmak istemedi. Karışanı olmamanın ve patron emri dinlememenin tadını çıkardım...

Sevgiyle...Yalçın Kamacıoğlu

Hiç yorum yok: