23 Kasım 2016
17 Kasım 2016
Günde 1 metre büyüyen Moreno Buzulu!
Perito Moreno Buzulu, Arjantin'in güneybatısında, deniz seviyesinden sadece 1500 m yüksektedir. Adını Patagonya araştırmacısı Francisco Pascasio Moreno‘dan alır. Buzul, Los Glaciares Milli Parkı'nın görülmeye
değer noktalarından biri. Perito Moreno, sürekli büyüyen bir buzul.60 km'lik buz kitlesi günde yaklaşık 1 m öne sürükleniyor.Düzenli olarak, yaklaşık 60 m yükseklik ve 5 km genişlikteki ön cephede büyük parçalar
kırılır.
10 Kasım 2016
Her yıl sayımız artarak ATAMIZI anıyoruz!
Oturduğum sitede her yıl 10 Kasım'da atamızı
anarız.
Parkımızın
en güzel köşesi Atatürk büstünün karşısında.
Bir
kaç yıl önce sadece biz emekliler toplanırdık parkta.
Son
yıllarda dikkatimi çeken şey sayımızın artması.
Üstelik
her yıl emeklilerimizden ölenler olduğu halde.
Bu
yıl da kalabalık sayımız bize moral verdi.
Atatürk
düşmanlığı çoğalınca sanki gizli bir ses kulağımıza “Atamıza sahip çıkalım”
diye fısıldamış.
9 Kasım 2016
ATAMIZ "HER ŞEYİMİZ"!
Müzenin en ilginç eseri, Atatürk portresinin Gençliğe Hitabe ile yapılmış çini tabağı..
Çini Müzesi, şehrin merkezindedir.
Çini üzerine açılan ilk müzedir.
Müze 1999 yılında açılmış.
Müzede sergilenen Atatürk portreli tabakta
Atatürk'ün yüzünde “Gençliğe Hitabe” yer almaktadır.
8 Kasım 2016
Firavun Tutankamon’un mezarını açanlara “LANET” yağmış.
Asıl adı Tutankhaton.
Mısırda ilk kez Tek tanrılı Aten
dinini kuran, IV.
Amenotep'in oğlu. Babası ölünce tahta çıktı. Çok genç yaşta öldü,
dönemi barış içinde geçti. Mezarı 1922 yılında Krallar Vadisi'nde Howard Carter tarafından
bulundu. Tutankhamun'un mumyası haricinde mezardan çıkarılan som altın parçalar
Kahire müzesinde sergileniyor. Firavun'un lahitinde hiyeroglif olarak bulunan
yazılar dikkat çekicidir; “Firavunun
mezarına her kim dokunursa ölümün kanatları onu saracaktır”.
Howard Carter bu keşfi ile kendisine iyi bir kariyer sağlamış ama fakirlik ve
unutulmuşluk içinde ölmüş. Cenazesine bir iki kişi dışında kimse katılmamış. Lanetler,
Carter'in çok sevdiği kanaryasının bir kobra yılanı tarafından yenilmesiyle
başlar. Bir süre sonra kazı işlerinin ücretini karşılayan Lord Carnavron'un
Kahire'de kan zehirlenmesi nedeniyle ölümü büyük yankı
uyandırır. Ayrıca mezara giren bazı kişilerin ateşli bir hastalıktan ölmesi de
firavunun laneti olarak algılanır.
7 Kasım 2016
Beyaz dut ağacı 100-150 yıl yaşar
Eski çağlardan beri yetiştirilen dut
ağacının anavatanı Çin’dir. Yüksekliği ortalama 8 ilâ 12 metre arasındadır.
Daldırma, çelikleme ve aşılama yöntemleri ile çoğaltılır. Meyvesini çiçekten vermez. Onun için
organiktir.
4 Kasım 2016
İnsanlığı bekleyen tehlike: KURAKLIK
Üç türlü kuraklık var:
1-Meteorolojik
kuraklık yağışın belli bir dönem için ortalamaların altına düşmesidir.
2-Tarımsal
kuraklık, bitkinin ihtiyacını karşılayacak suyun toprakta bulunmamasını ifade
eder.
3-Hidrolojik kuraklık, uzun süren meteorolojik kuraklıktan sonra gelişir.
Uzun yağışsızlıktan sonra yeraltı suları, kaynaklar, yüzeysel akış, toprak
neminin etkilenmesidir. Göller, nehirler ve yeraltı sularında keskin düşüşler
görülür. Bir dönemde oluşan yağış azlığı toprak nemini düşünerek tarımı olumsuz
etkiler.
3 Kasım 2016
Parklarımızın, çevremizin minik misafirleri: SERÇELER!
Serçeler 11–12 cm boyunda, 50 kadar türü olan kuşlardır. Genellikle
kahverengi, siyah ve boz renkli olurlar. Büyük sürüler halinde gezerler. İnsanların
çevresinde yaşayan evcil serçenin, sırt ve kanatları kahverengi, karın kısmı gridir.
Erkeklerin gerdanında siyah bir leke bulunur. Dişiler daha sönük renklidir.
2 Kasım 2016
Bir zamanlar “AYASOFYA”!
Ayasofya
Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yapmış olduğu en büyük kilise olup aynı
yerde üç kez inşa edilmiş. Birinci ve ikinci Kilise, halk ayaklanması sırasında
yıkılmış. Günümüz Ayasofya’sı Justinianos tarafından yaptırılmış. İnşası, 5 yılda
tamamlanmış, 537 yılında ibadete açılmış. Ayasofya, Fatih’in 1453’te İstanbul’u
fethetmesiyle camiye çevrilmiş. Fetihten sonra yapı güçlendirilmiş, Osmanlı
Dönemi ilaveleri ile birlikte cami olarak varlığını sürdürmüş..Ayasofya, Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı
ile müzeye çevrilmiş ve 1 Şubat 1935’de müze olarak, yerli ve yabancı
ziyaretçilere açılmış.
5 Ekim 2016
Pontiac otomobili çalıştırmayan vanilyalı dondurma!
General Motors şirketinin Pontiac marka otomobil departmanına gelen bir şikayet
mektubu şu satırlardan oluşuyordu:
‘Her akşam yemekten sonra ailecek dondurma yeme alışkanlığına sahibiz. Fakat
bir çok dondurma çeşidi olduğu için her yemekten sonra ne çeşit dondurma
yiyeceğimize hep karar veririz. Ben de markete gider alırım. Geçen ay
otomobilimi değiştirip yeni bir pontiac aldım ve o günden beri markete gidip
gelmek benim için sorun olmaya başladı. Çünkü ne zaman vanilyalı dondurma alsam
market çıkışında otomobilimi çalıştıramıyorum. Fakat başka çeşit bir dondurma
aldığımda arabam gayet güzel çalışıyor. Bu sorun size çok saçma bile gelse,
benim çok ciddi olduğumu bilmenizi isterim. Vanilyalı dondurma aldığımda arabam
çalışmazken, neden başka dondurma aldığımda arabam çalışıyor?’
Kolaylıkla buruşturulup atılacak bir şikâyet mektubu gibi görünüyor, değil mi? Öyle de olabilirdi. General Motors yetkilileri bu şikâyet mektubunu bir kenara atabilirdi, müşterinin sorusu da sonsuza dek yanıtsız Kalabilirdi.
Ancak General Motors şirketi olayı araştırması için bir mühendisi görevlendirdi. Mühendis, nezih bir muhitte oturan, iyi eğitim almış Pontiac sahibiyle karşılaşınca biraz şaşırmıştı, böyle bir konuda dalga geçecek birine benzemiyordu. Akşam yemekten sonra yapılan dondurma alışverişine birlikte çıktılar. Vanilyalı dondurma alıp geri döndüklerinde, gerçekten de otomobil çalışmıyordu. Ertesi akşam çikolatalı dondurma aldılar ve araba çalıştı. Üçüncü akşam sıra çilekli dondurmadaydı ve araba yine çalışıyordu. Son deneme turunda vanilyalı dondurma alındı ve maalesef araba yine çalışmadı.
General Motors yetkilisi şaşkındı. Bir mühendis olarak, arabanın vanilyalı dondurmaya alerjisi olduğunu düşünmek pek akıllıca gelmiyordu. Bunun üzerine ziyaretlerine bir süre daha devam etti. Olayın günün hangi saatinde olduğunu, hangi tip benzin kullanıldığını, gidip gelme süresini ve daha pek çok ayrıntıyı inceledi.
Kısa bir süre içinde de ilk ipucunu elde etti.
Vanilyalı dondurma almak diğer çeşitlere oranla çok daha kısa sürüyordu. Çünkü en çok aranılan ürün olan vanilyalı dondurma marketin hemen girişindeki dolapta satılıyordu. Diğer dondurma çeşitleri ise marketin en arka kısmında kurulu bir tezgâhtan seçiliyordu. Herhangi değişik bir çeşidi almak bu yüzden çok daha uzun sürüyordu. Şimdi mühendisin karşı karşıya kaldığı soru şuydu? Otomobil neden daha kısa süre içinde geri dönünce çalışmıyordu? Zaman faktörü işin içine girince mühendis sorunun cevabını bulmakta zorlanmadı. Sorun, motor soğuduğunda devreye giren buhar kilidinden kaynaklanıyordu.
Bu kilit, normal şartlarda motor durduktan hemen sonra devreye girip çalışıyordu ve çikolatalı ya da çilekli dondurma alana dek geçen süre, motorun tekrar çalışması için yeterli soğumaya imkan tanıyordu.
Vanilyalı dondurma gecelerinde ise süre çok kısa olduğu için motor soğuyacak vakit bulamıyor ve buhar kilidi devreye girmiyordu.
Bu öyküden de anlaşılacağı gibi, komik hatta asılsız gibi görünen bir müşteri şikyeti bir şirketin ürün geliştirmesinde kullanabileceği değerli bir veri haline dönüşebiliyor. Müşteri şikâyetlerinin değerlendirildiği zamanlarda bir kurum için hediye niteliği taşıdığı bilinir. Bu gerçek öykü, garip bile olsa müşteri sorunlarının ve şikâyetlerinin ürün ve hizmet geliştirmeye olan katkısının önemini gösteriyor.
Kolaylıkla buruşturulup atılacak bir şikâyet mektubu gibi görünüyor, değil mi? Öyle de olabilirdi. General Motors yetkilileri bu şikâyet mektubunu bir kenara atabilirdi, müşterinin sorusu da sonsuza dek yanıtsız Kalabilirdi.
Ancak General Motors şirketi olayı araştırması için bir mühendisi görevlendirdi. Mühendis, nezih bir muhitte oturan, iyi eğitim almış Pontiac sahibiyle karşılaşınca biraz şaşırmıştı, böyle bir konuda dalga geçecek birine benzemiyordu. Akşam yemekten sonra yapılan dondurma alışverişine birlikte çıktılar. Vanilyalı dondurma alıp geri döndüklerinde, gerçekten de otomobil çalışmıyordu. Ertesi akşam çikolatalı dondurma aldılar ve araba çalıştı. Üçüncü akşam sıra çilekli dondurmadaydı ve araba yine çalışıyordu. Son deneme turunda vanilyalı dondurma alındı ve maalesef araba yine çalışmadı.
General Motors yetkilisi şaşkındı. Bir mühendis olarak, arabanın vanilyalı dondurmaya alerjisi olduğunu düşünmek pek akıllıca gelmiyordu. Bunun üzerine ziyaretlerine bir süre daha devam etti. Olayın günün hangi saatinde olduğunu, hangi tip benzin kullanıldığını, gidip gelme süresini ve daha pek çok ayrıntıyı inceledi.
Kısa bir süre içinde de ilk ipucunu elde etti.
Vanilyalı dondurma almak diğer çeşitlere oranla çok daha kısa sürüyordu. Çünkü en çok aranılan ürün olan vanilyalı dondurma marketin hemen girişindeki dolapta satılıyordu. Diğer dondurma çeşitleri ise marketin en arka kısmında kurulu bir tezgâhtan seçiliyordu. Herhangi değişik bir çeşidi almak bu yüzden çok daha uzun sürüyordu. Şimdi mühendisin karşı karşıya kaldığı soru şuydu? Otomobil neden daha kısa süre içinde geri dönünce çalışmıyordu? Zaman faktörü işin içine girince mühendis sorunun cevabını bulmakta zorlanmadı. Sorun, motor soğuduğunda devreye giren buhar kilidinden kaynaklanıyordu.
Bu kilit, normal şartlarda motor durduktan hemen sonra devreye girip çalışıyordu ve çikolatalı ya da çilekli dondurma alana dek geçen süre, motorun tekrar çalışması için yeterli soğumaya imkan tanıyordu.
Vanilyalı dondurma gecelerinde ise süre çok kısa olduğu için motor soğuyacak vakit bulamıyor ve buhar kilidi devreye girmiyordu.
Bu öyküden de anlaşılacağı gibi, komik hatta asılsız gibi görünen bir müşteri şikyeti bir şirketin ürün geliştirmesinde kullanabileceği değerli bir veri haline dönüşebiliyor. Müşteri şikâyetlerinin değerlendirildiği zamanlarda bir kurum için hediye niteliği taşıdığı bilinir. Bu gerçek öykü, garip bile olsa müşteri sorunlarının ve şikâyetlerinin ürün ve hizmet geliştirmeye olan katkısının önemini gösteriyor.
Darısı bizim Türk mühendislerin
başına.
--
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)