9 Ağustos 2009

Kabuklu cevizde kazıklanma zamanı!...

Taze ama henüz olmamış cevizlerin içleri!....
Bizim yazlığın bulunduğu semtte cumartesi günleri pazar kuruluyor. Yazlıkçıların ucuz diye akın akın gittiği bir pazar bu.
Geçen cumartesi eşimi pazarın bir ucunda bıraktım, ben de diğer ucundaki otoparka arabamı park ettikten sonra geriye doğru yürümeye başladım.
Pazarın ortasında buluştuk.
Çok sevdiğimi bildiği için eşim "kabuklu ceviz aldım sana" dedi. Malum doktorlar henüz ilaçlanmadığı için kabuklu cevizi tavsiye ediyorlar. "İyi yapmışsın" dedim. Eve geldik.
İlk cevizi kırdım. İçi henüz olmamıştı. Bir kenara koydum. İkinci cevizi kırdım. Yine olmamış. İşkillenmeye başladım. Üçüncü cevizi kırdım. İçi yine aynı...
Ben "bu iyidir" ümidiyle kırıyorum cevizleri, içi olmamış çıkıyor. Öfkeyle tüm cevizleri kırdım. Çıka çıka bize bir avuç ceviz çıktı. O da minik parçalar halinde. Eşime "kilosu kaçtandı" diye sordum. "12 lira" dedi. "On iki kere haram olsun bu malı satanlara" diyebildim ancak. Pahalı satabilmek için cevizleri olmamışken dalından koparanlara, çuvala koyup pazarda göz boyayanlara......
Üstelik satıcı, eşime "abla kırayım bir tane" demiş ve önünde ayırdığı iyi cevizlerden birini kırıp göstermiş.
12 liraya 30 gram ceviz.
Siz siz olun, kabuklu ceviz alacaksanız cevizi mutlaka siz seçin. Hatta kıyıdan köşeden birkaç ceviz seçip satıcıya kırdırın. İkna olduktan sonra kabuklu ceviz alın.
Yoksa bizim gibi "kazığı yemeniz" işten bile değildir.

Hiç yorum yok: