2 Ocak 2010

Hürriyet’teki “DEĞİŞİM” işte budur!

“Gazeteci haber olmaz, haber yapar”. Bu sözleri ilk kez rahmetli Nezih Demirkent’ten duymuştum. Nezih ağabey özellikle haberlerde bırakın resmi isminin geçmesini bile istemezdi.
O dönemlerde yazar imzaları da fotoğrafsızdı. Sonra imzalara küçük fotoğraflar kondu, bu fotoğraflar büyüdü.
Televizyonlar farklı bir çizgi getirdi gazetecilere. Program yaptılar, programlara çıktılar. Sanatçılar gibi tanınmaya başladılar.
Bu tanınma onların da haber olmasını doğurdu.
Bunları neden yazıyorum?
Yeni yılla birlikte Hürriyet Gazetesi genel yayın müdürünü değiştirdi. Bizim dönemlerde bu değişikliklerden kimsenin haberi olmazdı.
Televizyonlarda yorumlar, gazete köşelerinde övgüler, yergiler.
Şimdi tüm dikkatler yeni genel yayın müdürünün üzerinde. Ne yapabilir ki yeni müdür.
Şunu yapabilir, gazetenin muhalif çizgisini biraz hükümet yanlısı bir çizgiye çekebilir ya da aynen devam edebilir. Çizgi değişikliği olursa okuyucunun ne kadar tepkisini çeker onu da zamanla göreceğiz.
Tüm bu gelişmeler beni biraz gerilere götürdü.

ÇİLLER’E MUHALEFETİN SONU
Milliyet’in yazı işlerinde altı yıl çalıştım. Altı yıl boyunca dört genel yayın müdürü gördüm. Her gelen bir şeyler yapmaya çalışmıştı ama bir tanesi vardı ki çok farklıydı.
O dönemde başbakan Çiller’di.
Bir gün geldi gazete muhalefetini sertleştirdi. Hemen hemen her gün manşetten Çiller’in Amerika’daki malvarlıkları dahil her şeyi didik didik ediliyordu.
Tüm yazı işleri bu haberlere kilitlenmişti. Aydın Doğan’ın Çiller’le arasının bozuk olduğunu biliyorduk ama neden bozuk olduğunu bilmiyorduk. Biz haberlere devam ediyorduk.
Kavga iki cephede devam ediyordu. Bir gün Çiller’e vuruyorduk, bir gün de Sabah gazetesine.
Bir ara dedikodular dolaşmaya başladı. Genel yayın müdürü değişecek, bu kez dışarıdan bir müdür gelecek diye.
Evet, dışarıdan bir genel müdür geldi, hem de ekibiyle birlikte. ( O gruptakilerden çoğu şimdi silahlı kuvvetlere psikolojik savaş açılan yerdeler).
Ne kadar gün geçmişti hatırlamıyorum; yeni müdür Çiller’in eşi ile bir röportaj yapılmasını istedi.
Röportaj yapıldı, o gün sanırım ikinci sayfadan yarım sayfa kullanıldı röportaj.
Yeni müdür yazı işleri salonunda cep telefonu ile yüksek sesle biriyle konuşmaya başladı.
“ Abi” diyordu, karşıdaki kişiye. “yarım sayfa kullandık yazıyı. Birinci sayfadan da anons koyacağız”.
Hepimiz dikkat kesilmiştik. Yeni müdürün Çiller’in eşi ile konuştuğunu anlamıştık.
Bunca sene yazı işlerinde çalışmış biri olarak ilk defa alenen bu şekilde tekmil verildiğini görüyordum.
Şaşırmıştım. Ama genel yayın müdürlüğü değişikliğinin nedenini anlamıştım.
Gazetenin iktidarla bozulan ilişkilerini düzeltmek.
Bu benim için yeni bir kavramdı.
Son çalıştığım genel müdür ise Ankara temsilciliğinden gelmişti. Onun da ömrü kısa oldu.
Aydın Doğan ve akıl hocaları yazı işlerinden yetişmiş sapına kadar gazetecileri genel yayın müdürü yapmadılar, yapamadılar. Ankara Temsilciliği genel yayın müdürlüğüne çıkan yolun başlangıçı oldu.
Tarayın tüm gazeteleri. Bakın genel yayın müdürleri daha önce hangi görevde çalışmış.
Bence kural değişmedi Hürriyet’te.
Yıpranmış bir Ankara Temsilcisi kökenli gitti, yıpranmamış bir başka Ankara Temsilcisi kökenli geldi.
Bir şeyler olur mu Hürriyet’te. Olur. Olmaya da başladı bile.
Arka arkaya başbakanın ve cumhurbaşkanın Hürriyet’in manşetine taşınması size bir şeyler anlatmıyor mu?
Yılın son günü yağan zamların tek sütun kullanılması, manşete ne olduğu ilginç bir sonla biten iki aracın takibinin çıkılması size bir şey anlatmıyor mu?
Hürriyet’te değişim işte budur.
Halkın asıl dertlerinden, sorunlarından uzaklaşmak.
Yazıya ilave;
5 Ocak tarihli Hürriyet'ten bir kaç başlık:
Cumhurbaşkanının bir gün önce televizyondaki konuşması sür manşet.
"Ekonomide sevindiren rakamlar".
"Merkez mektuptan kurtuldu".
"Borsa 53 bini aştı".
"Alışveriş patladı".
"İhracat 100 milyar doları aştı".
Değişim nasıl olurmuş gördünüz mü?

6 yorum:

Berceste dedi ki...

Yazik... Soyleyebilecegim tek sey halka, insanlara, okurlara yazik...

Punto dedi ki...

Bu meslekte uzun yıllar kalabilme becerisini gösterenlerin özellikleri didiklenirse çizgilerin değişebileceği de kolayca anlaşılır Sevgili Dilek.

Berceste dedi ki...

Babamin boyle tipler icin bir sifati vardi, sizi gordugumde soylerim :) Ama o sifata uymayanlarin yapabilecegi bir is degil bu :(

Punto dedi ki...

Sonunda port sorununu çözdük, internete kavuştuk sevgili Dilek. Evet. O sıfatı biliyorum sanırım.

Asortik Krep dedi ki...

Değişim nasıl olur bu ülkede görmemek mümkün mü zaten..?
Bu ülkede..
Seçilebilmek için değişirsin..
Seçildiğin yerde kalmak için değişirsin..
Bazen geldiğin konumu kaybetmemek için değişirsin bazen de çevreni kaybetmemek için..
Çoğunlukla da değişenleri korumak adına değişirsin... Birde kılıfına uydurdun mu tamam.

Punto dedi ki...

Değişmenin ilkeselleştiği bir dönemi yaşıyoruz Sevgili Asortik Krep.