23 Mayıs 2010

Şarap diyarı Şirin bir köy:ŞİRİNCE

HAFTA SONLARI DOLUP TAŞIYOR: Şirince, özellikle tatil günleri dolup taşıyormuş. Biz hafta arasında gittik ve kalabalık olmadan sakin sakin dolaştık köyü.
TAŞ EVLER: Şirince'nin özelliği tipik bir Rum köyü olması. Evler tabii taş evler. Köy turistik olunca tüm evler beyaza boyanmış.
YÖRESEL EŞYA ÇOK AZ: Şirince bağları, meyvaları ile tanınıyor. El işi hediyelik eşya çok az. Yöre halkı hediyelik ne bulmuşsa büyük şehirlerden getirip vitrinlere koymuş.ZEYTİN VE ÜZÜM ÜRÜNLERİ BOL: Dükkanlarda üzüm pekmezi, dut pekmezi, sızma zeytin yağı bulmak mümkün. Bunların hangileri o yörenin imalatı anlamanız zor.
AHŞAP SAKSILAR: Hediyelik eşyalardan en çok ilgimizi ahşaptan yapılan bu saksılar çekti. "Burada mı yapılıyor" sorusuna aldığımız cevap kaçamak bir cevaptı.
Eşim tutturdu Şirince’yi görelim diye. Halamı görmek, öpmek, hasret gidermek için İzmir’in yolunu tutmuştuk.
Şirince, Selçuk’un içinden sapılan ve dağların arkasında bir köy. İlçeden 8-9 kilometre bir mesafede ama virajlı yollardan dağlara çıkılıp gidiliyor. Eski bir Rum köyü. Tarihi dokusunu koruduğu için bugün turistik bir köy olmuş. Asıl adı Kırkınca. Bu ad zamanla Çirkince adını almış, Cumhuriyet yıllarında Çirkince adı Şirince’ye çevrilmiş.
Rumlar mübadele ile bu köyü terk edince, bölgeye Kavala'dan gelenler yerleştirilmiş. Bölgeye yerleşenler bağcılığı da getirmişler.
Köyün içinde yöresel şarap satan dükkanlar dikkat çekiyor. İsterseniz adres veriyorlar, kolilerle kargo yoluyla evinize kadar gönderiyorlar. Şarap aldığımız dükkanın sahibi "ilgi o kadar çok ki şarap yetiştiremez olduk" diyor.
Bağcılık ve zeytinciliğin yanı sıra, şeftali, incir, elma ve ceviz de yetiştiriliyormuş.
Şirince'yi gezince reklamın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Dağların içine gömülmüş bu köy artık yol geçen hanına dönmüş.
Darısı, keşfedilmemiş nice güzel yörelerimizin başına.

Hiç yorum yok: