23 Haziran 2010

Sel vurup geçmişti, tedbir hala yok!

DAMLAYA DAMLAYA SEL OLUR: Yağmur tanelerinin çam dalları üzerindeki görüntüsü. Bu damlacıklar damlaya damlaya sel oluyor ve çok canlar yakıyor.
Geçen sene Silivri’yi ve Selimpaşa’yı sel basmadan birkaç gün önceydi. Eşim güneşten solan balkon minderlerinin yüzlerini değiştirmek istedi. Silivri’ye indik, kumaşları aldık. Silivri’nin ortasından akan derenin çok yakınındaki bir döşemeci ile anlaştık. Bize birkaç gün içinde Beş sünger minder yapacaktı.
“Tamam” dedik. “Minderleri yapınca bizi ararsın”.
Eve geldik. Ertesi gün “o lanet” yağmur başladı. Bitmek bilmeyen ve bardaktan boşanırcasına yağan yağmur.
Eve tıkıldık. Yüksekte olduğumuz için sel önümüzdeki yoldan akıp gitti. Denizle birleşti.
Bu arada elektrikler kesildi. Uzun süre etraftan haber alamadık. Pilli bir radyodan Silivri’yi ve Selimpaşa’yi sel bastığını duyduk.
Selimpaşa’da yazlıkta dünür oturuyordu. Yaşlıydı ve yanında bakıcısından başka kimse yoktu. Yardım için yola çıktım. Silivri istikametinde yol kapanmıştı. Edirne tarafındaki alt geçit de su dolduğu için yolun karşı tarafına geçip TEM yolu ile Selimpaşa’ya gidememiştim.
Geri döndüm. Bu arada torununun dünüre ulaştığını ve kurtardığını öğrendik. Rahatlamıştık.
Faciayı biliyorsunuz. Tekrar etmeye gerek yok.
Selden birkaç gün sonra Silivri’ye indik, döşemeciye uğradık. Tepesine kadar su dolan dükkanda artık sular çekilmişti. Sel döşemeciyi de vurmuş, tüm mallarını, döşemeci aletlerini ve bu arada bizim kumaşları da sel götürmüştü; “geçmiş olsun” dedik. “Kumaşları dert edinme” diye teselli ettik. Ayrıldık.
Silivri esnafı yaralarını sardı.
Aradan bir yıl geçti. Silivri’de gözle görülür bir iyileştirme yoktu. Yeni kumaşlarla yine aynı döşemecinin kapısından içeri girdik. Bizi de, olayı da hatırladı.
Uzatmayalım. Tekrar anlaştık. Bir ara sordum “selle ilgili Silivri’de bir çalışma yapıldı mı” diye. Cevabı “hayır” oldu döşemecinin. Yani kuvvetli bir yağışta sel yine esnafı ziyaret edecekti. Döşemeci kaderine razı bir şekilde “tek yaptığım dükkanı ve içindekileri sigortalamak oldu” dedi.
Sizin anlayacağınız elde var sıfıra sıfır. Sigorta hariç.
Meteoroloji kuvvetli yağış uyarısı yapınca döşemeciye şaka yollu “bu kez yağmurdan önce işi bitir de minderleri kurtaralım” dedim. Güldü. “Tamam ağabey” dedi.
Ve yağmur geçen yıl olduğu gibi yine şiddetli geldi ama Allah’tan kesik kesik yağdı. Sel olmadı, esnafı perişan etmedi.
Silivri hala risk altında. İş Allah’a bırakılmış durumda.
Selimpaşa’da ise bazı çalışmalar gördük. Umarız bu çalışmalar işe yarar.
Minderler mi?
Onları çoktan aldık bile.

2 yorum:

Berceste dedi ki...

Akin amca sizin gibi bir vefakardan baskasi o minderciye gider miydi acaba? Ne kadar insanlari destekleyen bir yapiniz var, ne kadar vefakarsiniz... Ayamama deresi ile ilgili calisma baslayacakmis buralarda. Dolayisi ile 40 gun iskence de baslayacak bu taraflarda bize!

Punto dedi ki...

Sevgili Dilek; Bizim yaptığımız normal olanıydı. Kumaşlarımız selle birlikte gitmişti. Mindercide gelip parasını isterler mi endişesini yok etmek önemliydi bizim için.