3 Mart 2012

CANİLER CENNETİ!

KELAYNAK YAZIYOR
Tarafsız Bölge programında oluşan gölgeye tarafsız kalma şansım yok... Laf dolanıp gelmiş ve yıllanmış bir yaraya molotofkokteyli atmıştı... Haber yerine yorum... Biri kafasındakini söylemiş... Haber mi? Doğru mu? Olsun... Gündem yaratma önde... Yara yıllanmış ama olduğu gibi korunmuş bir yara! Kabuk bağlamış pansuman bile edilmemiş... Üstelik son patronum Aydın Doğan da dayanamamıştı manzaraya... Siyasetin kucağındaki yazarlara alışık olduğu halde...“Ben tartışmaya girecek değilim ama bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Can Ataklı, “Hürriyet gazetesi, Turizm Bakanı istifa etsin diye haber göndermiş” dedi. Ertuğrul Özkök de Zafer Mutlu da eğer böyle bir şey söylemişse şerefsizlik, ahlaksızlık yapmıştır. Eğer böyle bir şey yapılmışsa yarın Özkök’ü hepimiz idam edelim…”

Aman Aydın bey daha kolay bir yol yok mu? İdam edilmiş olan gazetecilik dururken yeni bir cinayet mi! Bugüne kadar inatla fark edilmemiş Haber katilleri el üstünde tutuldu!.. Faili aşikâr cinayet beceri sayıldı ve gemisini kurtaran kaptan siyasetin elverişli rüzgarında yelken doldurdu. Rota düzgün ise kimseden itiraz gelmedi! Belki de MEDYA, siyasetin kucağında dünyaya gelmenin doğal sonucu zaman zaman okşandı! Zaman zaman kucakta fazlaca uzun oturmanın sıkıcılığı ile kucaktan itildi... Dizleri yere vurunca ağlayıp sızladılar... Dün bugün kervan yürüyor! Öne çıkarılan mesele yanlış temele oturmuş, iletişimin yanlış dostları ile girdiği bazı gayri ahlaki ilişki değil mi? Hemen her vesile ile kolaycılığın dayanılmaz rahatlığı yaşanıyor... Aç takvimi... Bak olaylara... Ver veriştir... Basın yanlış yazar... Aslında siyaset asla yalan söylemez! Basın saptırır... Abartır... Kabartır... Haberi haber gibi kutsal olmaktan çıkarırsanız kıbleniz şaşar!.. İyileşmek için yol alamazsınız. Hastalığa dikkat çekmek istediğim günden bu yana bir yıl geçmiş... Baskılar artınca, soluklar daralınca gazeteciler önce hapishanelere sonra sokaklara düşmüş... Halkın gerçeği öğrenme hakkı yok olmuş... Sonuçta o demiş, bu demiş, günler gelip geçmiş... Kin ile nefret ile bilenmiş öfkeler azmıştır... Özgürlük Kaf dağını çok sevmiş... Yalanla cilalanmış, üst üste yığılmış gerçek dışı yorumlar haber gibi sunulmuştur. Yalanla ölen umutlar, gelecek güvencesi fark edilmemiş akılda o cümle kalmıştır.“Kim ölmüş yalandan?” Haber gerçeği yansıtmıyorsa yorum nasıl doğru olacak? Az gitmiş, uz gitmiş, haberi öldürmüş, muhabiri yok etmiş, birbirine düşman KÖŞE’ lere sabitlenmişiz... Bir kere daha aynı şeyi yazacağım... Haber katillerinin haberi olsun diye...

Faili Belli Cinayetler  (19.02.2011 -Bizim Gazete )
Gazetecilik halka doğruyu söyleme işi olmaktan uzaklaşmadı mı? Halka gerçeği aktarma sorumluluğu kimin aklında kaldı dersiniz? Şimdilik ikiye ayrılmadık mı? Yandaş basın-muhalif basın olmadı mı? Medyayı sadece ÖZGÜRÜZ diyenler mi temsil ediyor? Denge yok olmuş... Fikri ne olursa olsun özgürlük kadar sorumluluk da ortak değil mi? Özgürlük ve sorumluluk! Tablo, gazeteciliğin sorumluluğu yokmuş gibi duruyor, mesleğin etik değerleri mezara sokulmuş değil mi? Hemen her zaman Basın Özgürlüğünden bahsediliyor! Oysa  piyasada HABER KATİLLERİ var. Haber çoktan mefta olmuş... Sorumluluğumuzu ve haberin etiğini koruyamaz isek eteğini kaldırıyorlar! Tahrik ediyorsun deyip suçu da yükleyerek! Haber kutsal, yorum hürdür sözünü unuttuğumuz ölçüde özgürlüğümüzü de koruyamayız. Hukuk denir, mukuk denir, elden giden sadece özgürlük değil halkın gerçeği öğrenme hakkıdır. KALÇASINA kadar yırtmaçlı etek giymiş dilber gibi tahrik mi ediyor YALAN HABER? Sanal Haber! İşin cazip yanı da şu... Haberi iğfal ettiğin ölçüde reytingin artıyor... Oh ne güzel oldu... Kimin özgürlüğü bu? Sorumlu olmadan özgürlük yok ki! Gazeteciliğin özgürlüğü sorumluluğundan geçiyor... Yoksa sadece özgürlükten bahsetmek faili belli cinayetleri çoğaltıyor...

28 Şubat öncesi tartışmalarında medyaya saldırı arttıkça özgürlük kadar sorumluluk da önemli olmuyor mu? Köşe yazarları patron azarları artarken ölüp mezara giren HABER yok sayılan HABERCİ gündeme gelemiyor! Ne dün, ne de bugün haberi öldürenden söz eden yok... Ülkemde söylenmese de, görülmese de ben biliyorum... Manzarayı her gün görüyorum... İletişim dünyamız CANİLER CENNETİ!

Hiç yorum yok: