7 Ekim 2012

Müzik, sanat, tarih…İşte Viyana!

Komşu "gezi grubu" ile Avrupa ( 4 )

Suzan Abla yazıyor:
Gezimizin üçüncü ülkesindeyiz. Buram, buram  müzik, sanat, tarih kokan Viyana’da… İki gün Viyana’da kalacağız. Ama önceden aldığımız bilgiler ve küçük bir şehir turu yaparken edindiğimiz izlenim,  zamanın bize yetmeyeceğini gösteriyor. 
 


Hofburg Sarayı'ndan görüntüler.  Altta Hitler'in 1 milyon kişiye seslendiği Hofburg Sarayı'nın balkonu görünüyor...

Budapeşte’den sonra Bratislava’da gördüğümüz canlılık ve şirinlik burada yerini ihtişam ve hayranlığa bırakıyor. Rehberimizin,  gezinin sonunda yapacağını duyurduğu Budapeşte mi? Viyana mı? Prag mı? Mini anketi için benim oyum şimdiden Viyana’ya gitti bile.  Bu şehirde bir büyü var sanki.
Otelimiz,  Alte Donau denen bölgede, Tuna nehrinin tam kıyısında.  Nehrin kıyısındaki plajlar, yelkenliler hemen dikkatimizi çekiyor. Misafirlerini,  yağmurla karşılayan Viyana, bizim için yazlıklarını giymiş gibi. Hava, 35 derece.  Yaz ayları bile serin geçtiğinden klima yok odalarımızda. Ama musluklarından Alpler’den gelen Avrupa’nın en lezzetli suyu akıyor, hem de buz gibi.
8.5 milyon nüfuslu Avusturya’nın, 2 milyonu Viyana’da yaşıyormuş. Kişi başına düşen milli gelir 42 bin dolar seviyelerinde ve yine kişi başına düşen yeşil alanda da Viyana, en önlerde. Viyana, Türkler’in de yoğun olarak yaşadığı bir şehir.
Şehrin merkezindeyiz. Bizi ihtişamıyla Hofburg  Sarayı karşılıyor.  İkinci Dünya Savaşı sonrasında Hitler,  1 milyon kişiye Hofburg Sarayı’nın balkonundan  seslenmiş.  Bugün sarayın karşısında çok büyük yemyeşil bir park var. 1918’e kadar Habsburg Hanedanlığı’na ait olan saray,  şimdi muhteşem bir müze.

Sacher Pastanesi'nin ünlü tatlısı Sacher Torte ve Cafe Melange.

Sacher Torte ve Cafe Melange
Viyana, cafeleriyle de ünlü. Daha önce Viyana’ya gitmiş arkadaşlarımdan aldığım bilginin ışında Sacher Pastanesi’nin ünlü Sacher Torte’sini yemeden ve Cafe Melange içmeden dönmeyeceğim. Şehrin ünlü caddesinde Sacher Pastanesi’ni buluyoruz ama nostaljik havayı soluyarak içerde oturmak istersek uzun bir kuyrukta beklemeyi göze almalıyız.  Biz de kapı önündeki masaları tercih ediyoruz ve Demel Pastaneleri ile Sacher Pastaneleri’ni mahkemelik eden Sacher Torte ısmarlıyoruz..Tabii bir de Cafe Melange.  Sacher Torte, çikolatalı bir pasta. Cafe Melange de Cafe Latte’ye benziyor.
 
Hofburg’da klasik müzik konseri: Schönbrunn’den sonra kendimizi otele atıp, akşamki müzik ziyafetine hazırlanmalıyız. Mozart, Beethoven, Strauss, Hydn, Schubert..Birçok ünlü bestecinin vatanındayız, onların eserlerini Viyana’da dinlemekten daha güzel ne olabilir?Hofburg Sarayı’nın sanat kokan atmosferinde J. Strauss ve Mozart’ın eserlerini Hofburg Orkestrası’ndan dinliyoruz. Salon tümüyle dolu. İzleyenlerin çoğu da Türk. Klasik müziğin küçük esprilerle süslenmiş hali zaman zaman güldürüp, çoğu zaman hayran bırakıyor. Viyana’ya konserle veda ediyoruz. Ertesi gün Prag’a doğru yola çıkarken kulaklarımızda sopranonun sesi yankılanıyor…

Girip de çıkılamayan yer: Swarovski
Yorgunluğumuzu atıp, görevimizi yerine getirdikten sonra, gezideki kadınlarımızın girip de bir türlü çıkamadıkları, erkeklerin de kapısının önünde beklemekten ağaç oldukları  Swarovski’ye uğruyoruz. Dört katlı binada, lüksün sembolü sayılan kristal taş işçiliğinin her türlüsünü görmek mümkün. Takıdan ev aksesuarlarına, telefon kılıfından dürbünlere kadar her yerde kullanılmış  Swarovski taşı. Daniel Swarovski’nin 1895’te kurduğu bu ‘pırıltı fabrikası’, para basıyor.   
Vitrinleri, Mozart'ın hediyelik eşyaları ve çikolataları süslüyor.
Frigmüller’de şinitzel

Viyana’nın en ünlü yemeği Şinitzel. En güzel şinitzeli de Frigmüller yaparmış. Frigmüller, küçük bir restaurant ve kapıda uzun bir kuyruk var. Bekleyemiyoruz. Allahtan ilk restaurantın ardından az ilerde bir yer daha açmışlar da bu zevkimizden de mahrum kalmıyoruz. Orası da kalabalık ama otantik mahzende yer buluyoruz. Şinitzeli gerçekten incecik ve lezzetli. Dana şinitzel, tavuk şinitzel ve domuz şinitzel var. Biz tavuk ve dana şinitzel  söylüyoruz.  
Viyana’nın en güzel yapılarından biri merkezdeki St Stephans Katedrali.  Gotik tarzdaki kilise, BM tarafından dünya kültür mirası olarak kabul edilmiş. Katedrali gördükten sonra gezimizi tamamlıyoruz. Akşama Grinzing Meyhaneleri denen bölgede bir program var. Viyana’nın merkezine 15-20 dakika uzaklıktaki Grinzing’de bahçe içindeki tek ya da iki  katlı evler restauranta dönüştürülmüş. Biz bu evlerden birinde akşam yemeği yiyeceğiz. Grinzing’de Avusturya aryaları ve Türk müziklerinin birbirine karıştığı gecede şinitzel yiyip,  hep bir ağızdan ‘Bir başkadır benim memleketim’ söylüyoruz.   
Ertesi gün yoğun olacak. Viyana’nın Versailles’ı sayılan Schönbrunn Sarayı’nı gezip, akşama Hofburg Sarayı’nda klasik müzik konserine gideceğiz.  Güzel bir uyku çekip yarına hazır olmalıyız.



Schonbrunn Saray'ı görüntüsü, bahçesi ve içiyle görülmeye değer ihtişamlı bir yapıt.( Fotoğraflar: Sinan Yüksel)
Schönbrunn Sarayı muhteşem
Budapeşte’de bulamadığımız, Prag’da da bulamayacağımız domatesli bir kahvaltının ardından yola çıkıyoruz. Metroya binip Schönbrunn durağında inip Schönrunn Sarayı’na gidiyoruz. Yarım saat bilet almak için kuyruk bekledikten sonra kişi başı 10.50 Euro ödeyerek 30-40 dakikalık  Imperial turu tercih ediyoruz. Saray ve bahçeleri çok büyük. İmparatorluğun sarayında 1400’den fazla oda bulunuyormuş. Bir bahçeyi gezmek için de ayrıca 3.5 Euro ödüyoruz.
50-60 dakikalık Grand tur 13.50 Euro. 3-4 saatlik klasik tur 16.5 Euro. Sarayın 9 bölgesini gün boyu gezeceğiniz tur da 40 Euro.
Herkesin geziye başlayacağı saat dakikası dakikasına biletlerde yazıyor. O saatten önce ve sonra girmek yasak. Bu da sarayı gezerken, yığılmayı önlüyor. Büyük çantalar girişte emanete bırakılıyor, fotoğraf çekmek yasak. Giderseniz bilginiz olsun

 
 Viyana'nın 3 ünlü siması...Sisi, Josef ve Teresa.
Habsburg İmparatoru Mathias’ın avlanırken bulduğu ‘güzel çeşme’ saraya da adını vermiş. Almanca Schön brunnen ‘güzel çeşme’ demekmiş. İmparatoriçe Maria Theresa tarafından yaptırılan eklerle bugünkü halini almış saray ve Unesco Dünya Kültür Mirası listesine girmiş.  Maria Theresa’nın oğlu Franz Josef, Avusturya için önemli bir kişilik. Eşi Sisi de güzelliğiyle meşhur. Avusturyalılar, bugün bile Sisi’nin güzelliğiyle övünüyorlar. Hediyelik eşyalarda ve sokaklarda Sisi’nin fotoğraflarını görmek mümkün. Biz Imperial Tur’la Sisi’nin ve Franz Josef’in 22 odasını gezebiliyoruz. Kapıdan girişte Türkçe’nin de aralarında bulunduğu 12 dilde rehberlik hizmeti veren cihazı kulaklarımıza takıp sarayı gezmeye başlıyoruz.
40 metre uzunluğundaki büyük salon, ihtişamlı avizeler, Sisi ile Josef’in yatak odaları, hemen yemeğe başlanacakmış gibi hazırlanmış sofra, duvarlardaki tablolar, çin odası… Hepsi muhteşem…Turumuzu tamamladıktan sonra bahçeye çıkıyoruz. Bahçenin büyüklüğüne, peyzajına hayran kalıyoruz.  1 km genişliğindeki bahçenin içinde bir çok küçük bahçenin yanı sıra hayvanat bahçesi de bulunuyor. Saray’ın bahçesine çıktığınızda çok uzakta Neptün Çeşmesi ve havuzunu görüyoruz. Yürümeyi önce göze alamasak da yakından görmeye can atıyoruz. Neptün Çeşmesi’nin ardındaki tepede büyük sütunların bulunduğu Gloriette var ama yorgunluktan buraya çıkamıyoruz.  Saray ve bahçelerini gezmek için bir tam gün ayırmak lazım ama bizim Viyana’da saatlerimiz sayılı.
St Stephan Katedrali: Gotik mimarinin en iyi örneklerinden...



 

Hiç yorum yok: