15 Şubat 2014

İyi dosttan, iyi düşman olur!

Texas-(Fort Worth)- Ülkemi dışarıdan seyretmek beni üzüyor… Yarına dönük bir ışık göremiyorum ve hafızamdan Balyoz Davasının pek çok subayı zindana atan 5 nolu diski de değil, görüntüyü silemiyorum da... Çaresizliği, her dalda yığılan kalitesizliği, daha net görebiliyor, çevrenizde tanıdık örnek bulamama şaşkınlığı ile de vardığınız sonuç korkutucu oluyor. Herkes dinleniyor algısı yaygın halde… Oysa manzara müthiş… Herkes birini yakalamış önüne oturtmuş, ha bire bağırıp çağırıyor… İlla fikrini kabul ettirecek… Onun dediği doğru ya. Şartmış gibi!
Herkes dinlendiğini söylüyor ya. Ben de duya duya ciddiye alır oldum… Acaba korkusu yaygın kanaat olmuş. Kesin beni de dinliyorlar şüphesi var. Ne mutlu onlara. Kötü mü lafları dinleniyor, lafları geçiyor… İşte tapeler! (Söyleyen ben değilim. Bana kalsa külliyen yalan. Başbakan dışında kimse dinlenmiyor. Baksana gazetenin sayfa sekreteri bile yurt dışından Başbakan söylüyor, o kelime kelime dinleyip yapıyor... Ne bakan ne yetkili… Hiçkimse.) 

Sayfa sayfa (Ben hoşlanmıyorum tape lafından. Ama modaya uymam gerektiği için tape diyorum) Bunlarda ikiye ayrılmış… Çakma tapeler… Ve Mahkeme kararı ile dinlenen hukuki tapeler!. Bahsedilen şeyler yasal tape. (Nasıl yasal sayılıyor acaba? Kanun mu değişti?.
Asıl hukuksuzluk ilk soruşturmanın artık ülkemde gizli değil aleni hale gelmesi. Bildiğim en vahşi suç.) Bunca yıldır beni hiç bir konuda hiç kimse dinlemedi… Başta oğullarım! Ne acı değil mi! Şimdi millet koro haline ben dinleniyorum diyor. Şu günlerde 3 kişiyi geçmeyen grupların tartışmalarında bile kimse kimseyi dinlemiyor. Sadece kendi fikrini bastırıyor.
Ve saatlerce konuşulduğu halde ne dediler, sonuç ne oldu, kavrayamıyorum… Milyona varan fikir ayrılığı yolsuzluk olayına gelince zınk diye duruyor. Hepsi birden var diyor…

Yolsuzluğu da var, rüşveti de var… Sorsam yok olan ne diye. Yurttaş olma duygusu…Vatandaşlık sevgisi de var mı? Vatan sevgisi. Kimi için kısaca vatan millet sakarya olup küçümsenmiyor mu? Asker düşmanı olmak da entellektüellik ölçüsü mü? Ayrışmanın hızı inanılmaz… Önce milleti iyiden iyiye, keskin şekillerde böldüler… Şimdilerde sanal doğrulara varmak için doğruyorlar…

Ayırgaç kelimeler merazlarından başlarını kaldırmış diriliyor. Gavurdan Müslümana…Tarikatten cemaate… Muhafazakardan dini bütünlere… Nerede HALK! Dilimler inceliyor…
Aramızdaki sevgi bağı da… Alo Fatih’in bile aktüel hali eskide kaldı. En önemlisi bunca gayretten sonra Başbakan’a da yaranamadı… Görev yetersizliği ile malul bana göre… Editörler beklemede… Ha bir telefon veya bir ikaz gelebilir. İşaret gelince manşet belirleniyor, memurun görevi bitiyor… Yeni gazete yapma yöntemi bu. Ayrıca garantili, kovulmadan evine gidebilmenin de tek yöntemi!. Bu imalatın adı nedense bizde hala
gazetedir. Aslında öyle midir? Asla. Bu işin adı, gazete kılığına sokulmuş yayın organıdır.

ORGANDIR… Belki bu devrin organıdır. Çakma bir iştir… Özgür bir vücutta işlevi de yoktur!
Dün yaşadıklarımı bugün bir başka dilden, bambaşka şekilde öğrenince inanamıyorum…
Acaba ben o tarihte yaşamıyor muydum, diyorum... Medya’nın askeri sıkı yönetimdeki yasakları hoş bir şey değildi ama bugünkü kadar yıkıcı mıydı! Bugün her fırsatta askeri suçlayan ucuz demokrasi kahramanlarını duyamıyorum... Gerçeği öğrenme hakkımız  yok oldu ise yaşadığımız rejim için hangi sıfatı uygun buluyoruz? Benimki tape değil yaşadıklarım! Yaşım mı! Sizde not edin.. 3x25… Yaşım tuttuğuna göre Medyayı kimin
katlettiğini gördüm deme hakkım var!… Aşikar tanık olarak... Açıklayacağım! Katil kim mi?.. Az sonra!

Medya ve gazetecilerin durumu her zaman iyi değildi… Şimdi gerçekten çok kötü oldu! 55 yıl gazete - patron ve siyaset arasındaki rotayı dengelemeye çalıştım… Beni koruması gereken cemiyet (TGC) dışladı… Görünürde sansürden şikayet etti ama kendisi üyesine sansür uyguladı. Prensipleri koruyamadı… Yani Medya şu anki konumunda yalaka
görüntüsü içindedir. Aslında bu hal gerçekçidir. Yapabileceği tek şeyi yapmaktadır..

YALAKALIK… Gazeteciler bugün kendilerini, mesleklerini koruyamamıştır. Hakkı hukuku ve adaleti nasıl koruyacaklar ki!. Ülkemin her kesimindeki gibi kaliteliler yok edilmiştir.
Bilgisiz ve kalitesizlerin önce menfaat algısı, meslek etiğini fayda rüzgarı ile savurmuş gazetelerin mahrem yerleri açığa çıkmıştır. Devletin elinde ihale musluğu oldukça gazeteciler işsiz kalmamak, mesleğinden ve ekmeğinden olmamak, aç kalmamak için özgürlük kahramanı değil ya, yalaka ya da yandaş olmağa zorlanmıştır... Bugün hala özgürlük, doğru
haber diyenlerin medyada nesli tükenmiş son örnekleri ise ya sokakta ya hapiste kalmıştır…

Her iktidar kontrol sever. Türkiye rejimi de bize özeldir. Hiç bir Uluslararası demokrasi tarifine sığmaz. Medya bugün emir kuludur. Penguen medyasıdır. Bu yüzden gerçeği öğrenemez, yazamaz, yakalayamaz… Göremez ve gösteremez… Seçmene güvenenler böyle
bir medya ile aslında karanlıkta göz kırpar, hayal kırıklığı yaşar…

Başbakanın TV lerdeki haber akışını can hıraş bir şekilde denetleme gereği duyması ise daha da başka bir şeydir… Görülmemiş bir şeydir! Sorulması gereken AKP- Cemaat savaşı ölüm alım noktasında mı? sorusudur. Başbakanın yasaklara sarılması, düne kadar çok iyi bir dost olan Cemaatin bugün çok iyi bir düşman kesilmesindendir… Ne yazık ki benim ülkemde çok iyi düşmanlar dün çok iyi dost olanlardan çıkıyor!.

Hiç yorum yok: