26 Mayıs 2014

Umut ölmemiş, geçmemiştir!

Fotoğraf bazen kelimelerle anlatılmaz olanı sergiler… Baktığınızda hakikat yumruk gibi iner… Sersemlersiniz… Değer verdiğiniz hemen her şey bir çırpıda yere serilmiştir… İnsaf duygusu… Vicdan sızlaması… İnsanı insan yapan ne varsa… Kıvrılıp yere yığılmıştır… Ayağa kalkamaz… Gene de bekler insan… Dizlerinin üzerine de doğrulup “affettim kardeşlerim sizi” diyecek zannedersiniz! Diyemez… İnsani duyguların tamamı yere serilmiş o insanla birlikte bitmiştir!
Görmek, bu çöküşü kavramak ise ölmekten bin beterdir!. O resmi, o tablonun tamamını hatırlayıp bin kere olmasın.istersiniz! Polis kurşunu ile kanlar içinde yere serilen Uğur Kurt gibi Ayhan Yılmaz da artık her hangi bir eşyadır… “Ölmüştür..Geçmiştir” GEÇMİŞ MİDİR? Acı geçmiş midir? Öfke geçmiş midir? Baskı geçmiş midir? Açlıkla terbiye dönemi geçmiş midir?. Gaddarlıkla yürüme geçmiş midir? Hukukun üstünlüğü, hak arama, adalet ölmüştür… HAK arama azmi geçmiş midir?
İnsanlığın öldüğü, yerlere serildiği tabloda polis umarsamazlığı sizi de öldürecek kuvvete ulaşmıştır!. Biraz önce yere yıkılıp ölenin yanı başında duran, hiç bir şey olmamış gibi günlük sohbet havasındaki iki polis öfkenizi derin bir acıya, güvensizliğe ve mutsuzluğa çevirir!. KİM BU POLİS?. Başbakanın sırtını her fırsatta sıvazladığı kahraman polis görev başındadır… Denen o ki silahlı sivil polislerin sıktığı kurşunlardan biri NEDENSE belki de ilahi bir tesadüf veya ilahi alışkanlık halinde gene bir ALEVİ’yi öldürmüştür. Hem de Cemevine başsağlığına gitmişken! Başbakan Alevi ölümlerine, vatandaş ölümlerine, halkın bir ferdinin ölümüne nasıl bakmıştır? “Ne bu yürüyüş… Sokak anarşisi... Her ölenin ardından yürüyüş mü olur? Ölmüştür… Geçmiştir!” “Molotof atıyorlar… Polislerimiz araçlarının içinde yanıyor… Kolları bacakları yanıyor. Hastanelerde bakılıyorlar… Hayret ediyorum… Polisler NASIL sabrediyorlar anlamıyorum?”
Başbakan söyledi ise mutlaka dinlerler diyorum. Bu sözü de beyinlerine nakşetmişlerdir. Artık bundan sonra sabredemeye bilirler!. Bu cümle suça teşvik değil mi? Gazetecinin haber alma ANAYASAL hakkını, halkın haberdar olma özgürlüğünü hiçe sayan anlayış Soma’da tedbir alma görevini yerine getirdi mi? Gelinen yol, diktatörlük çizgisini geçmiyor mu? Baskı kömür ocağının aletleri gibi tehlike işaretleri veriyor! Okuyan var mı? Haksızlığa uğrayanların kabaran öfkesi yeniden sokağa çıkmayı kışkırtmaz mı? Seni istemiyoruz demek Anayasal hak değil mi? Haykırmak… Haksızlık… Adaletsizlik… Hukuk sisteminin emre amade kılınması USUL değildir!. Köleliğe boyun eğmek İŞ DEĞİLDİR. Para hırsının öne çıktığı, insanı yok sayan zihniyet ölüm kadar karanlıktır. Açgözlülük ve ihmalin yarattığı ölüm 301 madencinin kaybı kaza da değildir. CİNAYETTİR! Paran kadar konuş dönemi kapanmıştır. Bugün dönem soluğun yettiği kadar haksızlığa haykır dönemidir… Açlıkla terbiye edilen, baskılanan işçi KÖLE DEĞİLDİR…
Ülkemde her 24 saatin yirmibeşinde yalan fırtınası sürüyor... Siyasilerin hemen hepsi anlatır. Anlatır. Anlatır!. Gerçeğe vurursanız, hiç birini  anlamazsınız? Anlayamazsınız. Gezi olaylarında birdenbire ortaya çıkan, cam çerceve kıran yüzleri maskeliler kimdi? Anlayabildik mi? Bu kadar becerikli polis her nedense bunları neden derhal yakalayamıyor? Anladık mı? Yaşantımızı tersine çevirecek kadar önemli olan hemen her konu çok gizli! Neden? Bizden neler gizlenir? MİT yasasının sınırları kim için tehlikeli boyutta genişletildi? Hükümete seni beğenmiyorum demek aslında HAKTIR… Anayasa da yazar. Herkes okur. Bilir. Polis asla okumaz mı? Polis halkı ve göstericiyi korumak zorundadır. Benim polisim nasıl koruyor? Salamura sistemi ile… Önce bolca biner gazı sıkar… Sonra üzerine boyalı, boya yoksa tazyikli suyu basar… EZER… EZER… SUYUNU ÇIKARIR… Ömür boyu polis düşmanı olması için 10 yaşındaki çocukları da şortu uzun diye yakalar… Bir miktar çeşni diye ezilenlere katar… Bu tarifte iyice ezilmeyenler, hamur haline gelmeyenler çıkabilir. Onlar için de yakalayın yere yatırın tekmeleyin tavsiyesi geçerlidir. Normal bir ülkenin normal demokrasisinde polis bizimkilerin yaptığı işi asla yapamaz. Yapmaz... Bilmez bile… Onların yaptığı da garip bir iştir! Karşı fikirdeki grupları AYRI AYRI coplayacağına onları korur. Birbirlerine girmelerini önler. Hem de rahatça “hükümet” istifa veya Başbakan istifa  desinler diye! Bize kalsa ihanet içindedirler!

Ülkemde polis beni koruyor diyenler veya korur zannedenler uzunca bir süredir tövbekar oldular! Boylu boyunca yere serilmiş cansız vücutlar artık o yalanları taşıyamıyor!. Kanı başından boynuna sızmış cansız bir Uğur Kurt ve katledilen onlarcası herhangi bir kaldırım taşı kadar bile değerli değil mi? O an Uğur’suz bir andır ülkem için… İnsan için… Vicdanlar için! Başbakan protestolarda hayatını kaybedenlere “ölmüştür geçmiştir” diyerek gene acımasızlığını sergiledi. İnsanı köle sayan zihniyet bugün “ölmüştür”..Siyasetçisi de yarın geçmiş gitmiş olacaktır!

Hiç yorum yok: