17 Ağustos 2014

Kuzu’nun KURT planı!

Ahlaksızla birlikte yaşayacağına yiğitle ölüme git.(Çerkes atasözü)

Demokrasi eşitlik ve özgürlük rejimidir. Belli bir kültür ister. Cahil olana bir şey anlatmaz. Cahil için demokrasi karın doyurmaz! Karnı doyunca da eşitlik ve özgürlükten dem vurmaz! Menfaat daha öndedir. Oysa demokrat olan adalet ister herkese eşit vicdan ister. Onun için ancak demokrasi varsa eşit şartlar var demektir. Kazanmak için haksızlığın hak olduğunu düşünemez. Kazanmak herşey değildir! Vicdanlı olmak hak yememek önde gelir. Hak edip kazanmak ister. Ama benim AKP li bakanım gerine gerine Cumhurbaşkanı seçiminde devletin TRT ile yaptığı haksızlığı hakmış gibi sunmadı mı? “Canım Başbakandır. Onunla rakipleri bir mi?” Diktatörlüğe metres olmuş bir demokrasiden haber alma değil nerede ise hiçbir şeyden haberdar olmama  özgürlüğü ve rahatlığı sağlıyoruz!
17-25 Aralık soruşturması ne oldu? Musul Konsolosluğunda esir alınan 49 devlet görevlisi nerede? (Vatandaş olsa hadi neyse. Al ananı da git dersin unutulur. Oysa bunlar devlet görevlisi. Yoksa paralel devlet görevlisi mi!) Güçlü Başbakan - pardon AKP Genel Başkanı karizmatik Başbakan ve de Türkiye Cumhurbaşkanı her şeyi bilmiyor mu? Bence medya soramıyor? Ve de millet bu yüzden doğruyu göremiyor. Duyamıyor!. Sandığa gidenlerin, gitmeyenlerin beyinleri nasıl çalışıyor ki bunca yolsuzluğa rağmen hak, hukuk, yetim hakkı lafı anlaşılmıyor? Haklı olan değil sadece kazanan öne çıkıyor! Halk olarak zorba ve torba yasalarla canımıza okunma oranı yüzde yüz! Dergi okuma oranı % 4. gazete okuma % 22 radyo dinleme  %24 televizyon izleme % 95.

Prof Dr Gülmira Kuruoğlu: Beynimiz sağ ve sol homiferlerden oluşmaktadır ve kitap okurken biz ağırlıkla sol hemisferimizi geliştirmekteyiz. Bu da mantıksal matematiksel ve sözel hemisferdir ama televizyon izlerken biz sadece sağ hemisferi geliştirmekteyiz .Bu da tüm olarak beynin gelişmesini oluşumunu etkilemektedir.” Yani bir toplumda beyinler (!) ne kadar kitap okuyorsa o kadar gelişir. Bir başka deyişle “tam olarak gelişmemiş beyinlere giden en kısa yol Televizyon ekranlarıdır.”
Geçtiğimiz Yerel Seçimlerde sonuçlarını sadece Devletin ajansı (aa) açıkladı TRT nin Genel Müdürü seçim boyunca AKP nin Parti merkezinde karargah kurmuştu. Gelen sonuçları parça parça yayınladılar. Bu da tarafsız bir seçim olarak o zaman deftere yazıldı! Bunu adil ve dürüst olarak kabul etmek beynin hangi hemisferinden çıkan fermandı? Haksızlık bu seçimde de olmadı mı? Başbakan TRT nin 6 kanalını birden tepe tepe kullanmadı mı?

CHP’li Ali Özgündüz, bir başka darbeden bahsetti. Yargı Darbesi. Birileri mi ayağa kalktı?. Demokrasinin yarattığı (!) medya da yer yerinden mi oynadı? Özetle CHP li Özgündüz şunu söyledi: “25 Aralık’ta, Başbakan’ın oğlu olmaktan başka hiçbir sıfatı olmayan Bilal Erdoğan’ın evine mahkeme kararıyla arama, el koyma, yakalama, gözaltı kararıyla polisler gidiyor. Başbakanlık koruma ekibi gelen polislere karşı silah çekiyor. O zamanki Başbakanlık Müsteşarı, şimdiki İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın talimatıyla koruma polisine “Yaklaşanı vurun” deniyor ve mahkeme kararı uygulanmıyor. Bu eşkiyalıktır, bunun bundan hiçbir farkı yoktur. Aynı eylem yapıldı bu ülkede ve hukuk yerle bir edildi. Sonra, hemen operasyon, biliyorsunuz, bu polisler apar topar görevden alındı. Yani 17 ve 25 Aralık’ta aslında ne oldu? “Darbe” falan diyorsunuz ya, aslında Hükûmet yargıya darbe yaptı, bu kadar açıktır.
Erdoğan seçim gezisi sırasında kucaklayıcı olmamış eski tas eski hamam devam etmiştir. Seçildikten sonra da gazetelere ve gazetecilere baskı artmadı mı? Hadi kadın gazeteci Amberin Zaman’ı kucaklayamadı. Hemen her şey için dini bir gönderme yapmanın kural halini aldığı günümüzde Başbakanın kucaklamama gerekçesi belki de namahrem olduğu içindir!. Bu yorumu yapmak beynimizin sağ hemisferinin işidir! “Gazeteci kılıklı bir kadın militan çıkmış, edepsiz kadın, haddini bil haddini” tehdinin neden gerektiğini bilemiyoruz. Huylu huyundan vazgezmez ata sözü uyar mı?

Bilinen bir şey ötekilerin ,belki şimdi bizi de kucaklar bekleyişinin suya düştüğüdür. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bağlı bakanları kendilerinden olmayan gazetecilere özel bir demokratikleşme bohçası hazırladı. Onlara akreditasyon uygulama işine hız verdi. İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın konuşacağı Ankara’daki toplantıya davetli olduğu halde Cihan Haber Ajansı muhabirleri alınmadı. Geldiğimiz noktada bir ileri örnek daha verebiliriz. Zorbalık haktır der gibi Devlet Tiyatroları’nın, inşaat yaptırdığı alanda “silahlı çatışma” yaşandı. Yaşanan baskını bağlı oldukları  Kaymakamlığı’a ileten Tiyatro yönetimine şu cevap geldi: “Adamlar hukuk tanımıyor, yapacak bir şey yok. Siz olayı fotoğraflayıp, yeni bir suç duyurusunda bulunun” Yani… Beynimin hangi hemisferi dürtüyor beni? Şeytana uysam soracağım. “Acaba örnek aldığımız büyüklerimize bakıp da mı bu hale geldik? Beyin bu, sağı solu belli de olmuyor ki. Havuz medyasına mahkum olmayanların tercihi ise bambaşka. Manzara uzaktan daha mı net görülüyor?: Amerika’da atılan oyların dağılımı şöyle: İhsanoğlu: %76.15   Erdoğan: %17.39   Demirtaş: %6.46

Kurt siyaset adamı KUZU gazetecilere demokrasiyi çekiştiriyor. Hayret! Sanki muhalefet lideri. “Bu parlamenter sistemle Türkiye yürüyemez. Milletvekilleri önce genel başkanın emrine giriyor. Meclis’de derinlemesine tartışma yok. İndir parmak kaldır parmak ” Gazeteciler soramıyor. Hangi iktidar, milletvekillerini kuklaya çevirdi? Kim hükmediyor? Kim “Dağılın Gül’ün kulisini yapmayın. Konuşmayın.” diyor. Meclis o saniye dağılıyor. Bugün mü Gül’ün yandaş kokusu yok oldu, sadece dikeni kaldı! Bu neyin sistemi? Kuzu can kurtaracak formülü ortaya koyuyor.“Kurtuluş Tam Başkanlık sistemi. Bak Amerikada ne güzel uygulanıyor. Meclisteki milletvekilleri vicdanlarına danışıp öyle karar veriyorlar. Başkan her istediğini yaptırabiliyor mu?” Kuzu televizyonda soruları cevaplarken AKP de milletvekillerine bir pusula verilip soruluyordu. Başbakan adayınız kim? Kuzu, “Ben TV de olacağım. “Sizin gibi düşünüyorum” diye Başbakana not bıraktım” diyor. İşleri sağlama almanın geçerli tek yolu!


Beynimin sağ ve sol hemisferlerine fayrap diyorum. Çalış. Düşün! İşte sana Kuzu’dan bir Kurt planı. Yeni Türkiye nasıl olur bilemem ama yeni yönetim biçimi Başkanlık! Pardon Tam Başkanlık. KUZU’ yu dinlerken neden kendimi kandırılmış hissediyorum? 

Hiç yorum yok: