Suzan Peker yazdı
Tunceli’de son günümüz
ama uçağımız akşam 9.20’de olduğu için bir güne çok gezi sığdırabiliriz. İlk
durağımız otelimizin hemen yanındaki Tunceli Müzesi. Müze, Avrupa Müze
Akademisi tarafından düzenlenen Luigi Micheletti Ödülleri’nde Avrupa’nın en iyi
ikinci müzesi ödülünü almış.
1930’lu yıllarda kışla
olarak inşa edilen bina 2020 yılından beri müze olarak hizmet veriyor. Müze’yi
hakkıyla gezmek isterseniz en az üç saatinizi ayırmanız gerekiyor. Biz hızlı
bir tur yapabildik. 5 bin 500 metrekare kapalı alan ve bin 800 metrekare
avludan oluşan müzede tarih boyunca bölgede yerleşik uygarlıkların yaklaşık 2
bin civarında eserini görebilirsiniz.
TUNCELİ
MÜZESİ’NDE SEMAH CANLANDIRMASI...
BRONZ KAZAN AYAKLARI...
PİŞMİŞ TOPRAK
KAPLAR...
DINGIL
MASALI’NI ANLATAN RESİM...
LEYLEKLER...
Tunceli merkeze
yaklaşık 20 km uzaklıktaki Rabat Kalesi, Rabat Şelalesi ve Rabat Köprüsü’ne
doğru yola koyulduk. Yol boyunca leylek yuvalarını gördük sık sık. Dağlara
doğru tırmanıyor aracımız. Arada bir mola verip, Munzur Dağları’nın karlı yamaçlarını
uzaktan görüyor, derin vadilere bakıyoruz.
RABAT ŞELALESİ
YOLU...
Aracımızdan indikten sonra
kısa bir yürüyüş yapıp Rabat Şelalesi’ne ulaştık. 80 metreden dökülen şelale,
yaz aylarında kuruyormuş. Suyun dansı muhteşem. Rabat Kalesi, Urartular
döneminde kayalara oyularak yapılmış.
RABAT
VADİSİ’NDE YABAN KEÇİSİ...
Kale ve tarihi köprüye
ulaşmak bizim için zorlu bir yolculuk gibi durduğu ve zamanımızda az olduğu
için bir çay içimi soluklanıyoruz. Ben kayalıklardaki yaban keçilerini
fotoğraflamak peşindeyim.
GÖÇEBE
TOPLULUK ŞAVAKLAR...
Şehre doğru geri
dönüyoruz, Mazgirt ilçesi Dedebağ Köyü’ndeki Bağin Kaplıcaları’na gideceğiz.
Yol üzerinde Şavaklar’a rastlıyoruz. İlk gün kahvaltıda deneyip beğendiğimiz
Şavak Peyniri; hayvancılık yapan Şavaklar’ın elinden çıkıyor. Bu yöreye özgü
bir tür tulum peyniri. Göçebe bir topluluk olan Şavaklar, küçük baş
hayvancılıkla geçimlerini sağlıyorlar.
PERİ ÇAYI...
BAĞİN KAPLICA
HAVUZU...
Yolumuza devam edip,
dağların arasından yükselip alçalarak Peri Çayı’nın kenarındaki Bağin
Kaplıcaları’na ulaşıyoruz. Peri Çayı, travertenlerden oluşan iki duvarın
arasında yemyeşil akıyor. Kalsiyum sülfat, sodyum sülfat ve klorür bikarbonat
içeren zengin mineralli suların; romatizma, eklem, cilt ve birçok damar
hastalığına iyi geldiği belirtiliyor. Kadınlar ve erkekler için ayrılmış açık
ve kapalı havuzlarda 40 derece suya girenler şifa arıyor. Kaplıcaya girin ya da
girmeyin restoranında lezzetli et yemeklerinin tadına bakabilirsiniz.
Tunceli’de görülecek
çok yer var ama biz üç güne ancak bunları sığdırabildik. Elazığ’a doğru yol
alırken, güneş, Keban Barajı’nın üzerinde alçalıyor…