22 Mayıs 2009

Kazak okurumun sorusu ve cevabı!...

Sevgili Olga Smirnyagina Punto’da yayımlanan "Nedense lehçe, şive ve ağız hep karıştırılır!..." yazımıza şu yorumu yaptı:
“Ben Kazakistanlı olarak bu konuyla ilgili bir soru merak ediyorum.
Sizin verdiğiniz şive tanıtımını göze alarak Avrupa'ya bakalım. İtalyanca, Fransızca, İspanyolca izlenebilen tarihi dönemlerinde Latince’den ayrılmış kollarıdır, ama ses, şekil ve kelime ayrılıkları büyüktür. Onlar şive mi, dil mi?
Bence Kazakça ve Türkçe’nin arasındaki fark, Fransızca ve İspanyolca arasındaki fark kadar büyük, ve onlara aynı terimler kullanılmalı.
İngilizce ve
Rusça okuduğum kaynaklarında siz (ve Türkiye dilbilimcilerin) şive dediğiniz Kazakça vs. aynı dil ailesinde olan farklı diller olarak tanımlıyor.
Bence Türkiyede siyasi nedenlerle Türk dillerine lehçe ve şive terimleri icat etmişler.
Umarım ki yazınız eski almasına rağmen cevap verirsiniz. Çok teşekkür ederim.
Türkistan Türkçesi dediğiniz dil hangi dil? Özbekçe, kazakça ya da Uygurca mı?
Hatalarım için özür dilerim, Türkçe’yi hala öğreniyorum”.

Yorumdaki soru beni aşan bir soruydu. Eşime sordum ve aşağıdaki cevabı aldım. Cevap çok uzun olduğu için bu konuyu DDD yani Doğru Yazalım, Doğru Konuşalım, Dilimizi koruyalım etkinliği içinde değerlendirdim. Belki birileri bu bilgilerden faydalanır diye. İşte cevabı yazımız:
“Türk dili hakkındaki incelemeler, diğer dillere göre daha yeni bir tarihte 18. yy.ın ikinci yarısında yapılmaya başlanmıştır. Dil bilimciler arasında fikir ayrılıkları olmakla beraber genel kanı, Türk dilinin üç lehçesi olduğu, bu lehçelerin de şivelere ayrıldığıdır.
Lehçe, bir ana dilden bilinmeyen karanlık bir zamanda ayrılan dil koludur. Ayrım çok eski zamanda olduğu için artık o lehçe, pek çok değişime uğramış ayrı bir dil sayılabilir; ama ana dil bakımından diğerleriyle akrabadır, aynı ailedendir. Dil bilimciler, Göktürk Yazıtlarıyla VII.yy.da başlayan Eski Türkçe Döneminden önce,
A) Altay Dönemi
B) En Eski Türkçe Dönemi (Hun çağı, lehçelerin ayrıldığı varsayılan dönem)
C) İlk Türkçe Dönemi ayırımlarını yapmışlardır.
Bizim dil ailemiz olan Ural-Altay ailesinin Altay kolunda, bütün şivelerimizi içine alan Türkçe ile Mogolca ve Tunguzca’nın yanı sıra Japonca ve Kore dilinin de bu aileden olduğu (son eklemeli olmaları bakımından) iddia edilmektedir. Ural kolunda ise başlıca diller, Fince, Macarca, Samoyedce ve Ugurca’dır. Bizim lehçelerimiz:
Çuvaşça
Yakutça
Türkçe’dir.
Bizim ilgilendiğimiz lehçe Türk lehçesi diye adlandırabileceğimiz olandır. Bu lehçenin içindeki diller şive olarak adlandırılır. Şivelerimiz, İlk Türkçe’den ne zaman ayrıldığı, yazıya ne zaman geçirildiği bilinen veya tahmin edilen dil kollarıdır. Buna rağmen yine de lehçe-şive sınıflandırmalarında çeşitli görüşler ileri sürülür. En çok benimsenen sınıflandırma yazı diline göre olandır. Bugüne kadar otuza yakın Türk şivesi yazıya geçirilmiş ve gruplandırılmıştır. Gruplandırmalar ve şiveler genellikle şöyle ayrılmaktadır:

A.Güney-Batı (Oğuz) Grubu

1. Türkiye Türkçesi
2. Türkmen Türkçesi
3. Azerbaycan Türkçesi
4. Gagauz Türkçesi

B. Kuzey-Batı (Kıpçak) Grubu:

1. Kazak Türkçesi
2. Tatar (Kazan) Türkçesi
3. Kırgız Türkçesi
4. Başkurt Türkçesi
5. Karaçay-Malkar Türkçesi
6. Karakalpak Türkçesi
7. Kumuk Türkçesi
8. Nogay Türkçesi
9. Altay Türkçesi
10: Tuva Türkçesi
11. Hakas Türkçesi
12. Karaim Türkçesi (Polonya’da)
Altay, Tuva, Hakas, Karaim grubuna Kuzey-Doğu Grubu adını veren dil bilimciler de vardır.

C. Güney-Doğu Grubu:

1. Uygur Türkçesi
2. Özbek Türkçesi

XIII. yy.dan sonra şiveler arasında ayırım başlamıştır. Yine de ortak özelliklerimiz vardır:
Büyük-küçük ünlü uyumları, l,r,z nin (yansıma dışında) kelime başında kullanılmaması, kelime başında çift ünsüz olmaması, kelimelerin dişi-erkek ayırımı olmaması, fiil tabanlarının emir kipi olması, kök-ekler diziminin olması, iyelik bildiriminin ayrı kelime ile değil, ekle olması, cümlede özne-tümleç-yüklem sırasına dikkat edilmesi, zarfların fiillerden, sıfatların da isimlerden önce gelmesi, bütün şivelerin çekimli diller olması gibi özellikler, bu şivelerin ayrı dil sayılmamasına örnektir."

Kaynak: Osman Göker: Uygulamalı Türkçe Bilgileri 1

2 yorum:

Berceste dedi ki...

Tesekkurler Akin amca, hem size hem de esinize, sonsuz tesekkurler boyle guzel bilgileri bize aktardiginiz icin.

DDD'yi savunup boyle Turkce olmayan karakterlerle yazmak kotu oluyor ama sorunu var bilgisayarimin. Arada inadi tutup Turkce karaktere gecmiyor!

Punto dedi ki...

Sevgili Dilek. Sevgili Olga'nın sorusu önemli bir tartışma sorusuydu. Yorum bölümünde cevaplamak zordu.
Geniş bir şekilde DDD de yayımlayıp bir çok insanın faydalanmasını istedim.
Umarım sorunun sahibi Sevgili Olga da cevabı okumuştur.