18 Haziran 2009

Çan dörtten fazla çalınırsa kim ölmüştür?

Elektronik postalarda dolaşan kaynağı bilinmeyen bir hikâye var. Anlamlı bir hikâye. Bu hikâye size de ulaşmışsa boşverin ama ulaşmamışsa mutlaka okuyun; “Çok eski yıllarda krallıkla idare edilen bir ülke varmış. Ama bu hukuk ve hâkimler de varmış. Töreler göre bir vatandaş öldüğünde şehir merkezindeki dev çan bir defa çalınırmış. Uzun uzun da yankılanırmış.
Eşraftan bir ölürse çan iki defa, büyük bir devlet adamı ölürse çan üç defa çalınırmış.
Ya kral? O öldüğünde çan dört defa çalınırmış.
Gel zaman git zaman şehirde bir olay olur. İş mahkemeye intikal eder. Davanın sanığı olarak mahkeme huzuruna çıkarılan kişinin masum olduğunu herkes inanmaktadır”.
Sanığın beraat etmesi beklenirken davadan sürpriz bir karar çıkar. Sanık para cezasına mâhkum olmuştur. Hâkim sorar “bir diyeceğin var mı”. Sanık “hayır” der. Mahkeme biter. Dinleyiciler kafalarda soru işaretleri ile dağılırlar.
Kısa bir süre sonra dev çanın sesi duyulur.
Acaba kim öldü?
Çan bir defa daha çalar. Eşraftan biri öldü. Şehir çan sesi ile bir defa daha inler. Büyük devlet adamı kim diye düşünür halk.
Çanın sesi bir kez daha duyulur ; halk eyvah. Kralımız öldü diye panikler.
Ancak törede görülüp işitilmemiş bir şekilde çan beş ve altıncı kez çalar. Yer gök inler. Ve ses kesilir.
Herkes çan görevlisine koşar. Neler oluyor diye. Bir de bakarlar ki çanı haksız yere ceza alan kişi çalmaktadır. Hemen sorarlar. Beş defa altı defa çan çalmak da ne oluyor. Kraldan büyük ne olabilir ki.
Haksız yere ceza alan vatandaşın cevabı anlamlıdır:
Evet. Kraldan büyük biri öldü: ADALET!...”

4 yorum:

Muharrem Kaptan dedi ki...

Eh bu hikayeden sonra söylenecek hiçbir şey yok.Çan sesleri KAF dağından duyulmak üzere.

suzan dedi ki...

Bizim çan sesinden yerimizde duramıyor olmamız lazım..Ama galiba yüksek ve devamlı ses hepimizi sağır etti...

Punto dedi ki...

Sevgili Muharrem; Çanlar çalıyor ama dediğin gibi kimse duymak istemiyor.

Punto dedi ki...

Sevgili Suzan; Bence de.