3 Eylül 2009

İç ve dış politikada “satranç” hamleleri!...

AİLENİN TARİHİ SATRANÇ TAKIMI: Fotoğraftaki satranç takımını rahmetli babamın bir öğrencisi yapmış ve hediye etmişti. Babamla satrancı bu takımla oynardık. Şimdilerde üçüncü nesil torun Mete, tavla oynamak için dizdiriyor taşları. Şimdiden şahları, vezirleri, kaleleri, filleri ve piyonları tanıyor. En çok atları seviyor. Filleri file benzetemediği için şaşırıyor. Bakalım bu tarihi takım da Mete satranç oynayacak mı?
Satranç oynamayı rahmetli babamdan öğrenmiştim. Zaman zaman oynardık babamla. Hiç kazandığımı hatırlamıyorum .
Babamın yaşlandığı dönemlerdi.
Bir gün oturduk satrancın başına. Başladık oynamaya.
Kritik bir hamle yaptım. Babam benim gibi aceminin karşısında çok düşünmezdi ama o hamlemden sonra şöyle bir yüzüme baktı. Hamleme cevap vermek için düşünmeye başladı.
İki dakika, beş dakika, on dakika. Babamın yüzüne de bakamıyorum “bak seni nasıl sıkıştırdım” havası olmasın diye.
Düşünme zamanı çok uzayınca doğrusu ben de sıkılmaya başladım.
“Baba” dedim, kafamı kaldırdım. Babam başını yana kaydırmış uyuyordu.
Uyandırdım. “Hâlâ bekliyorum” dedim.
Şöyle bir baktı, "sahi" dedi, biraz bekledi, hamlesini yaptı ve birkaç hamleden sonra beni mat etti.
Bu anımı neden hatırladım?
Hükümetler arası ilişkiler bir nevi satranç oyunu gibidir. Her ihtimalin düşünülüp ondan sonra hamlenin yapılması gerekir.
Bu aralar hükümet iç ve dış politikada yaptığı hamlelerde kaç hamle sonrasını düşünüyor; bilmiyoruz.
Bildiğimiz bir şey varsa halkın şimdilik uyuduğudur. Ya da uyutulduğu.
Hamlelerden sonra kim mat olur, biz mi, rakiplerimiz mi?
Halk uykudan uyanır mı?
Uyanırsa ne tepki verir?
Bunları bekleyip göreceğiz.
Umarım hükümet, "babamı bu kez yendim" derken mat oluşum gibi benim düştüğüm yanılgıya ve sonuca düşmez.

2 yorum:

Tijen dedi ki...

Mete de dedesinin izinden gidecektir eminim Akın ağabey. Onunla satranç oynamak da başka bir keyif olsa gerek.

Punto dedi ki...

Umarım o günleri görürüz Sevgili Tijen. Babamın aksine, zaman zaman yenilirim Mete'ye artık.