7 Mart 2010

Karı kocanın "bayram" cinliği!

Ülkemizin üstündeki kara bulutlar, bizleri karamsarlığa itmeye devam ediyor. Bu blogda bazen bu karamsarlığı bir kaç dakika olsa da dağıtmak için elektronik postalardan gelen fıkralara yer veriyorum. İşte onlardan biri:
Tel-Aviv de oturan Jacob, New York'a göç etmiş oğlu Samuel'i telefonla arar.
“Gününü mahvedeceğim için üzgünüm ama annenle ben boşanıyoruz,45 yıllık eziyet yeter” der.
Oğlu “Baba nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin, hem de tam bayram öncesinde”.
Baba “Artık birbirimize tahammül edemiyoruz,yetti bu hikaye, bana yardımcı ol. Şikago’daki kız kardeşini ara ona da bu haberi ver” der ve telefonu hemen kapatır.
Ümitsiz çocuk kız kardeşini arar, kız da köpürür “nasıl bu yaşta boşanırlar, ben bu işi hallederim” der.
Kız doğrudan babasını arar; “BOŞANMIYORSUNUZ. Kardeşim ve ben gelene kadar hiçbir şey yapmıyorsunuz, anladın mı HİÇBİRŞEY, bizi bekleyin” der.
Jacob telefonu kapatır ve karısına döner:
“Harika Rebeka, ikisi de bayramı bizimle geçirecekler, hem de uçak biletlerini kendileri ödeyerek geliyorlar”der.

4 yorum:

Berceste dedi ki...

Aklima geldikce guluyorum Akin amca :) Diger yandan da zamanla insanlar ailelerine karsi bu kadar duyarsiz kalmayi nasil basarabiliyorlar diye de icim icimi yiyor :((

Punto dedi ki...

Sevgili Dilek; gözden ırak olanlar gönülden de ırak oluyor deyimi çok yerinde bir söylem. Bizim çocukluğumuzdaki bir büyük evde tüm aile bireylerinin yaşama kültürünün önemi parçalanmış aileleri gördükçe daha iyi anlaşılıyor.

Berceste dedi ki...

Aslinda buyuklerin onemi cok buyuk. Ozellikle de ailede yeni bir bebek varsa. Onun gelisiminde katkilari muhtesem! Bizim kucuk hanim benden daha fazla seyi ogreniyor anneannesinden. Eski ataerkil aile hayatinin ayni yerde, ayri evlerde olani gunumuz icin de sart bence. Buyukler ne kadar yakinsa cocuklar icin o kadar iyi. Aile kulturu de o kadar koklu gelisebiliyor. Olmadigi durumlarda da baskalarinin eline kalan cocuklarimizla kulturumuzu aktarim zorlasiyor. Bu da baska bir yonu...

Punto dedi ki...

Aynen katılıyorum sana Sevgili Dilek.Örnekleri önümüzde.